Bu Erdoğan ve bu Kılıçdaroğlu varken!
Daha başkalarını da sayabiliriz ama şimdilik CHP ve AKP Genel Başkanları Kılıçdaroğlu ve Erdoğan’la yetinelim.
Biri iktidar partisinin başında, Türkiye’nin Başbakanı; diğeri ana muhalefet partisi genel başkanı, kim bilir belki bir gün Türkiye’nin başbakanı olacak kişi...
Biri nükleer santrale karşı çıkanlara, “Riski var, patlayabilir diye tüp gaz kullanmayalım mı” diye köpürüyor, öteki Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki eğitimi “insan öldürme sanatı” olarak görüyor.
Sayın Erdoğan’ın mantığı ile baktığımızda dünyanın neresinde nükleer santrale karşı çıkan biri varsa, o kişi kendisi ile tutarlı ise, tüp gaz kullanmamalı çünkü patlayabilir, köprüden geçmemeli çünkü çökebilir, evde durmamalı deprem olur altında kalabilir. O böyle söyledikçe avuçları kızarana kadar alkışlayan sanayicilere, bakanlara artık bir şey diyecek halimiz yok, yok ama, Allah aşkına bu konuyu kapatın artık. “Ülkemiz buna mecbur” deyin ondan sonra isterseniz iki değil, on nükleer santral yapın, ama susun. Susun çünkü söylediklerinizi dünya dinliyor. Türkiye’yi yöneten bu kafa ve bu kafayı alkışlayanlar Türklerin kalburüstü takımı ise, “Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedir” diyenleri haklı görmeye başlayabilir, dünün Çanakkale’ye çullanmışları, dünün Sevrcileri ve bugünün PKK muhipleri...
Gelelim Sayın Kılıçdaroğlu’na
Demek, “Askerlik adam öldürme sanatı” Sayın Kılıçdaroğlu! Doğrusu, şehide “kelle” diyen bile bu satırların yazarını sizin kadar şaşırtamamıştı. Herhalde PKK bu söylediklerinizden çok memnun olmuştur; yoksa amacınız bu mu idi zaten? Demek gençlere ömürlerinde birkaç ay “vatan savunması” öğretmek yerine, “insan sevgisi” vermek daha doğru bir iş öyle mi? Ne kadar sevgi ve merhamet dolu bir yürekmiş bu yürek böyle! Ege’de 12 mil diye tutturan ve Karadenizli gençler için “Pontus radyosu” kurmuş olan Yunanistan; Türkiye’den “Üç T” yani soykırımı Tanıma, Tazminat ve Toprak talepleri yapan avuç içi kadar Ermenistan; Arz-ı Mev’ud diye avuçlarını ovuşturan İsrail; Irak’ın kuzeyinde “Güney Kürdistan”ı kurarak, “Benim bir de Kuzeyim olacak inşallah” diye pusuya yatmış Barzani iktidar olmanızı ne kadar istiyordur şimdi!
Sayın Kılıçdaroğlu, güçlü bir ordun olmadığında bırakınız başbakanı olacağınız bir ülke, ana muhalefet partisi genel başkanı olacağınız bir TBMM, genel başkanlık koltuğuna oturacağınız bir CHP bile kalmaz ortalıkta. Geçiniz bu, “Bu vatanı biz CHP’liler koruruz” palavrasını... Bir CHP’li olarak Batman’da, Yüksekova’da elin cebinde askersiz dolaş da görelim..
İnsan sevgisini evde anne babalar, okulda öğretmenler, sinemalar, kitaplar, tiyatrolar bir ömür boyu öğretsin. Dinimiz zaten öğretiyor, kültürümüz zaten öğretiyor. Bırakın da atmış, yetmiş yıllık bir ömürde insanımız birkaç ayda “vatan savunmasını” öğrensin. Vatan savunması, yani silah altındaki birkaç bin kişinin ilkokuldaki öğrencinin, tarladaki gelinin canını PKK teröründen ve vatanın yer altı ve yer üstü servetlerine göz dikmiş düşman jetlerinden korumayı... Yani Sayın Kılıçdaroğlu askerlikte “adam öldürme” diye bir şey yoktur. En azından Türk askerliğinde bu yoktur. “Düşman öldürme” evet, bu vardır. Ama ilk öğretilen “sağ kalma”dır. Bu niçin öğretilir, o anda silah altında olmayan 73 milyonun öldürülmesini önlemek için öğretilir. Namus kirletilmesin, vatan elden gitmesin diye öğretilir. Bir bakıma Tarih bunu bu şuurla öğrenip başaramamış devlet ve milletlerin mezarlığı değil midir?
Belki şimdi bunları herkes biliyor diyeceksiniz.
Bilmek başka, bunun şuur haline gelmesi çok daha başka. Bilgi, ansiklopedilerde, internette de var..
Çok üzüldüm, çook...