Bölücü siyaset ve birleşik kültür
Bir toplumu birbirine bağlayan altı önemli faktör vardır, bunlar: Evlilik, pazar, inanç, coğrafya ve tarihi unsurlarıdır. Türkiye’de yaşayan insanlar yüzlerce yıldır bu altı bağın altısıyla da birbirine bağlanmıştır. Ülkede yaşayan herkesi herkese bağlayan bu bağlar, bugün de bütünlüğün ve beraberliğin en büyük teminatıdır. Halkın birliği, gerek ve gerçekler üzerine bina edilmiştir. Türkiye’nin bütünlüğü ve birliği için bu büyük bir imkândır. Ülkenin birliğinin ve bütünlüğün sigortası, geçmişten gelip geleceğe uzanan bu jeopolitik ve kültürel ortak alandır. Türkiye’de tarihi, kültürel ve coğrafi arka plan, bütünlük için ne kadar olumluysa ülkede uygulanan siyaset de o kadar olumsuzdur. Bugünün Türkiye’sinde siyaset, ülkenin birliği ve bütünlüğü için yapılmış olmaktan çıkmıştır. Halkın şaşmaz sağduyusu ve bütünlük arzusu ile izlenen bölücü ve ayrıştırıcı siyaset karşı karşıyadır. Bu noktada devletin kuruluş ilkelerinin ve kurumlarının sağlamlığı ülkenin iç kargaşaya düşmesini engelleyen en büyük faktör olarak ortaya çıkıyor.
Tahrik eden siyaset!
Bir ülke düşünün ki başbakanın ağzından 20 çocuğun kurşuna dizilişinin ve “Murat Suyunun kandan kıpkızıl aktığı”nın hikâyesini dinliyor. Neo liberal aydın ve medya, Başbakanın “Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Gazi’de analar ağladı” söylemlerini “Bu bir tür Devrim” diyerek manşetlere çekiyor. İktidar partisi marjinal bir üslup benimsediği ölçüde varlığı marjinal iddiaları üzerine kurulu olan DTP daha da marjinalleşiyor. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, İmralı’daki suçlunun resimleri ve terör örgütünün bayraklarıyla İzmir’e giriyor. Çocuklara PKK teröristlerinin kıyafetlerini giydirerek teşhir ediyor. Halkın sağduyusuna meydan okuyor. Halkın aniden gelişen tepkisi üzerine de Ahmet Türk, derhal suçlamaya geçiyor:Saldırının planlı olduğunu, polisin yetersiz kaldığını, “milliyetçi, ırkçı, sivil faşistlerin” bu ülkede sorunların çözümünü engellemeye yönelik güçlü bir direniş ortaya koyduklarını söylüyor. Türk, “Sayın Baykal, Sayın Bahçeli bir yerlere gittiği zaman o konvoyları bulamayacaklar. Orada daha büyük kaos, gerginlik ortaya çıkacak. Bütün bunların hesaplanması gerekir” diyor. Dikkat edilirse Ahmet Türk, toplumunun hiçbir hassasiyetini dikkate almadığı, insanları tahrik ettiği, topluma PKK’yı dayattığı ve kargaşa çıkarmaya çalıştığı gibi bir de insanları tehdit ediyor. DTP resmen meydan okuyor.
Kültür, ayrımcı siyaseti yenecektir!
Bu tür yaklaşım ve üslubun birlik, beraberlik ve barışa katkısı olmadığı ortadadır. Barışı zehirlemek için bundan daha iyi bir yaklaşım benimsenemez. Durumu daha da tehlikeli kılan husus, çoğunluğu temsil eden siyasi parti ile terör örgütünün sivil kanadı olan diğer bir partinin aynı tür marjinal söylemleri benimsemesidir.
Türkiye’de bugün bölücülüğü, yıkıcılığı ve ayrımcılığı siyaset olarak algılayanların sesleri çok yüksek çıkıyor. Yaşananlar ise halkın sabrının Habur’dan İzmir’e kadar her yerde test edilmesinden ibaret bir süreçtir. Halkın sağduyusu, değerlerin ortaklığı sayesinde yıkıcı ve bölücü siyasetler işlevsiz kalacaktır. Yüzlerce yılın deneyimi ile kurulan kardeşliği ayrımcı siyasetlerin yenemeyeceği yakında görülecektir. Bunun için tahriklere, provokasyonlara ve kışkırtmalara gelmemek gerekir.