Bu daha başlangıç...
Uğur Dündar’ın “kendisine verilecek koltuk bulunmadığı” gerekçesiyle merkez medyadan uzaklaştırılmasından sonra televizyon stüdyolarında değil de, konferans salonları, meydanlar, kültür merkezlerinde “halk”la birlikte yapmaya başladığı “Arena /Halk Arenası” nın son durağı, Halk TV Genel Müdürü Şaban Sevinç’in CHP’den aday adayı da olduğu Samsun’du. Ancak Dündar ve ekibinin “Samsun’a çıkması” hayli zor oldu!
Program için merkezdeki en uygun mekanlardan olan Atakum Belediyesi’ne ait salon seçilmişti. Sevinç prosedürü yerine getirdi ve belediyeye dilekçe verdi. Kanal, “salon kirası”nı ödedi. Programa ramak kala, hoppala;
“Ver(e)mezük” diye anlaşmayı fesh etmesin mi Atakum Belediyesi!
- E niye?
“Biz en önemli kuralı ihlal ettik; size ‘biz bilmeyiz büyüklerimiz bilir’diyeceğimize, ‘normal vatandaş’muamelesi yapıp ‘olur’verdik; oysa siz ‘yüzde elli’ye dahil değilsiniz ki ‘çapulcu’, ‘anarşist’, ‘gezi zekalı’, ‘dinsiz’, ‘CHP zihniyyyyeti(!)’siniz...” de diyemiyorlar tabii;
Mırın-kırın, gak-guk, özür derken; işin aslı anlaşıldı:
‘Muhalif’bir kanalın, şehrin CHP aday adaylarıyla birlikte AKP’li Atakum Belediyesi’nin salonunda muhtemelen AKP’ye sert eleştirilerin yöneltileceği bir yayın yapacağını öğrenen AKP İl Başkanı -demek ki seçilmiş bir belediye başkanına hesap sorma/talimat verme yetkisine de sahip kendisi(!) ki bu bile başlı başına garabet bir durumun göstergesi- Atakum Belediyesini aramış ve “Bu izni verirken Genel Merkez’e sordunuz mu” demişti. Seçildikleri gün, parti rozetini çıkarıp herkese eşit hizmet yapmakla yükümlü belediye yetkilileri de -anladığım kadarıyla- şaşkın; “Yoo” deyince derhal AKP Genel Merkezi “bilgilendirilmiş” ve bir televizyon programının yapımı, bütün yasal şartları yerine getirdiği halde, iktidar partisi tarafından iptal edilmiş/en azından bu denenmiş!
CHP’nin “düğün salonu sahibi” aday adaylarından biri tesisini kanala açmış, program öyle-böyle yapılmış yapılmasına ama burada mevzu başka;
Bu daha başlangıç!
“İktidar” elinde “yasal yetki” olmadığı halde, sadece “ondan olmadığın” için keyfi olarak senin “yaşam alanı” nı böylesine daraltıyorsa, bir de -bakmayın geri çekiyoruz masalına, bütün faşizm inşa edici maddeleri TBMM’den geçmiş bulunan- “iç güvenlik” namlı paketine “saraylı” nın mührü basmasından sonra olacakları gözünüzde bir canlandırsanıza!
“Kötü”, “kritik”, “kavşak”, “viraj”, “uçurum” ; hepsi kullanıldı bugüne kadar, etkili olmadı; şimdi adlı adınca ve yeni bir sıfatla duyurmak gerekirse;
“Korkunç” bir döneme giriyoruz!
Ürkütücü... Üpertici...
Can güvenliğinizin olmadığı bir dönem!
Kolunuzun, bacağınızın, kafanızın, gözünüzün, işyerinizin, gelirinizin, eşinizin, çoluk-çocuğunuzun, kariyerinizin, karnınızdaki bebeğin hatta; hepsinin “tehlikede” olduğu bir dönem!
Şu “bonzai içen çocuklar” var ya; illa karşılaşmışsınızdır sokaklarda... Sağa sola vuruyorlar, kırıyorlar, sadece “o sokaktan geçtiğiniz için” musallat oluyorlar, peşinize düşüyorlar, saldırıyorlar, sonunda kendileri de yıkılıyorlar belki ama -geçmiş olsun- yok yere ne çok cana-kana-mala giriyorlar. Hıh işte, tam da öyle dolanacak aramızda saraylının koruma polisleri; pervasızca!
Hak hak getire;
Hukuk keza öyle!
Varsayalım bugüne kadar “tatlı canınız” için kılınızı kıpırdatma ihtiyacı duymadınız; bugün işte aynı sebeple, başka hiçbir şeyin vatanın, milletin, devletin zerre kıymeti yoksa bile “can tatlı” diye geçit vermemelisiniz, iktidara, canımızı, sırf canı öyle istiyor diye çok ama çok yakma yetkisi veren “paket” in onayına!
Konya’ya selam
Yazarınızın Konya yolunda...
Ki “etli ekmeğin izinde” olduğum iddiaları külliyen yalandır!
Selçuk Üniversitesi Türk Dünyası İletişim Topluluğu’nun konuğu olarak, bugün saat 14.00’te, Malazgirt Salonu’nda, üniversite öğrencileriyle “Türkiye’nin Bugünkü Meseleleri” ni konuşacağız.
Yanlış anlamazsanız; “müsait” seniz bekleriz!