Bölükbaşı ailesi, komplo senaristlerinin gözdesi
“AKP’ye tuzak kurdu” iddialarıyla gündeme gelen MHP Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı’nın “devlet iktidarına bağlılık” özelliğini babasından aldığını iddia eden yazarlar, geleceği onun sözlerindeki şifreleri çözerek yorumluyorlar
Taha Kıvanç, seri yayınladığı aile boyu Bölükbaşılar analizlerine ara vermişti derken, bir “babasının oğlu” yazısı daha kaleme aldı.
Osman Bölükbaşı için “partilere muhalif görünse de, devlet iktidarının adamı” diyen Kıvanç bu özelliğin oğluna da geçtiğini savunmuş:
“Ülkenin yaşadığı bütün altüst oluşlarda, Osman Bey, hep devlet iktidarının yanında yer almıştır. Politikada ” Anasına bak, kızını al “ benzeri bir tekerleme yoktur, ama kan bağı önemlidir. Deniz Bölükbaşı MHP’den siyasete girip ” ABD’nin yanında biz de Irak’a girmeliydik; girmedik kaybettik “ iddiasıyla ortaya atıldığında ” Babasının oğlu “ diye düşündüğümü sizlerle paylaşmak isterim.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Madrid’de yaptığı başörtüsü açıklaması sonrasında gelişmelerde kilit adam Deniz Bey’di.
Anayasa değişikliğini yasa değişikliğiyle pekiştirmek gerektiği tezinin sahibi de Deniz Bölükbaşı’ydı.
Bu konular üzerinde konuşurken, bir politikacı dostum, ” Demek, Deniz Bölükbaşı’nın kapatma davasıyla ilgili ne düşündüğünü merak ediyorsun “ dedi ve ekledi: ” Bir ay kadar önce ’Durun bakalım, daha neler olacak’dediğini kendi kulaklarımla işittim...
Bakalım, daha neler olacak...
Medyanın diğer komplo uzmanı Şamil Tayyar da Star’a yaptığı MHP analizini şu cümlelerle noktaladı:
“22 Temmuz’dan önce Kızılelma senaryosuna dahil olan MHP yönetiminin sandıklar açıldıktan sonra yanlıştan dönüp milletin gönlüne doğru sefere başladığını düşünüyorduk, yanılmışız. Meğer Deniz Bölükbaşı’nın açtığı yolda, gösterdiği ufukta ilerliyorlarmış.”
Muhtar’dan ilginç iddia:
Deniz’in karakutusuyum
Deniz Bölükbaşı’yla ilgili bu kampanyanın hiç tesadüf olmadığından eminim...
Deniz Bölükbaşı Osman Paksüt gibi dinlenme kuşkusu yaşamıyor, çünkü dinlendiğinden emin...
Yalnız onunla ilgili kampanya yapanların bilmediği bir şey var... Çok ilginç bir kişiliktir Deniz Bölükbaşı...
Dinlenerek ya da aleyhine kampanyalar düzenlenerek sindirilemez...
Siz onu yaptıkça, o size karşı daha da azar...
Diyeceksiniz ki nereden biliyorsun...
Çünkü bu kulunuz Atina’da Deniz Bölükbaşı’yla 4 yıl geceli gündüzlü bir arkadaşlık yaşadı...
17 Kasım terör örgütünün saldırılarına hedef olduğunda evinin eşyalarını Türkiye’ye getirecek kadar samimiydim...
Demem o ki, Deniz Bölükbaşı’yı çok ama çok iyi tanırım...
Kendimi onun kara kutusu bile sayarım...
Arkadaşlara tavsiyem...
Kampanyalardan fazla medet ummasınlar...
Etkiye karşı ağır tepki vermekte üstüne yoktur...
“Allah kolaylıklar
versin efendim...”
