Biz Türkiyeyiz!
İnternet teknolojisi ile beraber gazeteciliğin kurallarında da kısmen değişiklikler oldu. Önemli bir haber daha basılı gazete ile okuyucuya ulaşmadan eskiyebiliyor. Haberciliğin "atlatma" ilkesi de erozyona uğradı. Lakin öyle olaylar ve insanlar vardır ki aylar, yıllar geçse bile yazınca eskimez. Mustafa Koç ve Kamer Genç onlardandı. Zamansız giden 2 süvariden Koç ile ayak üstü tanışmıştım. Duruşu, tebessümü ve her kesimin mutabakata vardığı mütevazılığı ile güven vermişti. Gençlik yıllarımızda vahşi kapitalizmin Türkiye kolu olarak nitelendirdiğimiz Koç'ların ürettiği ihtiyaç malzemeleri hepimizin evinin demirbaşı idi. Günümüzde 100 civarında çalışanı var. Matematik ile aram iyi olmamasına rağmen kaba hesap ile memleketimizin son 50-60 yılında bir milyon civarında insanımıza işi ve ekmek vermişler. Dolaylısını hesaplamak mümkün değil. Yolsuzluk, arsızlık, rüşvet, vergi kaçakçılığı gibi bırakınız suçu itham ile bile karşı karışı ya kalmamışlar. İdeolojik dogmalardan sıyrılıp, kıskançlık güdüsüne kapılmadan gıpta etmek ve takdirle yad edilmeleri ne güzel.
Gelelim Kamer Genç'e..
Kelimenin tam anlamı ile alem adamdı.. Tek başına muhalefet cesaretini her dönem cesurca sergiledi. Sözü çok uzatmadan bu satırların okuyucularına "TBMM'de Kamer Genç gibi 5 tane milletvekili olsa, AKP bu kadar rahat olabir miydi?" sorusunu yöneltmek durumundayım. Ne dersiniz? Hele bu sayı 10-15 e yükselse, tadından yenir mi?
Sağcısı-solcusu,milliyetçisi-devrimcisi tüm kesimlerin hakkını teslim ettiği Genç ile özel hukukum vardı. Televizyondaki tartışma proğramlarında geçmişte fikir ayrılığına düştüğümüz hususlar olsa bile reklam arasında program sonunda samimiyetle kucaklaştık hep. Türkiye'de bir çok kesim susup, sindiği, korktuğu günlerde Anadolu'da yakılan çoban ateşleri etrafında buluşup ülke gerçeklerini beraberce haykırdık. Özellikle Milli Anayasa Formu Panelleri ve Milli Merkezin konferanslarında onlarca kez aynı kürsüyü paylaştık. Aynı sofrada yedik, beraber seyehat ettik. Engin bir Anadolu kültürüne sahipti. Fıkraları, kıssadan hisse anlattıkları ile izleyicileri çoştururdu. Milli Merkez de bu günün Vatan Partisi (İşçi Partisi)'nden bir, merkez sağdan çoğunlukla Ufuk Söylemez, milliyetçi camiadan ben, gönüllü kuruluşlardan bir temsilci olurdu. İP'liler dönüp dolaşıp CHP'ye çatarlardı. Kamer Bey doğal olarak savunmaya çalışır tartışma ateşlenirdi. Panelist olarak araya girip, "Dedemin, babamın partisi CHP'nin ağır eleştirilmesine, dinmeyen sızım MHP'nin örselenmesine gönlüm razı olmuyor" deyip havayı yumuşatarak, gerginliği gidermeye gayret ederdim. Proğram sonrasında yemekte kahkahalar arasında ortak eleştirilerimizi yapardık. Kamer Bey hiç alınmaz, üzerine bilmediklerimizi de eklerdi. İzleyicilerden bazıları Kamer Bey'i ters köşeye yatırmak için tahrik edici sorular yöneltirdi. Birinde; "Siz devrimiyim diyorsunuz, bir yanınızda milliyetçi-ülkücü Yavuz Selim, diğer tarafta liberal-sağcı, Doğru Yollu Ufuk Söylemez, öte yanda ise İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal var" deyince gerisini getirmesine izin vermeden Kamer Abi mikrofonu kapıp: "Ne güzel işte biz Türkiyeyiz. Ortak değerimiz Cumhuriyet! Bu tabloya itiraz edeni muhatap almam" diyerek paylamıştı. Evet, Biz Türkiyeyiz diyen kocaman yürekli adam hissettiği ölüme meydan okuyup vasiyetinde Türk bayrağı ile gömülmek istediğini beyan etti. Tabutunun TBMM'ye götürülerek protokol töreni yapılmasına da karşı çıktı."Tunceliliyim ve Türk oğlu Türküm" sözünü her fırsatta tekrarladı. Milletvekili maaşına hiç dokunmayıp özellikle kız öğrencilere burs verdi. Cebinden garibanlara dağıttı hep. Bu hayır meselesine sorduğumda "Alan el veren eli görmemeli, bunlar gönül işidir ne gösterilir ne de konuşulur" demişti.
Koç ve Genç'in ruhları şad olsun.