Borç mertliği bozar

Atalarımızın, “Borç yiğidin kamçısıdır” sözünün bugünkü versiyonu “Dış borç mertliği bozar” olmalıdır. Türkiye Osmanlı döneminde dış borç nedeniyle çok sıkıntı çekti. Bir devletin en büyük egemenlik hakkı olan vergi toplama hakkını, Duyun-u Umumiye İdaresine, yabancılara verdi. Türkiye’nin dış borç stoku 2002 yılında 129.6 milyar dolar idi... 2010 yılında 277.1 milyar dolara çıktı. Yani 8 yılda dış borcumuz iki katından fazla arttı. 277.1 milyar dolar dış borcun 184.8 milyar doları özel sektörün dış borcudur. Aslında dış borçlarda ister kamu dış borcu olsun ister özel sektör dış borcu olsun, ekonomik etkileri açısından çok fark etmiyor... Zira kime ait olursa olsun; - Dış borçlanmayla ülkeye kaynak giriyor... Dış borcu geri öderken kaynak çıkıyor... Kaynak girişi ve çıkışı Gayri Safi Milli Hasılanın büyüklüğünü etkiler. Dış borçlar için halen yalnızca faiz ödüyoruz. 2009 yılında özel sektör bir kısım dış borç anaparasını da ödedi.
Faiz ve vade yapısı
İleride bu borç anapara taksitleri de ödendiğinde dışarıya daha fazla kaynak çıkışı olacak. Zaten, bir yandan da kârlı işletmeleri sattığımız yabancılar, bu işletmelerden sağladıkları kârları her yıl dışarıya transfer ediyorlar. Sonuçta, yurt dışına çıkan kaynakların GSYH’ya oranı, GSYH’daki büyümeden daha büyük olursa, fakirleşme ortaya çıkar.
- Dış borçlar, döviz arzını ve döviz talebini etkiliyor... Zira ödemede, ayrıca dövize ihtiyaç var. Bu nedenle Kamu-Özel dış borcu değil, Türkiye’nin dış borcu önemlidir.
Yine Borç Stok’u kadar, faiz ve vade yapısı da önemlidir... En önemlisi “geri ödeme kapasitesidir” Örneğin, bizim gibi yılda 50 milyar dolara yakın cari açık veren bir ülkenin dış borç ödeme kapasitesi eksi değerdedir. Özetle, kamuya ait dış borcun GSMH’ya oranına bakarak dış borçların geleceği ile ilgili tahminler yürütmek veya borçların sürdürülür olmasına karar vermek mümkün değildir.
1980’li yıllarda “Gelişmekte olan ülkelerde borç krizi” yaşandı... Gelişmiş ülkeler bu krizi çözmek için önlemler aldılar... Türkiye dış borç sorunu yaşayan söz konusu 17 ülke içinde yer almıyordu... Bugün durum tersine döndü... Türkiye dış borç sorunu olan ülkeler içinde ilk sıralarda yer alıyor.
Birtakım oranlara ve yalnızca Kamu Dış Borcuna sığınarak, Dış Borçları “Sürdürülebilir” göstermek, gerçeklerle bağdaşmıyor.
“Dış Borçlarımız neden bu kadar arttı?” sorusuna cevap vermek de, şimdiden sonra ne yapmamız gerektiğine ışık tutacaktır.
1992 yılında sorunlu dönem başladı
Temel sorun dış borç yönetiminin yanlış yapılmasıdır.
Bir ülke dış borcu şu nedenlerle alır:
Ülkede döviz darboğazı varsa, bunu aşmak için... Ekonomide verimliliği artıracaksa alınır... Ülkede büyük altyapı yatırımlarının ve gelir getirecek projelerin finansmanı için dış borca başvurulur... Bu yolla ortaya çıkacak verimlilik artışı ve gelir artışıyla, dış borç kendi kendini ödeyebilir... Veya bizde olduğu gibi, cari açığı veya bütçe açığını ödemek için dış borç alınır. Açıkları kapamak için dış borç alırsanız, hem ödeme kapasitesiniz düşer, hem de borç stoğunuz artar.1992 yılında ilk defa bütçe açıkları dış borçla kapatılmaya başlandı. Bugün ise özel sektör ithalatı finanse etmek için kamu da açıkları kapamak için dış borç alıyor. İthalat içinde yatırım malı oranı yüzde 15 dolayındadır.
Sonuç olarak Türkiye’nin dış borçlarının gerçek yükü, kağıt üstünde göründüğünden daha fazladır. Hükümetin ve Merkez Bankasının net dış borç diye yeni rakamlar üretmesi, dış borç sorununu çözmez. Daha da ağırlaştırır...Çünkü gerçeği göremeyiz.

Yazarın Diğer Yazıları