Brüksel'de verilen dosyanın içinde neler var?..

"Osmanlı tokadını indiririz" diye kükrediler!.. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Heather Nauert kelimelerle değil pis pis gülerek cevap verdi. "Bizimkiler", efelenmeye devam etti. ABD Savunma Bakanı James Mattis, Brüksel'de görüştüğü Savunma Bakanı Nurettin Canikli'ye "YPG'yi PKK'dan ayırıp birbirleriye savaştırma" teklifinde bulundu. Canikli, o anda görüşme yapılan odayı terk edeceğine kendisi ve dolayısıyla Türkiye ile açıktan kafa bulan muhatabına teklifin rasyonel ve mantıklı olmadığını söyleyivermiş!.. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile görüşmesinin ardından Amerikalı bir gazetecinin "Osmanlı tokadı"nı sorması üzerine geri vites yaparak, siyasilerin bazen milletin hislerine tercüman olabileceğini belirtti. Artık içeride neler olduysa, Çavuşoğlu, bunun iç piyasaya yönelik bir söylem olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı. Böylece, "Osmanlı tokadı" çıkışını da "one minute" gibi tarihe gömüverdiler!.. Bu seferki biraz çabucak oluverdi. Hepsi o kadar!..

Son 2 gün içinde ABD ile hem Brüksel'de hem de Ankara'da yoğun diplomatik temaslar yapıldı. Ortadaki tek somut sonuç; Çavuşoğlu'nun ifade ettiği, "ilişkilerimizi normalleştirme konusunda bir anlayışa vardık" cümlesi. Diyalog süreci... Belli ki iş komisyonlara havale edildi!.. Bizim yalaka basın, ortak basın toplantısında sonra hemen bahar havasına girdi. Aklıma, 2006 yılında ABD ile üst seviyede kurulan terörle mücadele komisyonu ve daha sonraki akıbetimiz geldi. Oraya az sonra (!) değineceğim. Önce son 2 gün ile ilgili biraz perde arkası verelim;

Dışişleri kulislerinde konuşulanlara göre, Brüksel'de, ABD, Türk tarafına, bir dosya verdi. Savunma Bakanlığı'na gönderilen bu dosyanın ABD'nin uyarılarını içerdiği belirtiliyor. ABD Dışişleri Bakanı ile yapılan görüşmelerin ikinci planda kaldığı söyleniyor. Öte yandan, Tillerson görüşmesinde Cenevre sürecinde karşılıklı çıkarlar doğrultusunda, karşılıklı çıkarlar içinde çalışılması konusunda mesajlar verildiği kaydediliyor. Bir Dışişleri yetkilisi YENİÇAĞ'a şu değerlendirmeyi yaptı;

"ABD için artık Fırat'ın doğusu, kırmızı çizgi durumunda. Türkiye ile bundan sonra uyumlu çalışma mesajları veriliyor toplantıda. Türkiye'nin isteklerini not alıyorlar. 'Türkiye'nin bir takım uyarılarını da not aldık' diyorlar. Türk tarafı PKK'lılar konusunda duyulan rahatsızlığı dile getirirken, ABD tarafı da görüşmede Afrin konusundaki endişelerini aktarıyor. Ayrıca Menbiç konusu var. Bu da tam anlamıyla çözülmüş değil. Menbiç'in bize verilmesi konusu var ama bu konuda tam bir uzlaşma yok. Onlar bunu yaparken PYD'nin Fırat'ın doğusuna çekilmesi konusundaki tavırlarını aktarıyor. Öyle anlaşılıyor ki Türkiye'ye Fırat'ın batısında bir takım yerler vererek, Fırat'ın doğusunda PYD'ye bir bölge kurma konusunda artık ABD bir hayli istekli. Sonuçta orada bir kanton ya da bir bölge oluşturulabilir.

Bu mesaj verdiğine göre artık Suriye'de nasıl bir durumun ortaya çıkacağı da şekilleniyor. Suriye'nin eskisi gibi değil, köşelerine kadar tutulması söz konusu olacak. Yani Suriye eskisi gibi olmayacak. Bir de şu var; Suriye'de nasıl bir ordu yapısı olacak? Eğer Suriye'nin merkezi bir ordusu olmayacaksa o zaman Irak'taki gibi Peşmerge'ye verilen bir rol söz konusu olacak. Yani PYD'nin de kendi başına bir ordulaşma sürecine girmesi bunun sonucunda bir özerk bölgenin ya da başka bir şekilde kantonal yapının gündeme gelmesi muhtemel. Irak'taki sürecin benzeri burada olacak. Türkiye için bu noktadan sonra önemli olan Fırat'ın doğusunda kurulacak yapı ve yine Suriye merkezi hükümetinin bir ordusu olup olmayacağıdır."

***

Çavuşoğlu-Tillerson ortak basın toplantısını izlerken gözlerimin önüne 2006 yılı geldi. Gündüz vakti havai fişek attıkları gibi, büyük tantanalarla Türkiye ile ABD arasında terörle mücadele komisyonu kurduklarını ilan etmişlerdi. Komisyonun başına ABD, eski NATO komutanı Joseph Ralston, Türkiye de emekli Orgeneral Edip Başer'i getirmişti. Ralston, dönemin Başbakanı Erdoğan'ı ziyaretinde "teröristleri muhatap almak asla söz konusu olmayacak" diye söz vermişti... Ralston, PKK'ya karşı askeri güç kullanımı da dahil bütün seçeneklerin masada olduğunu söylemişti. Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile yaptığı görüşmede ise, PKK'nın tasfiyesi konusunda gizli somut adımlar atıldığını bizlere anlatmıştı. Başer Paşa, Brezilya dizisine benzeyen toplantılardan çok sıkıntılıydı. ABD, söylediklerinin hiçbirini yerine getirmiyor Başer'i bunaltıyordu. 9 ay sonra Edip Başer tam istifa etme aşamasındayken AKP iktidarı onu uyduruk bir gerekçe ile görevden aldı. Ortak komisyon suyunu çekti pilav oldu. Sonra; "çözüm süreci" ile tanıştık, PKK şehirlerimize indi, askerlerimiz kışlalara hapsedildi. Suriye'de iç savaş çıktı, YPG ve kantonları ile tanıştık. Irak'ın Kuzeyinde sözde Kürt devleti kurduruldu. Çapulcu peşmerge sürüsü resmi ordu oldu... Kırmızı çizgilerimiz birer birer silindi, pembe dantelli fistana benzettiler.

Şimdi!.. "Osmanlı tokadı"nın ardından ABD'nin baskısıyla Türkiye'nin bağırıp çağırdığı bütün konular komisyona havale edildi. Fırat'ın doğusunda PKK/YPG'yi kabullendiğimiz kabak gibi ortada. Adamlar, Suriye'nin topraklarına el koymaktan bir milim geri adım atmadılar. Afrin operasyonumuzun da nasıl bir tehlike ve riske girebileceğini görebiliyor musunuz? Göremiyorsanız, şu soruyu sorun; "Son tabloya Suriye ve Rusya nasıl bir karşılık verir? Suriye ordusunun Afrin'e dalma olasılığı nedir?"

Brüksel'de Canikli'nin koltuğunun altına sıkıştırılan o dosya canımı çok sıktı!..

Yazarın Diğer Yazıları