Bozulmadık kurum ve kavram kalmadı!
AK Parti iktidarı iş başına gelmeden önce iktidar sorumluluğunu üstlenenler her şeye karşın yıllardır 'okula, camiye, kışlaya, adliyeye siyaseti sokmayınız' diye sorumluları ikaz ediyorlardı. Onları haklı çıkaran tarihi nedenler vardı. Doksan üç felaketini ve Balkan bozgununu Türk Milleti siyasetin orduya sirayet etmesi sonrasında yaşamıştı.
Bugünkü Türkiye'de de siyaset girdiği her kurumu bozuyor. Yalnız kurumları değil kavramları da bozuyor.
Son günlerde tartışmaya açılan Kızılay vakası siyasallaşmış bir sürecin sonucudur. Olguya biraz yakından bakalım!
2017 yılında, Başkentgaz tarafından Kızılay'a muvafakat veriliyor. Bu doğrultuda belge ile 8 milyon doları kuruma bağış yapıyor. Bu bağışın 75 bin doları Kızılay'a kalıyor geri kalan 7 milyon 925 bin doları ise Ensar Vakfı'na aktarılıyor.
Bu matematik bir işlem olarak doğrudur.
Hesap hatası yoktur.
Kitap hatası vardır.
İşin o tarafını fazla karıştırmamak lazımdır!
Kızılay Başkanı, Kızılay üzerinden Ensar Vakfı'na yapılan 7 milyon 925 bin dolarlık bu bağış hakkında, "Vergi kaçırmak başkadır, vergiden kaçınmak başkadır" dedi.
Kızılay başkanının açıklamalarından Kızılay'ın vergi kaçırmanın değil vergiden kaçınmanın aracı haline getirilmiş olduğu itiraf edilmiş oluyor!
Sonuçta ara başka aracı ise daha başka olduğunu hatırlamak lazımdır.
Dahası koyun hırsızı başka oto hırsızı ise çok daha başkadır.
Bu nedenle sapla samanı birbirine karıştırmamak lazımdır!
Ensar Vakfı, Kızılay'a yapılan bağışa ilişkin, "İki yıl önce gerçekleşmiş bu şartlı bağış işlemi... iftira ve karalama kampanyasına dönüştürülmüştür." açıklamasını yaptı.
Yanılıyor Ensar Vakfı çünkü kara başka karalama ise çok daha başkadır!
İşte açıklama buna denir?
Bu noktada biraz da kavramlara bakmak şart oldu. Önce faiz kavramı için yapılan değerlendirmeyle işe başlayalım.
İslam inancında faiz haramdır bu doğrudur ancak aması, lakini hatta velakini var.
Diyanet, TOKİ kampanyası kapsamında devlet bankasından kredi kullanarak ev almanın caiz olup olmadığına dair bir soruya, "Devletin söz konusu borçlandırmadaki amacı, faiz geliri elde etmek değil, aksine ödeme güçlüğü içindeki vatandaşlarının ev sahibi olmalarına yardımcı olmaktır. Bu nedenle söz konusu projeden yararlanmak caizdir" yanıtını vermişti.
Böylece faiz konusu kamu yararı, ödeme güçlüğü ve vatandaşlara yardımcı olmak amacı bağlamında çözülmüş oluyor.
Zam Kavramı!
Zam kavramının itici, sevimsiz ve kötü duygular yarattığı herkesçe malumdur.
Buna karşın sözgelimi "fiyat düzenleme" kavramı daha az rahatsız edicidir.
O nedenle şöyle bir cümle kurmak gereklidir; "uzun süredir zam yapılmıyordu, fiyat düzenlemesi yaptık".
Böylece sorunu kökten çözmüş olursunuz.
Zam sonucu oluşan vatandaşın alım gücü, asgari ücret, gelir, gider, enflasyon vb. sorunlarla uğraşmak zorunda kalmazsınız.
Sonuçta yapılan "zam değil finansal düzenleme"dir.
Yolsuzluk ve hırsızlık kavramı!
O ünlü fetva sorunu çözmüyor mu?
"Yolsuzluk başka hırsızlık başkadır"
Sözgelimi; Yolsuzluk yapana "hırsız", alkol alana "zânî", gıybet edene "müfteri", "kumpas düzenlemekten sorgulanan kimseye rüşvetçi" denemez. Derse yalan söylenmiş, iftira edilmiş olur.
Konu kavramsaldır.
Yolsuza hırsız, hırsıza yolsuz denemez!
Kısacası yolsuz yolsuzdur, hırsız da hırsızdır.
Kavramları doğru yerde, doğru biçimde, doğrucu davut gibi kullanmak gereklidir. İşte o zaman yolsuzluğun başka hırsızlığın ise daha başka olduğu sonucuna varılmış olur!
Ne diyor Muhibbi yani nam-ı diğer Kanuni:
Kadd-i yâre kimisi ar'ar dedi kimi elif
Cümlenin maksûdu bir ammâ rivâyet muhtelif
(Sevgilinin endamını görenlerin bazıları ona selvi diyor, bazıları da elif. Herkes aynı şeyi farklı şekillerde ifade ediyor.)
Bu sözün üzerine söz konur mu?