Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Boğazlıyan Kaymakamı Kemal'in Yeniden İdamı: 301. Madde

Osmanlı Devleti savaşta yenildi. Bunun üzerine İstanbul işgal edildi. Ardından da vatanperverlerin yargılanmasına başlandı. İstanbul’daki gafil ve korkak 1. Damat Ferit Paşa hükümeti Ermeni kamuoyunu memnun etmek, zevahiri kurtarmak ve icra-i hükümet etmeye devam edebilmek amacıyla Ermeni Tehciri ile ilgili eline geçirebildiği bütün vatansever görevlileri yargılamak üzere divan-ı harp örfisi hakkında kararname yayınladı.
Bu vahim ortam içerisinde, yapılan bir sözde yargılama sonucunda idam edilen bir vatan evladı var ki; onun trajedisi dünya durduğu sürece Türküm diyen herkesin yüreğini sızlatacak, gözünü yaşartacak ve içini yakacak niteliktedir.
Sözünü ettiğimiz kişi Mehmet Kemal nâm-ı diğer Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’dir. Kaymakam Kemal ve arkadaşları 30 Ocak 1919’da Konya’da tevkif edilerek İstanbul’a getirilip orada güdümlü bir mahkeme tarafından yargılanıp idama mahkûm edilecektir!
Yukarıda sözünü ettiğimiz kararnameye dayalı olarak kurulan divan-ı harp mahkemesinin reisliğine atanan Hayret Paşa günlerce vicdan muhasebesi yapmış, Kemal Bey ve diğer tutuklu devlet görevlilerine yapılan haksızlığa dayanamamış ve Ferit Paşa ile şiddetli bir münakaşa sonucunda görevinden istifa etmiştir. Hayret Paşanın yerine Kürt Mustafa Paşa veya nam-ı diğer Nemrut Mustafa Paşa adlı kişi getirilmiştir. Kaymakam Kemal Beyi idam eden heyet başta Reis Kürt Mustafa Paşa, Şevket Bey ve Artin Efendi’den teşekkül etmişti. İddia makamında da Sami Bey bulunuyordu. Türk milleti vatan evlatlarını yargılayarak mazlumları idama mahkûm eden, adalet yerine zulüm dağıtan bu kukla heyeti vicdanında daha sonraları mahkûm edecektir.
Her safhası hukuk adına bir ibret ve devlet adına ise trajedi olan bu yargılamaya kısaca değinmekte yarar vardır.
İlk duruşmada söz alan savcı Sami özetle şunları söyler: “Yüce mahkeme heyeti faciaların ve bilinen zulümlerle devletin ve milletin temiz geçmişine sürülen lekenin; amilleri ve sebepleri hakkında gereken kanunu eksiksiz biçimde uygulayarak, adaletin nuruyla temizlemekle yükümlüdür”.
Devletin ve milletin temiz geçmişine sürüldüğünü söylediği lekeyi çıkarmak üzere mahkeme bula bula küçücük bir kasabanın kaymakamını bulabilmiştir. Hüküm ise peşin olarak verilmişti.
Mahkeme heyeti Kürt Mustafa Paşa başkanlığında 8 Nisan 1919 tarihinde, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyi beklendiği gibi idama mahkûm eder. Padişah Vahdeddin 9 Nisan’da bu kararı imzalar. 10 Nisan 1919 Perşembe günü akşama doğru Kaymakam Kemal idam edilir.
Kaymakam Kemal’in son sözleri şöyledir: “Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim ve ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Yabancı devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun böyle adalet. Vatan uğrunda cephede ölen bir insan gibi şehit gidiyorum. Allah vatan ve milletimize zeval vermesin. Yaşasın Millet!”
Kemal Bey olayı Osmanlının tükeniş döneminin eseridir. Yıkılış dönemleri, vatanseverliğin tepe taklak olduğu dönemlerdir. Eğer bir ağaç kendi dalından yapılan balta ile kendi kökünü tahrip etmeye başlamışsa hiçbir güç onu ayakta tutmaya yetmez. Nitekim Osmanlıyı da hiçbir tedbir ayakta tutamamıştır. Bunun sebebi de Osmanlı Devleti’nin kökünün değil, gövdesindeki asalakların emrine girmesidir.
Bu tarihi olaydan ibret alınmalıdır. Bozgunculuğun, bölücülüğün, hainliğin, korkaklığın, acizliğin ve gafletin kol gezdiği ülkemizde gerçek dostu ve düşmanı çok iyi tanımak gerekir. Kaymakam Kemaller bir milletin var olabilmesi için kendi elleriyle ödediği bedellerdir. Onu ve onun ödediği bedelin ne anlama geldiğini çok iyi bilmek gerekir. Türklüğe hakareti dolaylı olarak serbest bırakan bugünkü 301. Madde değişiklikleri Kaymakam Kemal’i bir kez daha idam etmek anlamına gelir. Buna izin verilmemelidir.

Yazarın Diğer Yazıları