Bu faiz ve kur politikası ile çıkışımız olmaz

Merkez Bankası''nın tek görevi TL''yi korumaktır. Elindeki araçlar ise faiz ve para politikasıdır. Hazine ve Maliye Bakanının ''Politika faizini önemsizleştirdik'' demesi üzerine faizi artık tartışmak ayıp olur. Böyle bir mesaj piyasa tarafından ''''bu bakan krizi derinleştirmek mi istiyor'''' sorusu şeklinde algılanır.

Döviz tarafında da göz yaşı var… Merkez Bankası net rezervleri eksi olan kırılgan bir ekonomide dalgalı kurun aşırı kur hareketleri artar ve önlenemez. Dahası vadeli döviz işlemleri piyasasının sığ olduğu, dolarizasyonun yüksek olduğu bir ekonomide dalgalı kur politikası belirsizliği de artırır.

Özetle Türkiye''nin döviz ve kur sorunu giderek tırmanıyor. Dikkatli olmazsak bu sistem çökecek. Buhrana dönüşecek.

1. Takibe düşen krediler artıyor. Son iki aydır, enerji sorunu, ithal girdi finansman sorunu, yüksek enflasyonun getirdiği belirsizlik sorunu ve Hükümetin piyasayı polisiye tehditleri, üretimde ve büyümede düşme yarattı. Döviz sorunu tırmandıkça firmaların zora girme riski artıyor.

Zaten 2021 yılının üçüncü çeyreğinde yatırımlarda daralma başlamıştı. Yatırımlarda daralma, arz sorunu yaratır. İşizlik artar, fiyat istikrar sorunu tırmanır. Bu süreçte aynı şekilde firmaları zora sokabilir.

Bankaların döviz cinsinden verdikleri kredi tutarı 157 milyar 751 milyon dolardır. Şimdilik bu kredilerde takibe düşen kredi oranı yüksek değildir, yüzde 3,4 tür. Ama kur sorunu döviz cinsi kredilerin dönüşünde sorun yaratabilir.

Bu gidişat özel sektörü ve bankaları zora sokabilir.

2. Dış açıklar artıyor.

Dış ticaret açığı artmaya başladı. Aralık 2021''de İhracat yüzde 24,88 arttı. İthalat daha yüksek yüzde 29,15 oranında arttı. Aralık ayı dış ticaret açığı 6,6 milyar dolar oldu.

Herkes her zaman sık, sık vurguluyor. İhracat malı üretiminde yüzde 80 oranında ithal girdi kullanılıyorsa, kur artışı ihracatta rekabet getirmez. İthal girdi oranını düşürmek için güven ve yatırım ortamı yaratmalıyız. Bu gerçeği herkes görüyor ve fakat hükümet ya görmüyor veya beceremiyor.

Netice olarak, Doğrudan yabancı yatırım sermayesi gelmediği için dış açıklar doğrudan dış borçlara dönüşüyor ve artık sürdürülemez.

3. Ülke risk pirimi yüksek ve dış borçlanma maliyetleri yüksektir.

Türkiye''nin beş yıllık tahvillerinin uluslararası piyasada iflas risk primi diğer ülkelere göre açık ara yüksek, 537 baz puandır. Bu nedenle Türkiye hem riskli ülke olarak görülüyor ve hem de diğer ülkelere göre çok pahalı borçlanıyor.

Dış borç stokunun Mili gelire oranı çok yüksek değil ve fakat Türkiye''nin döviz geliri yok, üstelik te dış açıkları devam ediyor. Bu şartarda Türkiye İMF ile yeni bir stand-bay düzenlemesi yapmaz ise, dış borçlarında temerrüt riski devam eder.

Krizin buhrana dönüşmesini önlemek için, çok kısa sürede siyasi iktidarın İMF''ye gitmesi ve aynı zamanda ekonomi yönetimini teknokratlara devretmesi veya çok kısa sürede seçime gimesi gerekir.

Çünkü Hükümet ve Merkez Bankası başkanının her kararı ve konuşması, Türkiye''yi buhranın eşiğine yakınlaştırıyor. Ülkeyi buhrana zorluyor gibi bir algı yaratıyor.

Muhalefete de görev düşüyor… Muhalefetin kısa dönemli çıkar hesaplarını bırakıp, Türkiye''nin geleceği için işbirliğine odaklanması lazımdır. Ülkenin geleceği ve ekonomik eğemenliği yanında küçük hesap yapan partiler güven kaybeder.

Yazarın Diğer Yazıları