* Reha Muhtar/Vatan
++++++
Amerikalı yengeler
Yılmaz Özdil 2002-2008 yılları arasında Türkiye’de nelerin değiştiğini yazmamış. AKP iktidarını kapsayan bu zaman zarfında ülkede bir tek şey değişmemiş. Bakın ne:
” 2002 Dünya Kupası’nda Ekonomiden Sorumlu Bakanımızın eşi Amerikalı’ydı, 2008 Avrupa Şampiyonası’nda Ekonomiden Sorumlu Bakanımızın eşi Amerikalı...
++++++
Azar azar
Rekor kırdı
Erdoğan kendine ait olan azarlama rekorunu egale etmiş. Hürriyet’ten Şükrü Küçükşahin’in aktardığına göre, aynı toplantıda Müsteşar Yardımcısı Halil İbrahim Akça’ya DPT için “Yeter, bıktırdınız beni”, Veysel Eroğlu’na, “Tamam, tamam diyorsun; ama bak tamam değilmiş işte”, Hilmi Güler’e “Nerede bu adam, niye bulamıyorsun? Hemen öğren şu işi, bana bilgi ver”, adı teyit edilemeyen bir bakana da “... Bey, niye not almıyorsun, ben mi alacağım” diye çıkışmış.
++++++
Vatandaş kendini soyduğunu farkedince AKP’nin yerel seçim bombası elinde
patlayabilir!
AKP’nin büyük numarası
Yerel seçim gelirken AKP’nin “büyük numara” olarak ne yapacağı merak ediliyordu.
Adalet Komisyonu’nda kabul edilen yasa değişikliği meclisten de geçerse meraklı soru cevabını bulacak.
Hazine arazileri “yağma Hasan’ın böreği” kaderine mahkûm edilecek.
Açgözlülüğün her defasında ödülleneceğinden kimse emin olamasın.
Bakarsınız gamsız halkımız, kamunun şahsında kendisinin de soyulduğunu fark edip gazaba gelir ve seçim yatırımı bir anda tersine de dönebilir!
* Güngör Mengi / Vatan
++++++
İddianame nerede?
AKP Kapatma Davası bir an evvel sonuçlanmasına çalışılıyor. Ergenekon adı verilen operasyon başlayalı aylar oldu. Mahkeme salonu için yer beğenme işlemi bile yapıldı ama hâlâ “dava” aşamasına gelinemedi. Çünkü ortada bir iddianame yok. Operasyonun ilk gününden itibaren sergilenen “padişah olsa tanımayız” gösterisi öngörülen etkiyi yapmış olacak ki, iddianamenin akıbetini sorgulayanlar gün geçtikçe azalıyor.
Yazar Ergun Poyraz; 28 Temmuz 2007... Em. Tuğg. Veli Küçük ve Sevgi Erenerol; 28 Ocak 2008. Doç. Emin Gürses; 23 Şubat 2008. İşçi Partisi yöneticileri Doğu Perinçek, Ferit İlsever, Hikmet Çiçek, Serhan Bolluk; 21 Mart 2008. İsimleri tanıyorsunuz. İsimlerin yanındaki tarihler Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındıkları tarihleri gösteriyor... En az yatan 3 aydan fazladır tutuklu... Rekor 11 ay ile Poyraz’da.
Bu kadar süredir tutuklular ama bırakın yargılamanın başlamasını... Henüz haklarındaki iddianame bile hazırlanmış değil... Ne zaman hazırlanacağını da kimse bilmiyor...
Ergenekon soruşturması ile AKP’yi kapatma davası aynı süreçte yürüyor. İlginçtir... AKP ve yandaşları “Kapatma davası bir an önce bitsin” talebinde bulunurken...
Ergenekon soruşturması sonucu hapishanede yatanlarla ilgili hiç “acele edilsin” talebi yoktur...
Kapatma davasının muhatapları hapis falan olmadıkları halde mağduru oynarken...
Ergenekoncular yargılanmadan mahkûm oldukları halde mağdur sayılmıyor...
Adalet tarihinde yer bulacak bir süreçten
geçiliyor.
* Melih Aşık/Milliyet
++++++
Uyan Türkiyem!
