Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

BM ve AB'ye karşı cesur liderlik şart!

Bugünkü yazımda iki ayrı haberi paylaşmak istiyorum. Birinci haber Lefkoşa kaynaklı ve Birleşmiş Milletlerin Kıbrıs sorununa iflas etmiş bakışı ile ilgili:

"Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri''nin yeni Kıbrıs Özel Temsilcisi ve Kıbrıs''taki BM Barış Gücü (UNFICYP) Misyon Şefi Colin Stewart tarafından verilen "Yıl Sonu Resepsiyonu"na katıldı. Resepsiyona Rum lider Nikos Anastasiadis de katıldı. İki lider, 27 Eylül''de New York''ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile üçlü görüşmede bir araya gelmelerinin ardından, ilk kez bu akşam (Salı akşamı) buluştu. Liderlerin yaklaşık bir yıldan sonra adada ilk kez bu etkinlikte bir araya geldiğini söyleyen Stewart, etkinlikte bulunmalarından onur duyduğunu belirtti. Kıbrıs konusunun BM Genel Sekreteri''nin önem verdiği bir konu olduğunu vurgulayan Stewart, Genel Sekreterin bu yönde Cenevre ve New York''taki çabalarına atıfta bulundu. BM Genel Sekreteri''nin liderleri ileriye götürebilecek, karşılıklı olarak kabul edebilecekleri bir yol bulmalarına destek çabasını devam ettireceğini söyleyen Stewart, bu yönde elinden geleni yapacağını kaydetti. Resepsiyonda bu yıl elde edilen başarıların kutlanacağını dile getiren Stewart, teknik komitelerin başarılarından çok etkilendiğini söyledi. Stewart, sağlıkla ilgili teknik komitenin geçiş kapılarının yeniden açılması ve COVID-19 protokollerini uyumlaştırma konusunda başarı sağladığını söyleyerek, eğitimle ilgili komitenin de barış eğitimi programını yeninden başlattığını kaydetti. Kültürel miras komitesinin Europa Nostra ödülü kazandığını anımsatan Stewart, bu başarıların önemli olduğunu, iletişimle ilgili komitenin de 5 G ada üzerinde kullanımının genişletilmesi üzerine anlaştığını kaydetti. Teknik komitelerde görev yapan herkese teşekkür eden Stewart, liderlere de bu başarıların sağlanmasında verdikleri destek için teşekkür ederek, onların desteği olmaksızın başarı sağlanmasının mümkün olmadığını vurguladı. Stewart, bu kazanımların Kıbrıslıların günlük hayatlarına ilişki sorunların çözülmesine önemli katkıları olduğunu belirtti."

İkinci haber Brüksel kaynaklı, AB''nin Kıbrıs sorunu ile Türkiye''nin Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve bölgemizdeki faaliyetleri ile yanlış ve yanlı değerlendirmeleri ile ilgilidir:

"AB Dışişleri Bakanlarının 2021''deki son toplantısından Türkiye''ye Kıbrıs''taki Maraş''la ilgili yaptırım tehdidi de çıktı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, görüştükleri konular arasında Kuzey Kıbrıs''ın kapalı Maraş''ın bir kısmını açmasının da yer aldığını belirtti. Kapalı Maraş''ın açılmasının BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olduğunu ve AB''nin üyesi Güney Kıbrıs ile dayanışma içinde durduğunu söyleyen Borrell, AB üyelerine Maraş ile ilgili bir seçenekler belgesi sunduğunu, dışişleri bakanlarının bu seçenekleri değerlendirdiğini duyurdu. AB Yüksek Temsilcisi, "Bu seçenekler belgesini değerlendirme konusunda mutabık kaldık. Seçenekler arasında temmuzda Maraş''ın bir kısmının açılması kararıyla doğrudan ilgili kişi ve kuruluşlara özel yaptırım rejimi oluşturulması da bulunuyor" dedi. Bakanların henüz somut adım atmayacaklarını ve Türkiye''nin ''sahada durumu daha da kötüleştirecek herhangi bir eylemden kaçınmasının çok önemli olduğunu'' Türkiye''nin dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Borrell, konuyu AB ülkelerinin daimi temsilcilerinin takip edeceğini sözlerine ekledi.AB Yüksek Temsilcisi, Türkiye''nin BM sürecine dönmesini istediklerini belirterek şunları söyledi: "AB Dış İlişkiler Konseyi, olumlu bir çözüme yönelik ortamın yaratılmasının ve Maraş ile ilgili güven artırıcı önlemlerin hayati önemde olduğunu, bunların Kıbrıs sorununun çözümüne yardımcı olacağını düşünmektedir."

Bu iki haberden görüleceği üzere BM ve AB, Kıbrıs sorununa yaklaşımlarında hâlâ daha bilinen yanlış, çarpık, önyargılı ve Rum-Yunan yanlısı duruşlarını korumakta ve Kıbrıs''taki gerçekleri görmekten kaçınarak rüya görmektedir. BM ve AB, 53 yıl süren federasyon/birleşik Kıbrıs hedefli müzakerelerin başarısız olduğunu kabullenmekte zorlanmaktadır. BM ve AB, Kıbrıs Türk halkının geçtiğimiz yıl gerçekleşen seçimde federasyonu reddeden, egemen eşitlik temelinde iki devletin işbirliğine dayalı çözüm modelini ortaya koyan Ersin Tatar''ı cumhurbaşkanı seçmesini doğru okumaktan, anlamaktan da kaçınmaktadır. BM ve AB, Kıbrıs Türk halkını ve devletimiz KKTC''yi yoksayarak, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi''ni adanın tek meşru idaresi olarak görme hatasını sürdürmektedir. Kıbrıs sorununa ada gerçeklerini, iki ayrı egemen devletin varlığını kabullenerek, adil, kapsamlı ve bütünlüklü bir çözüm bulma yerine Güven Yaratıcı Önlemler saçmalığı/bahanesi ile Türk tarafını yeniden masaya çekme tuzaklarına dikkat edilmelidir. AB''nin, Anavatan Türkiye''yi KKTC makamlarının aldığı kapalı Maraş''ın açılması kararına verdiği destekten dolayı sorumlu tutması ve ''seçenekler belgesi'' rezilliği ile yaptırımlarla tehdit etmesi inanılır gibi değildir. Doğu Akdeniz''de KKTC''nin ve Türkiye''nin kendi kıta sahanlığındaki ve Mavi Vatan''daki uluslararası anlaşmalarla tescil edilmiş haklarını koruyup, kollamasına da karşı çıkan AB, haktan, hukuktan, adaletten, insan haklarından oldukça uzakta olduğunu çok açık şekilde ortaya koymaktadır. AB ve BM''nin, Anavatan Türkiye''nin ekonomik sıkıntılarından faydalanarak ödün koparma gayretlerine karşı muhakkak dik durulmalıdır. Atılacak herhangi bir geri adımın telafisi olmayacak ve Türkiye ile KKTC bundan çok zararlı çıkacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları