Bu ayıp size yeter!
At izinin it izine karışmasından da vazgeçtik, öyle çamlar devriliyor ki altında kalanlara bakınca yüreğim burkuluyor. Canım memleketimde en çok futbol yorumcusu var sanıyordum. Meğerse "FETÖ Bilirkişisi" sayısı bütün branşları geçmiş. Uyku tutmuyor aylardır. Sabahın kör karanlığında haberlere göz atınca tansiyon tavan yaptı yine. Ekonomik İşbirliği Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından her üç yılda bir 15 yaş grubundaki çocuklar üzerinde gerçekleştirilen fen, matematik, okuma becerilerini ölçen rapor yayınlanmış. 70 ülke arasında 49'uncu olmuşuz. 20 yıl geriye dönmüş eğitim kalitesi. Her lafa "eğitim şart" diye başlayanlara bilmem kapak oldu mu?
***
Benim kafama yıllar boyu FETÖ'nün okullarının başarılarını yere göğe sığdıramayanlar takıldı. Hani "Yamanlar Koleji Matematik ve Fen'de dünya birinciliği ödülünü aldı" türü haberler vardı ya... Sözde Türkçe Olimpiyatları'na devletin her kuruluşunun akıttığı paralar. O okullarda Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar, milletvekilleri, emniyet müdürleri, yüksek yargı mensuplarının çocukları okumadı mı? Mezun olmadı mı? Lafa gelince dünya devi 17'nci büyük ekonomi... Şanghay Beşlisi... İcraatta üçüncü dünya ülkelerinin eğitim seviyesinden geri... Peki ya bu ayıp kime ait?
Güne mide koruyucu ilaç ile başlayıp, tansiyon ve kalp tabletleri ile devam ederken gazetenin birinde bir köşe yazısı takıldı gözüme. Yaşı 80'e dayanmış, adı "duayen"e çıkmış ünlü ve her konuyu bilen zatı "Yunanistan, FETÖ'cü subaylardan hangi askeri sırları aldı?" başlıklı yazı ile İkinci Dünya Savaşı'ndaki Alman denizaltılarının hikâyesine kadar gönderme yapmış. Biraz insaf! Bülent Arınç'a suikast kumpası ile Türk ordusunun yatak odası sayılan "Kozmik Oda"ya FETÖ'nün hakimleri girip, oradaki bilgileri çaldıklarında niye sesiniz çıkmıyordu? 2 Binbaşı, 3 Yüzbaşı, 1 Üsteğmen, 3 Astsubay'ın Yunanistan'a verdiği, ya da vereceği bilgiler Kozmik Oda'dan çıkartılanların yanında denizde damla değildir!
Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk kumpaslarında "ateş olmayan yerden duman tütmez" diyerek FETÖ'nün tetikçilerini cesaretlendirenler, bakıyoruz da "Fetösavar" kesilmiş. O ayıp size yetmez mi?
***
Gelelim gazetemizin yazarı Tuncay Mollaveisoğlu'na kesilen cezaya. Ortalıkta hukuk olmayınca bazı hukukçular "niyet okuma"ya başlamış. Tuncay mesleki hayatı boyunca FETÖ ile mücadele yapmış, kalemini satmayan, kiraya vermeyen yiğit meslektaşımızdır. 15 Temmuz gecesi Recep Tayyip Erdoğan'ın konakladığı otelde tatil yapıyordu. O gece tanık olduğu olayları Yeniçağ'da yazdı. Dava açıldı. Mahkemenin savcısı Mollaveisoğlu'nun yazısının "analiz ve değerlendirme içerdiğini ve suç unsuru bulunmadığını" belirterek beraatını istedi. İlk duruşmada mahkemenin ön kararında yer alan, "Gazetedeki yazısında FETÖ'nün şiddet içeren eylemlerini meşru gösterdiği ve bu şekilde terör örgütünün propagandasını yapmak suçu işlediği sabit olduğundan" ifadesi ile1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ceza ertelenmediği gibi para cezasına da çevrilmedi. Dosya elbette Yargıtay'a gidecek geç de olsa adalet yerini bulacak. Bu ve benzeri davalarla yıllardır biz de cebelleşiyoruz. Benim asıl kafama takılan Tuncay'ın avukatı Celal Ülgen'in sözleri... Bakın ne diyor Ülgen: "Bu mahkemeler bağımsız mahkemeler değil. Bu mahkeme kendilerinden çok korkuyorlar. Recep Tayyip Erdoğan'ı kızdıracak bir karar verdikleri takdirde hayatları mahvolacak diye ürküyorlar. Polis sirenlerinden çok korkuyorlar. Sirenleri duydukları zaman eyvah sıra bana mı geldi diye korkup kalp krizinden gidiyorlar. Onun için böyle kararlar çıkıyor" diyor.
Mahkemelerin ve hakimlerin düşürüldüğü duruma bakar mısınız?
Polis sirenlerinden korkuyorlar!
Peki ya bu ayıp kime yeter?