Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Bölücü terörle topyekun mücadele planımız var mı?

Yine 4 şehit, dört yaralı. Neredeyse her gün benzer manzara. İktidar suskun, yüreği dağlanan şehit aileleri ve yakınları sahipsiz. İnsanlarımız cenaze namazlarında gözyaşı döküp, en fazla “Kahrolsun PKK”, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diyebiliyor. Eğer orada bir yetkili de varsa o da, “Kanları yerde kalmayacak, suçlular yakalanacak, terörle bir yere varılamaz” faslından bir şeyler konuşuyor.
Bölücü terör ne zaman bitecek bilen var mı? Bu vatan mücadelesini niçin sadece güvenlik güçleri yapıyor? 2002’de dibe vuran terör neden azdı? Ne oldu da dağdan şehirlere indi? Neden sürekli can veriyoruz?
Geçen gün Kara Kuvvetleri Komutanlığını devralan Orgeneral Işık Koşaner, “Demokratikleşme paketlerinin kolluk kuvvetlerinin yetkilerini kıstığını, bunun da bölücü terörün işine yaradığını” söyledi. Haklı bir serseniş, ama dinleyen yok. Güvenlik güçleri 2 yıl önce AB’deki kadar yasal yetki istediğinde hükümet, “Demokrasi ve özgürlüklerden bir adım geri atmayız” cevabını vermişti. Neden? Mesela; İngiltere’de gözaltı süresi 28 güne çıkarılırken, ülkemizde neden 4 güne indirildi? İngiltere’de demokrasi yok mu?
Kısaca, teröristle mücadelenin hukuki alt yapısı iyice zayıflatılmış, mücadele çok zorlaşmıştır. Bu birinci husus.
İkinci husus ise terörün çıkış sebebiyle ilgilidir. Soralım terörün gerekçesi ne? Ayrı bir etnik/ırktan olmak iddiası. Peki bu gerekçede haklılık payı var mı? Asla. Bu gerçeği görmek için dünyaya, devletlere ve milletlere bakmak yeterlidir. Ayrıca ırkçılığı İslamiyet de, ilim de reddediyor. Çünkü bu hastalıklı bir haldir. İnsan beynine giren bir virüs gibidir. Sömürgecilerin icadı bu virüs atılmadan, terör yok edilebilir mi? Bu mümkün mü? Evet. İnananlar için çok kolay. Çünkü biz haklıyız, dünya gerçeği bizimle.
İyi de bunu kim yapacak? Elbette hükümet. Ama beyinlere sokulan etnik/ırkçı virüsünü yok edecek bir plan ve çalışma yok. Hatta tersi var. Yani kökeni ne olursa olsun bir millet olduğumuz gerçeği değil, çok sayıda etnik parçalardan meydana gelen topluluk olduğumuz iddiası öne sürülüyor.
Buna karşılık PKK iki koldan, hem terör, hem propaganda ile saldırıyor. Sömürgecilerin idaresinde beyin yıkamak için tam bir psikolojik mücadele veriyor. Meşrulaşmak için her fırsatı, her zemini kullanıyor. Buna TBMM dahil. Daha iki gün önce, İstanbul, Adana ve Diyarbakır’da yapılan mitinglerde neler olmadı ki? Milletvekilleri başta, PKK sloganları, teröristbaşının fotoğrafları ellerde alenen devletimize ve milli bütünlüğümüze meydan okundu. “Barış, Demokrasi, Kardeşlik” istiyorlarmış (!) Teröristin adını “gerilla” koyan bu hainler, “kimsenin köyünü yakmadık. Biz dilimizi, kimliğimizi ve çocuklarımızın geleceğini istiyoruz” diyerek, yalana sarılıp, kuzu postuna büründü.
Ana karnındaki çocuğa kadar ölüm kusanlar, köyleri yerle bir edenler, bunlar değilmiş. Bu ülkede bin yıldır herkes istediği gibi konuşmuyor, kültürünü yaşamıyormuş gibi.
Burada “dilimizi-kimliğimizi” istiyoruz derken, kasıtları insanlarımız değil. Dayattıkları; iki dilli, iki kimlikli, iki unsurlu devlet rejimidir. Özetle egemenliği paylaşmaya kalkışmışlar. İyi de, böylesine bir durum dünyanın neresinde var? Etnik grupların mevcudiyeti, bir millet olmaya neden engel olsun?
ABD’ye bakın. 40 parçalı ama egemenlik tek, kimlik tek, devlet tek, resmi dil tek, millet tek. O da İngilizce ve Amerikan milleti. Avrupa’yı saymaya gerek yok, çünkü hepsi teklere dayanıyor.
Peki çok ortaklı egemenlik yok mu? Var. Söyleyelim, 300 bin kişinin hayatına mal olan eski Yugoslavya böyleydi. Şimdi parça parça oldu, 6 devlete bölündü. Sonu nereye varacak belli değil. Belçika iki ortaklı, şimdi bölünmenin eşiğinde. Çekoslovakya vardı bölündü, Çek ve Slovak Cumhuriyeti oldu. Irak’ta egemenliği paylaştırmaya çalışıyorlar. Onun için, şimdiden kan gövdeyi götürüyor.
Sonuç: Tek millete dayalı Egemenlik paylaşılamaz, bu çekirdek parçalanamaz.
Açıkça görüldüğü gibi, ülkemizin bölünmesi emperyalist bir proje, PKK da onun maşasıdır. Kamuflajı ise, “Demokrasi-Özgürlük-Kardeşlik-Eşitlik-Barış” sloganlarıdır.
Şimdi soralım: Siyasi iktidarın bölücü terörle topyekün mücadele için hazırlanmış bir planı var mı?
Cevap hayır ise, bu terör bitmez.

Yazarın Diğer Yazıları