Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER
Agah Oktay GÜNER

Bölge ve dünya politikası nasıl kurulur, nasıl işler?

Şu anda Türkiye’nin ülke sorunlarını bütünüyle araştıran, tartışan ciddi fikir hareketleri içinde bulunduğunu söylemek mümkün mü? Ne yazık ki bu konuda kısırlık derecesinde zayıfız. Üniversiteler araştırmalar için çok az kaynak bulabildiklerinden ülkemiz bu alanda çok yetersiz kalmaktadır. Dış politikada bu eksiklik fazlasıyla hissediliyor. Öncelikle 50-100 yıl sonrasını gören bir strateji tespit edilip devlet politikası haline getirilmesi gerekiyor.
Ciddi araştırmalar olmadan sağlam fikirler, sağlam fikirler olmadan da stratejiye ulaşmak mümkün değildir. Bu çapta bir dış politika takip etmek isteyen hükümetin ikinci dikkati teknoloji üretiminde önemli bir güce erişmek olmalıdır.
Bugün Sayın Başbakan’ın ve diğer yöneticilerin eski Osmanlı topraklarında her türlü eksikliğe rağmen gördükleri sıcak ilgi, bizimle ortak değerleri olanların coşkusu, sağlam stratejilerle (kültür+sanayi stratejisi) beslediğimizde bize güçlü yankılar verecektir.
Sağlam temelli, kalıcı ve her bakımdan muhtemel sonuçları en iyi şekilde değerlendirilmiş dış politika uygulamasının en güzel örneklerinden birisini General de Gaulle’de görebiliriz. Arap-İsrail savaşlarından sonra, ABD ve İngiltere’nin Kahire Havaalanı’nı, Süveyş’i bombalaması, İsrail lehine tavır alması Arap dünyasında müthiş bir Anglosakson aleyhtarlığı başlattı. De Gaulle ortamı çok güzel değerlendirdi. Amerikan ve İngiliz mallarını boykot eden bu piyasalara Fransız sanayi ve ticari mallarıyla girdi. Akdeniz sahillerindeki Müslüman ülkeler kapılarını Fransa’ya açtılar.
De Gaulle bununla yetinmedi, Quebec’e gitti, “Quebec Fransızdır” dedi. Romanya’yı ziyaret etti. Komünist rejimin hâkim olduğu, Rus sömürgesi bu ülkede “Romanya Lâtin kültürünün temsilcisidir” diyerek Fransa ile olan kültür birliğini vurguladı.
Özellikle kültür plânında dili ele alan de Gaulle, İngilizce’nin dünyayı işgâl etmesine karşı Fransızca’nın korunması ve güçlendirilmesine ilişkin tedbirleri uygulamaya koydu. Bu doğrultuda bütçenin en az yüzde sekizi, Fransızca öğrenmek isteyen öğrencilere burs olarak tahsis edildi. Bu yabancı öğrenciler Fransız pazarını genişletti. Devlet de Gaulle politikalarıyla yepyeni bir “Gençlik Siyaseti” geliştirdi. Üniversite öğrencilerine çok çok uygun fiyata yemek sağlandı. Paris’te bir öğünde 530 bin genç bu şekilde yemek yiyordu. Gençlik merkezlerinde lokanta dışında spor salonları, yüzme havuzları, paten, basketbol, voleybol sahaları açıldı. Yurt yapımına büyük bir hızla girildi, örnek denilmeye lâyık yurtlar yapıldı. Büyük bahçeler, yüzme havuzlarıyla süslenen bu tesisler kütüphanelerle güçlendirildi.
De Gaulle’in hızla dünya devleti politikasına geçmesi ve bunu başarıyla yürütmesi ABD’yi rahatsız etti. Amerikan İstihbarat Teşkilatı Fransa’yı “68 talebe olayları” ile karıştırdı. Zincirleme grevler başladı. Paris çöp yığınları şehri oldu. Sendikalar bir milyon insanı Paris’te yürüttü. Bu gelişmeler üzerine Fransız silahlı kuvvetleri müdahale edecek şekilde konuşlandı, generaller kanımızla aldığımız ülkemizi sokağa mı terk edeceğiz? diyerek de Gaulle’in karşına çıktılar. “Sabredin ve asla müdahale etmeyin” diyen de Gaulle büyük düşünce adamı Raymond Aron’u çağırarak görüştü. Ertesi gün R.Aron bütün Fransız radyo ve tv’lerinden “Hürriyetine bağlı, vatansever Fransızları” Champs Elize caddesinde yürüyüşe davet etti. Dört milyon Fransız yürüdü, komünistler çözüldü, grevler bitti.
Fransa’yı Alman işgâlinden kurtaran büyük asker Marksist- komünist işgâli de bitirmişti. Frank değer kazanmış, Fransız ekonomisi sağlam bir bünyeye kavuşmuştu. Sosyal siyaset tedbirleri mükemmel işliyor, asayiş güven veriyordu.
Ancak Anglosaksonlar yıkıcı havayı sürekli körüklüyorlardı. Sonunda de Gaulle çekildi, Fransa bütün iddialarını terk eti.
Bütün bunların ışığında görüyoruz ki bölge ve küre çapında devlet olmak için güçlü, kararlı ve vasıflı yöneticilerin varlığı yanında milli yapı ve onun kurumlarının güçlü olması elzem. Sendikalar, meslek kuruluşları, gönüllü kitle örgütleri temel politika hedeflerinde dikkatli ve bütünleştirici olmalıdır. Emperyalist merkezlerin yıkıcı ve bölücü propagandalarına karşı daima uyanık olunmalı, karşı propaganda ihmal edilmemelidir.
Uluslararası para, finans, teknoloji oyunları iyi bilinmeden bu alanlarda oyuncu olmaya çalışmak hüsranla biten bir macera olur.
Merhum Âşık Veysel ne güzel söylemiş: “Peteksiz arının balı yalandır” . Önce peteğimizi hazırlayalım.

Yazarın Diğer Yazıları