Bu ahval ve şerait içinde 30 Ağustos
İstanbul Aydın Üniversitesi Ulusal Güvenlik ve Strateji Araştırma Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Sait Yılmaz’la Suriye konusunda medyanın dayattığı çoğu ezberi bozan bir program yaptık Bengütürk’te.
Özetle;
- Beşar Esad, iddiaların aksine -elbet gerçek bir demokrasiden söz edilemez ama- Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’deki emsallerinden çok daha “adil” bir liderdi. Mevzu hakikaten “demokratikleşme” olsaydı, bölgede bu dönüşümü becermeye en yatkın figürdü. Nitekim ipi “reform” karşıtlığından değil, batının istediği türden “kukla” kumaşına sahip olmadığından çekildi.
- Esad’ın en büyük hatası modernleşme adına kapılarını “Batı” ya açmaktı. Ne olduysa, ABD’nin yıllar sonra Şam’a bir büyükelçi göndermesinden sonra oldu. O büyükelçi Robert Ford’du. Ford, ABD’nin Irak’taki “işgal dönemi büyükelçisi” John Negroponte’nin sağ koluydu. El Salvador’daki “ölüm mangaları”nın sorumlusu olan Negroponte gibi Ford da Ebu Gureyb ve Guantanamo’daki işkencelerin arkasındaki adamdı. Necef’teki görevi sırasında mezhep çatışmasını kışkırtmakla kalmadı, Şiilerin kendi içlerinde parçalanmasına da çalıştı.
- Hemen herkes ABD’nin hiçbir şekilde Suriye’ye bulaşmak niyetinde olmadığını söylese de Suriye müdahalesi; ABD ile AKP iktidarı arasında 2006 yılında yapılan ve “Büyük Kürdistan’ın kurulması ve AKP’nin bölgede ABD adına yapılacak bütün savaşlarda rol almasını” içeren anlaşmanın adımlarından biriydi. AKP’nin kazancı mı? “Ergenekon” diye etiketlenen Silivri süreci! 2003’te 1 Mart tezkeresine karşı çıkanların itibarsızlaştırılması/etkisizleştirilmesi operasyonu tamamlanır tamamlanmaz, iktidarın tıpkı Irak’taki gibi “Özerk Kürt Bölgesi” ile sonuçlanacak yeni bir işgalin gönüllü taşeronu olması sadece “mezhepçi kafa”yla ve Davutoğlu’nun gündüz düşleri ilgili değil!
- Bu aslında İran operasyonu. İran’a müdahalenin tarihi belli: 2018! ABD’nin, kara harekatını kaybedeceğini bildiği Asya-Pasifik coğrafyasındaki yeni stratejisi “füze” temelli. 3. Dünya Savaşı şimdi değil 2035’te Çin’le. “İnsan olmayan unsurlar”ın savaşı olacak bu; ve ABD çoktan üretmeye başladı yeni “üstün teknoloji ürünü” ordusunu.
- Türkiye bu saatten sonra her durumda “açık hedef”. Demir kubbesine rağmen halkına maske dağıtmaya başlayan İsrail’e karşılık Hatay’da yüzbinlerce insan “kurbanlık” gibi kaderine terk edilmiş vaziyette. Guta’daki kimyasal saldırı olayı tamamen “senaryo”. Amerikan basını fotoğrafların “montaj” olduğunu deşifre etti bile. Ancak bu Suriye’nin “asla kimyasal kullanmayacağı” anlamına gelmiyor. Üzerine bomba yağmaya başladığı gün Esad’ın saldırabileceği tek adres var. Güney sınırımız “kimyasal” tehdit altında. Kaldı ki, mülteciler ve bölgedeki mezhep farklılıkları dışarıdan hiçbir müdahaleye gerek kalmaksızın Türkiye’yi bir “iç çatışma/savaş”a sürüklemeye yeter boyutta.
- Türkiye için en can alıcı sonuç Büyük Kürdistan’ın ikinci parçasının da (Eylül’de Erbil’de yapılacak kongre ile) ilanı. Bu operasyon sınırları/haritaları da değiştirecek ve o haritası küçülecek ülkelerden biri de Türkiye!
Şimdi bu ahval ve şerait içinde 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlamamız gerekiyor ya...
Türk Milleti’nin son Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve vatan uğruna can vermiş bütün şehitlerimizin mezarlarında ters dönmemesi dileğiyle;
“Kuvayı Milliye”yi genlerinde taşıyan, Cumhuriyet’i kuran ruhla donanmış Manastırlı Türk subayı ve şimdi mahpus Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ,
Öcalan ve Şemdin Sakık’ın Türkiye’ye getirilmesi operasyonları yöneten Eski Özel Kuvvetler Komutanı ve şimdi Sincan’da mahpus Engin Alan,
Adana-Çukurova’da Fransızlara karşı milis harbi yapmış Müsüroğlu Deli Ahmet’in torunu, Toroslarda hâlâ ateşi yanan Yörük çadırlarından birinde doğan, çobanlıktan generalliğe yükselen, 12 Eylül’de ülkücü, 28 Şubat’ta irticacı ve şimdi darbeci diye zulüm gören, Silivri’de mahpus Türk evladı Ali Aydın,
Mahkeme Başkanı’nın “PKK’lı benzetmesi”nden sonra savunma yapmayı reddeden ve hükmü tarihe bırakan, halkın sevgilisi olmuş, şimdi o halkın iradesine darbeden mahpus Türk subayı Korkut Özarslan,
“Kardak’ta kahraman Hasdal’da esir” Ali Türkşen,
NATO Karargahı’nda görevliyken Belçika’dan gelip teslim olduğu halde “kaçma şüphesi”yle hapse konulan ilkeli asker Hakan Akkoç,
Ömrü dağlarda çatışmada geçmiş, sayısız arkadaşını şehit vermiş gerçek bir Türk Milliyetçisi Mustafa Önsel,
Ve yalnız Türk Milleti’ne askerlik etmiş her bir ferdi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin;
Ordusu tutsak bir ülkede bizim olmayan bir savaşın eşiğinde ne dilenirse öyle kutladım varsayın...