Bodrum ve perişan turizm
Bodrum çalışkan ve iyi niyetli Belediye Başkanı Mehmet Kocadon'un gayretlerine rağmen karanlık, bakımsız, kocaman bir köy gibi...
Bodrum'da Ruslar, Hollandalılar, Almanlar, İngilizler yok... Dükkanlar boş değil bomboş. Herkes bayramı bekliyor. Bayram gelecek, yerli turistler yüzleri güldürecek. Geceleri liman caddesi eski günlerin acı bir hatırası olarak coşkulu turistleri bekliyor. Bodrum merkezin dışında yollar kapkaranlık, dar, bozulmuş, bakımsız... Şu an su sıkıntısı yok. Yıllar önce M. Kocadon'un çözdüğü su sorunu şimdilik Bodrum'a nefes aldırıyor.
Bodrum'un koylarını gezdiğiniz zaman böyle cennet bir coğrafyayı bizlere vatan kılan ecdada rahmet diliyoruz. Pırıl pırıl denizin göz kırptığı bu koylara sahip olmalıyız.
Bodrum'da hızlı bir yapılaşma var. Aslında akıllı ve hiç bir menfaate açık kapı bırakmayan bir şehir planına ve onun demir bir iradeyle uygulanmasına büyük bir ihtiyaç var.
Plansızlık her işimizi sakatlıyor
Yönetim anlayışımız teferruatı esas zanneden bir yanlışlık manzarası veriyor. Plansızlık her işimizi sakatlıyor. "Planlı Kalkınma" anlayışından uzaklaştığımızdan beri toplu bakıştan mahrumuz. Turizme toplu bakış ve kurtarıcı çareler I. ve II. Kalkınma Planı'nda yer aldı. II. Planın âmir hükümlerine uyularak "933 Sayılı Teşvik ve Uygulama Kanunu" hazırlandı. Yıl 1967 idi. Süleyman Demirel Başbakan, T. Özal Müsteşar, Doç. Dr. Y. Ergenekon Mali ve Hukuki Tedbirler Şubesi Müdürü, ben de aynı şubede uzmanım. S. Demirel talimatını Turgut Bey'e, o da Y. Ergenekon'a bildiriyordu. Yılmaz Bey de bana hazırlanmasını istediği belgeleri söylüyor, bazı günler bu mesai, sabahı buluyordu. Kanun Tasarısı hazırlanıp, Hükümetin üzerinde müzakeresini takiben Meclis'e sevk ediliyordu. Meclis müzakereleri akıl almaz şekilde sert geçiyordu. Muhalefet tasarıyı adeta topa tutuyor, Ulus'tan Kızılay'a diktiği idam sehpalarıyla iktidarı tehdit ediyordu. Bodrum gibi turizmin yoğun olduğu yerleri kurtaracak kanun tasarısı da bu şartlarda hazırlandı. Ne yazık ki içlerinde çok değerli arkadaşlarımın olduğu muhalefet, konuyu turizmin ihtiyaçlarından çıkarmış rejim kavgasına çevirmişti. Büyük geçitler aşıldı, Senato'ya gelindi. Yaptığımız mücadeleyi yazsam inanın bir kitap olur.
Kanunun her maddesi gelişmenin bir kördüğümünü çözüyordu. Hele şu madde: "Şehirleşmenin ve turizmin yükünü çeken beldelerde alt yapı yatırımlarını Merkezi Hükümet Teşkilatı yapar." Eğer bu ve benzeri ileri hükümlü kanun maddelerini Anayasa Mahkemesi'ne götürerek iptalini sağlamamış olsalardı bugün Bodrum bu hale düşmez, Alanya yazın gelen turistlerle boğulmazdı. Temiz su, atık su konuları, yollar, bütün kanallar, kanalizasyon sistemleri, elektrikler devlet tarafından yapılmış olurdu.
Ne yazık ki ufuksuz, cahil siyaset adamları Türkiye'ye büyük zararlar verdiler. İhtirasları akıllarının önünde giden bu tür politikacılar ister iktidarda, ister muhalefette olsunlar gözlük takmış at gibi kendi bildiklerini okumuşlardır. Bunlarda dünya nereye gidiyor, ülkenin hayrı hangi yöndedir? soruları yoktur. Şüphesiz cevapları da düşünülmemiştir.
Tam bir israf içerisindeyiz
Güzel Bodrum'da adres bulmak çok zor. Yolları gösteren levhalar ya yok, ya da çok küçük. Hele gece hiç görünmüyor. Yollar dar, tek yol. Turizmin yok zamanında bile trafik tıkanıklığı yaşanıyor...
Çöp konusu merkezden uzaklaştıkça ağırlaşan bir sorun.
Hükümet "933 sayılı Teşvik ve Uygulama Kanunu"nu günün şartlarında yeniden hazırlamalı ve Meclis'e sevk etmelidir. Böylece turizm sektöründeki temel sorunların temelden ele alındığını ve çözüme kavuşturulduğunu görebiliriz. (Tabii hükümetin bütün beldelere aynı şekilde yaklaşması şartıyla.) Toplu bakışla hazırlanan plan dokümanı öncelikle kaynak israfını önler. Türkiye ne yazık ki hemen her alanda tam bir israf içindedir. En büyük israfı konuşma ile yapıyoruz. Uluslararası konularda hazırlıksız, önünü arkasını düşünmeden verilen demeçler bütün menfaatlerimize zarar veriyor. Turizm de bu alanda darbe üstüne darbe yiyen sektörümüzdür. Devlet hayatı örümcek ağı gibidir. Bir noktasına dokunduğunu zaman bütünü titrer. Bu sebeple devlet sorumluluğu taşıyanlar 10 defa düşünüp öyle konuşmalıdır. Plana inanan insan önce hayatı planlar. Planlı olmak zorunda olan kişiler öncelikle devlet adamlarıdır. Türkiye'ye hizmet yolunda ülke ekonomisini bilmek ve ülke gerçeklerini tanımak zorundadır. 933 sayılı kanun bu yolda çok önemli ufuklar veren bir belgedir.
Bu kanun tasarısını Türkiye'de bulmakta zorlanırsanız, Paris'te "Institut Etude du Development Economics et Sociales" de "Kalkınmakta olan ülkelere örnek kanun" adıyla okutulduğunu haber vereyim.
Bodrum bütün yurt köşeleri gibi canımızdır, iftiharımızdır. O'na hizmet veren herkese müteşekkirim! Bodrum'u ve bütün cennet köşelerimizi el birliği ile koruyalım. Cennetlerimize, zeytinliklerimize dokunmayalım. Bütün güzelliklerimizin kıymetini bilelim.
....
Ramazan Bayramınızı gönülden tebrik ediyor, nice bayramlar diliyorum.