Bu bir savaş ilânıdır
Irak’ın kuzeyindeki özerk Kürt yönetiminin “PKK bir terör örgütü değildir” demesi, Yahudi Barzani’nin Türkiye’ye savaş ilânından başka bir şey değildir.
Hayır, hadiseyi ’ajite’ ettiğimiz falan yok.
Farz ediniz ki Ermenistan sınırları içerisinde ASALA terör örgütü Ermenistan imkânları ile silahlı eğitim alıyor, ASALA militanları da fırsat buldukça Türkiye sınırlarını geçip Türk vatandaşları çoluk çocuk demeden katlediyor, köyler, karakollar basıyor, Mehmetçiği şehit ediyor. Türkiye tutuyor Ermenistan’a, “Topraklarında ASALA’yı barındırma!” diye bir nota verse amma Ermenistan, “ASALA bu topraklarda kalacak, çünkü ASALA Türkiye’nin iddia ettiği gibi bir terör örgütü değildir!” dese, Ankara’nın Ermenistan’a karşı tavrı ne olur ve bunun anlamı, Ermenistan’ın Türkiye’ye ile savaşı göze almış olması demek değil midir?
Veya benzer bir şeyi biz Türkler yapsak ve her gün Edirne’nin bir bölgesinde eğittiğimiz, omzuna silah asıp çantasına mayın koyduğumuz gençler Meriç’i aşıp Yunanistan’a dalsa ve orada önlerine geleni katletse, Yunan karakollarını basıp Yunan güvenlik güçlerini öldürse ve Yunanistan Türkiye’ye, “Topraklarını Yunanistan’ı kan gölüne çeviren unsurlardan arındır” dese, Ankara çıksa, “Hayır arındırmayacağım!” cevabı verse, Yunanistan Türkiye’nin bu tavrı karşısında ne yapar? Bu, Türkiye’nin Yunanistan’a meydan okuması ve Yunanistan’la savaşmak için bir bahane arıyor olması demek değil midir? Böyle bir durumda BM ne yapar, NATO ne düşünür, AB devreye girmez mi, ABD Türkiye’yi tehdit etmez mi?
İsterseniz meseleye bir de tersinden bakalım.
Yani Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye değil de Türkiye’den Irak’ın kuzeyine terör ihraç edildiğini var sayalım. Meselâ Türkiye’de gerçekten ’derin devlet’ diye bir şey olsa ve o derin devlet birkaç yüz gözü pek, yüreği kavi Anadolu delikanlısını eğitip onları üçerli beşerli gruplar halinde Irak’ın kuzeyine arada sırada aktarıp Barzani aşiretinden birkaç kişinin kellesini koparsa, Talabani’nin gezdiği güzergahlara da mayın döşetse, böyle bir durumda hepimiz biliyoruz ki yer yerinden oynar, ABD’sinden AB’sine kadar herkes anasından emdiği sütü Türkiye’nin burnundan getirme seferberliğine koyulur. BM devreye girer, ambargo lafları edilmeye başlanır ve daha neler olur neler..
İyi de, Barzani aynı şeyi Türkiye için yapınca niye kimsenin kılı kıpırdamıyor?
PKK’yı terör örgütü olarak kabul eden AB, “PKK terör örgütü değildir!” diyen Barzani karşısında niye suskun? ABD niye ağzını açmıyor? Hadi bütün bunları bir kenara koyduk, Cumhurbaşkanı olacağım diye içi içine sığmayan Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül niye ortalıkta gözükmüyor? “ABD stratejik ortağımızdır” diyen ve “İnşallah BOP gerçekleşir, Diyarbakır da BOP’un yıldızı olur” duaları eden Eş Başkan, Başbakanımız Erdoğan niye PKK’yı terör örgütü listesine almayan Barzani’nin hesabını, ona bu cüreti veren ABD’den sormuyor, soramıyor? “Eş Başkanlık” bugünlerde işe yaramıyorsa, nerede işe yarıyor?
Yoksa “Eş Başkanlık” tam da işte böyle zamanda, işte tam da böyle bir görevi ifa etmek için miydi? Kerkük ve Musul’da Türklere ait tapu ve nüfus kayıtları silinir, bu şehirlerden Türkler kovulur, yerlerine taşıma peşmergeler getirilir ve Mehmetçiğin başına çuval geçirilir, Kerkük ve Telafer’de Türkmenler katledilirken dahi, “Ne var ki Barzani ile iyi geçinmekte fayda var!” aklı veren siyasetçi ve gazeteciler, size sesleniyoruz, bakınız o Barzani, “PKK terör örgütü değildir!” diyor, siz niye susuyorsunuz? Yoksa sizlerin nazarında da mı, PKK terör örgütü değil? Ve yoksa sizler de BOP gereği mi susuyor, susturuluyorsunuz? Özetlersek; evet, her gün birkaç askerimizi şehit eden, topraklarındaki PKK için, “Terör örgütü değildir” diyen Yahudi kökenli Barzani, arkasına Avrupa Birliği, ABD, İsrail ve içimizdeki uzantılarını da alarak Türkiye’ye açıkça savaş ilân etmiş, Türkiye’yi yönetenler ise, Kerkük ve Telafer’de Türkmenler katledilirken yaptıklarını yapmış, yani, bu savaşı kabul etmediklerini, edemediklerini ortaya koymuşlardır.
İnsanın içine,“Yoksa misyonları bunu mu gerektiriyor?” kurdu düşmüyor dersek, yalan söylemiş oluruz..