BOTAŞ'ı sarsan casusluk operasyonu
Gazetecilik zordur.
Bu mesleği yapmasaydım da aynı şeyi düşünürdüm. Yazdığımız onca belgeli, emek ürünü yazı ve kitapların ardından hakkınızda onlarca dava açılır, sonuçsuz kalsa da adliyelerde süründürmek isterler.
Beklerler ki bezeceğiz, pes edeceğiz, susacağız.
Hemen hemen her hafta, hatta haftada iki-üç gün adliyedeyim veyahut emniyetteyim.
Değerli savcılarımız bizim yaptığımız suç duyurularında şikâyet ettiklerimiz hakkında inanılmaz hassas olup "ifade özgürlüğü"nü hatırlıyorlar ve ifade dahi almadan takipsizlik kararı veriyor.
Ancak şikayet konusu biz olunca üstelik şikayetçi kişiler varlıklı ve siyasi nüfuzu olan kişiler olunca dava açmaları sadece dakikalar sürüyor.
Derhal çağırıp ifademizi, savunmamızı istiyorlar.
Oysa ki hukuk ve adalet, kişinin kim olduğuna, ideolojisine, servetine, parti ismine göre işlememeli. Adeta bir güneş gibi herkese eşit ve adil olmalıdır.
Kişiye göre hukuk olmaz, olmamalı...
Roma hukukundan bu yana işleyen temel kural budur.
Ancak bizatihi yaşadığım, gördüğüm ve duyduğum olaylar karşısında şaşırıyor ve üzüntüye kapılıyorum.
Madem ben de adliyeye bu kadar sık gidiyorum. Orada yaşananları araştırırım ve yazarım dedim. Kulak kabartmaya başladım.
Adliye koridorlarında hemen hemen herkesin bildiği bir durumu sizlere anlatmak istiyorum.
BOTAŞ''ı biliyorsunuz. Boru Hatları İle Petrol Taşıma Anonim Şirketi... İhtiyaç hasıl olduğundan bu yana sadece petrol değil doğal gazın da ülkemize getirilmesinde başrol oynuyor.
Kamunun, yani bu halka ait gözbebeğimiz gibi bir kurumdur.
Neden bu bilgileri verdim, anlatayım...
Nisan 2020 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlara bir ihbar geliyor.
İhbar şöyle:
"Emel Ö. isimli şahsın doğal gaz ithal eden özel şirketler arasında yer alan Bosphorus Gaz A.Ş. genel müdür yardımcılığı yaptığı, Türkiye''nin doğal gaz ithalatı ile ilgili Türkiye''ye ithal edilen boru hattı doğal gazının ithal edilen ülke bilgileri ile giriş noktalarını ve miktarları ile ilgili bilgileri, gizli olan ayrıntıları periyodik olarak kullanıcısı olduğu ''emel.o.... @bosp...com'' uzantılı e-posta yoluyla tablo ve grafik halinde Gazprom şirketinin Rusya''daki yetkililerine ilettiği..."
Yani devlet sırrı kapsamında olan BOTAŞ''ta bulunan bilgiler rüşvet karşılığı alınmış ve Rusya''daki firmaya iletilmiş. Bir anlamda ticari ajanlık yapılmış.
Bu ihbar üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı hemen bir soruşturma başlatıyor. Soruşturma kapsamında Emel Ö., Serkan Ö., Mustafa F., Gürcan Ö., Murat K., Arzu Ö. gözaltına alınıyor.
Ancak şirketin en üst yöneticisi olan Mert G. tesadüf bu ya tam operasyondan bir gün önce yurt dışına çıkmış. Mert G.''nin evinde de sonradan arama yapılmış ve dijital materyallere el konulmuş.
Gözaltında bulunan şahıslardan bazıları tutuklanıyor ve haklarında "Devletin Gizli Kalması Gereken Bilgilerin Siyasal veya Askeri Casusluk maçıyla Temin etme, Devletin Güvenliğine ilişkin bilgileri Temin Etme, Rüşvet vermek ve almak" suçlarından iddianame düzenlenerek kamu davası açılıyor.
Enerji devi Rus şirket Gazprom lehine Türkiye''nin enerji ithalatına ilişkin gizli bilgileri sızdırdıkları öne sürülen sanıkların yargılanması devam ediyor.
Sabah gazetesinden Fatih Ulaş''ın haberine göre Türkiye''ye ithal edilen boru hattı doğal gazının ithal edilen ülke, giriş noktaları ve miktarları ile ilgili bilgileri, gizli olan ayrıntıları periyodik olarak tablo ve grafik halinde yabancı şirkete ilettiği anlatılıyor.
Sanıkların ifadesinde Serkan Ö. kendisinin Mert G.''nin ve Emel Ö.''nün isteği ile BOTAŞ yetkilisi bazı kişilere rüşvet verdiğini ve bilgileri aldığını, aldığı bilgileri de Emel Ö. ve Mert G.''ye ilettiğini belirtmiş.
Emel Ö. de Mert G.''nin talimatı ile bu bilgileri Rus şirkete gönderdiğini belirtmiş.
Dava açıldığında Mert G. kaçak durumda olduğu için dosyadan tefrik edilmiş.
İşte bam teli de burası.
Tam da bu sırada İstanbul Başsavcılığında da bazı görev değişiklikleri oluyor.
Tutuklu sanıkların ifadeleri ve dijital materyal ortadayken hakkında yakalama kararı bulunan Mert G.''nin hakkında "Soyut iddia dışında hakkında kamu davasını açmayı gerektirir her türlü şüpheden uzak yeterli delil elde edilmediği" denilerek "kovuşturmaya yer olmadığına" dair karar verilmiş.
Yani Mert G. operasyonun yapılmasından bir gün önce çıktığı yurt dışında hakkında yakalama kararı varken gıyabında yapılan değerlendirmede savcı karşısına çıkmadan takipsizlik kararı verilmiş.
Akıl alır gibi değil...
İşte bahsettiğim durum tam da budur.
Adliye koridorlarında konuşulan iddialara yer vermeyeceğim. Ancak takipte olacağım.
Biliyorsunuz ben de bir tweet mesajı nedeni ile bir tane delil olmamasına rağmen "casusluk" suçlamasına maruz kaldım. Ağır cezada yargılandım. Kendi ayağımla emniyette gitmeme rağmen kaçma şüphesi nedeniyle aylarca cezaevinde kaldım.
Söz konusu biz olunca uygulama bu...
Söz konusu Mert G. gibi kişiler olunca itiraflar, deliller, yurt dışına kaçması görünmez olur ve bırakın yargılanmayı gıyabında "kovuşturmaya yer yok" denir ve olay kapatılır.
Adalet herkese bir gün lazım olur.
Fakat bu gibi durumlar açıklanmaya mecburdur.