Hazine bakanımız bile İngiliz vatandaşı olan ve 2001 krizinde Türkiye’ye karşı en büyük spekülatif atağı gerçekleştiren kurumdan ayrılıp Türkiye’ye gelen bir zat ise, bağımsız “kalma denememiz” her alanda bilinçli bir “zeka” tarafından planlı bir şekilde tüketiliyor... İnsan kaynaklarımızın yok edilmesini sadece “fiziki olarak ortadan kaldırma” olarak algılamayın. Geride bıraktırılan her kurum, “mayın temizleme” iddiası ile başka ülkelere terkedilen kritik topraklar, yabancılara bırakılan petrol sahaları ve daha birçok detay. Bütün bunlar “bilinçli bir programın” parçası ve inanın büyük bir titizlikle uygulanıyor... Sevgili dostlar, lafı fazla uzatmayacağım. Her Türk vatandaşına bir çağrım var; bu topraklar “yeni kurulan dünya düzeninin merkezinde” ve bu topraklarda “istenmeyen tek şey; güçlü bir Türk Ulus Devleti ve güçlü bir Türk Silahlı Kuvvetleri”. Silahlı Kuvvetlerimize yönelik “planlı yıpratma çabalarını da bu noktadan sorgulamak gerekli... Bize düşen nasıl bir düşman güçle karşı karşıya olduğumuzu algılamak ve ” bize dayatılan lay lay lom “ psikolojisini yırtarak gerçeği görmeyi denemek. Ne acı değil mi; İngiliz vatandaşı hazine bakanımız aslan gibi koltuğunda, rahatsız eden bile yok! Ama değerlerimiz, ya düşen uçakta ya da nerede belli değil!! UYAN TÜRKİYEM UYAN!!
* Yiğit Bulut / Vatan
++++++
AKP kapatılırsa kim ne yapar?
CEMİL İPEKÇİ Hindistan’a Ganja Baba’yı ziyarete gidecek... Bunu kendisi açıkladı...
FAZIL SAY Ücretsiz halk konserleri verir...
RUHAT MENGİ “Kapatma partisi” düzenler...
İBRAHİM TATLISES ATV’ye uygun kaçacağını düşünüp, merhumun arkasından bir uzun havaya asılır...
HÜLYA AVŞAR “Şeriat gelmeyecekti” diye bir beyanat patlatır...
SABİH KANADOĞLU “Çok oy alanların hukuk yoluyla önünün kesilmesi teknikleri” adlı bir kitap yazar...
AHMET NECDET SEZER Günlüğüne “Güzel bir gün” diye not düşer...
FEHMİ KORU Bin iki yüz ellinci Ertuğrul Özkök yazısını yazar...
* Ahmet Hakan /Hürriyet
++++++
GÜNÜN SÖZÜ
Modacı
Cemil İpekçi, “AKP kapatılırsa Hindistan’a giderim” demiş.İneklerin kutsal sayıldığı bir ülkeyi
seçmesi ne ilginç...
* Haldun Ertem
++++++
MİNİ YORUM
Suyu çıkan “eşek” polemiği
İlk günden çok itici buluyorum ama gündemin en iddialı “polemik” malzemesi, malum “eşek muhabbeti”. Milliyet’ten Melih Aşık almış köşesine. Bayıldım. Dengir Bey’i “eşek gibi anırtmak” için olsa gerek, TBMM kütüphanesinden devrim kanunlarını alanlar çoğalmış. Dengir Bey, “Dolayısıyla birçok eşeği eşeklikten kurtardım” diyormuş. Bu biraz “zeytinyağı gibi üste çıkma” biraz da “ranta çeviremeyeceğimiz iş yoktur” ilkeleriyle yine ibreyi lehine çevirmeye çalışmış. Gelin görün ki ibre, CHP’li Muharrem İnce’ye çarpmış. Muharrem Bey “ince ince” demiş diyeceğini “Darısı başına...”
* Selcan TAŞÇI