Borç yükü ne ifade ediyor?
Başbakan, Bütçe konuşmasında, “Borç stokunun GSYH’ya oranı 2002 yılında yüzde 73.7 iken, 2010 yılında yüzde 42.3’e gerileceğini tahmin ediyoruz” dedi. AKP Hükümetleri, artık borç yükü göstergelerinde, net borç stoku kullanmaya başladı. Oysaki net borç stoku, bir ülkede acil bir durumda nakit ihtiyacını gösterir... Ayrıca ekonomi yönetimi kamu borç yükünü de başka ülkelerle karşılaştırmak yoluyla açıklıyor. Türkiye’de kamu borç yükü, yani kamu borç stokunun GSYH’ya oranı düştü. Ancak bu oran başka ülkelerle karşılaştırma yaparken, borçların ne kadar ağır veya önemsiz olduğunu tam olarak göstermez. Çünkü;
* Borç yükü bir ülkenin borç ödeme kapasitesine de bağlıdır. Bütçede faiz dışı fazla oranı yüksek ise iç borç ödeme kolaydır. Değilse daha zordur.
* Cari dış açık varsa, dış borç ödemek zorlaşır. Zira bu açığı kapatmak için yeniden dış borç almak gerekir.
* Alınan borcun yatırım için kullanılıp kullanılmadığına da bağlıdır. Eğer yatırım yapmak için dış borç almış olsaydık, bu yatırımların getirisi borcun geri ödenmesinde kullanılırdı.
* Faiz oranı ve vadeye göre borç yükünün ağırlığı değişir. Kısa vadeli borçlarda finansman ihtiyacı daha fazladır. Uzun vadeli borçları bir plan dahilinde ödemek imkanı vardır.
* İç borçlar yoluyla özel sektörden devlete veya ödendiğinde devletten özel sektöre kaynak aktarılır. Yani GSYH içinde bir transferdir. Oysaki dış borçlar doğrudan kaynak girişi ve çıkışına neden olarak, GSYH’nın büyüklüğünü etkiler. Türkiye’nin 2002 yılına göre, 2010 yılının ikinci yarısında toplam dış borç stoku yüzde 202 artarak 266.3 milyar dolara yükseldi. Kısa vadeli dış borçlar 2002 yılına göre 4 kata yakın arttı. Kısa vadeli dış borç stokunun artması ekonomide kırılganlığı artırdı.
Dış borçlarda kamu-özel ayırımı yapılmaz
* Dış borçlar alındığında kaynak girişi ödendiğinde kaynak çıkışına neden olur. GSYH’nın büyüklüğünü etkiler.
* Dış borcu alan ve geri ödeyen kim olursa olsun, döviz arzını etkiler.
* Özel sektörün yüksek dış borç stoku, TL aşırı değerlenmiş olduğu için, ülke riskini artırdı. (MB, 2003 bazlı TÜFE’ye göre hesapladığı reel kur endeksinde TL yüzde 26 değerlidir.)
AKP iktidarında yalnızca dış borç için 60 milyar dolar civarında faiz ödedik. Bu ödemeler cari işlemler açığını daha çok artırdı. Hükümet cari açıkta hep petrol fiyatlarını bahane ediyor. Dış borç faiz ödemesini gündeme getirmiyor.
Başbakan IMF’ye 6 milyar dolar borcumuz kaldı diyor. Ancak bugüne kadar IMF’ye ödediğimiz 7 milyar dolar faizden hiç söz etmiyor.
Bundan böyle cari açığı kapatmak için daha çok dış borç almak zorunda kalacağız. Çünkü bir yandan cari açık artıyor. Bu sene 40 milyar doları geçiyor. Bir yandan da Hükümetin satacağı kamu varlıkları azalıyor.
Türkiye; yatırım yapmak için değil, devlet cari harcama için, cari açığı kapatmak için ve özel sektör ise hazineye borç vererek faiz farkından yararlanmak için dış borç aldı.