Birinci raunt kaybedildi, sıra ikinci rauntta
Şartsız olarak sınırın açılmasını ve diyaloğun başlamasını hangi taraf istiyordu? Gayet açık, Ermenistan, ABD, AB. Sonunda ne oldu? İki cumhurbaşkanı sınırın açılması ve diyaloğun başlamasına karar verdi. Evet, hem de Ermenistan’ın ayağına giderek.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül diyor ki: “İkili ilişkilerimizin gelişmesinin önündeki engellerin karşılıklı diyalog yoluyla ortadan kaldırılmasının sağlanması gerektiği konusunda Ermenistan tarafı ile görüş birliği içinde olduğumuzu, ..konuşularak halledilemeyecek sorun olmadığını.. gördüm.”
Peki Ermenistan tarafı ne diyor? Bakalım: İlter Türkmen yazıyor: “Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan, Erivan’da bulunan medya mensuplarına Gül’ün Erivan’dan ayrılmasından sonra Ali Babacan ile bir araya geldiklerini ve iki ülke arasında sınırın açılması ve diplomatik ilişkiler kurulması sürecini başlatmak konusunda mutabık kaldıklarını açıklamış.”
Erivan’a giden Çandar da; “Türkiye ile Ermenistan arasında ’diplomatik ilişkilerin kurulması’ ve ” sınırın açılması’. Bu iki ’adres’, ikiz kardeş gibi. Biri olmadan diğeri olmayacak gibi. “ tespitini yaptıktan sonra Dışişleri Bakanı Nalbandyan’ın, ” Babacan’la iki hafta sonra New York’ta tekrar bir araya geleceğiz. Bundan sonra aramızda duraklar olmayacak. Önümüzdeki günlerde artık somut şeyler konuşacağız “ dediğini yazıyor.
Malum çevreler; ikinci Cumhuriyetçiler, küresel liberaller, iktidar yanlıları koro halinde, zafer kazanmış gibi, Gül’e ” taç “ giydirip bayram yapıyor. ABD ve AB ise, coşkulu sevinç içinde, Gül’ü kutluyor. Yumuşama, iyi ilişkiler, açılım, Kafkaslarda aktiflik gibi masallarla, renkli gelecek tasavvurları kırla gidiyor.
Soralım; 1993’ten beri uyguladığımız ambargoyu kaldırıp, iyice sıkışan Ermenistan’ı rahatlatarak kardeş Azerbaycan’ı zora sokmanın neresi başarı? Bir de İlham Aliyev’le görüşüp, bu yanlışa onu da bulaştırmak, büyük bir hata olmayacak mı?.
Özetlersek, ilk ve çok önemli raundu sıfıra karşı Ermenistan kazandı.
Gelelim ikinci raunda. Burada Gül’ün ifadesiyle ” aradaki engellerin kaldırılması “ ele alınacakmış. Bunlar neler hatırlayalım. Toprak talebi, ” soykırım “ suçlamasının kabulü, yüklü tazminat ödenmesi, sınırın yeniden çizilmesi” engelleri.
Estirilmeye çalışılan yalanlara bakınız. Zaman gazetesinden Şahin Alpay ve birçokları yazıyor; Ermenistan ” soykırım “ iddiasından ve toprak talebinden vazgeçti, düşmanlığa gerek yokmuş. Yoksa Gül ve iktidar bu görüşte de, ” engellerin “ kolayca aşılacağından söz ediyor? O zaman gerçeklere bakalım. Radikal ve Milliyet gazetesinin 25 Nisan 2008 günlü haberi: Erivan’da ’soykırımın’93. yıldönümü anıldı. Devlet Başkanı Serj Sarkisyan; ’soykırımın’tanınması çabalarını ikiye katlayacaklarını söyledi. Soykırımın uluslararası alanda tanınması ve kınanması Ermenistan dış politikasının öncelikli maddeleri arasındadır. Ermenistan tarihi adaletin tesisi için çabalarını ikiye katlamalı. İnkarcılığın geleceği yok. Hele de pek çok ülkenin gerçeğin yanında yer aldığı günümüzde, Türkiye’nin soykırımı itiraf etmesini sağlayacağız” diyor.
Sarkisyan’ı iyi tanımalıyız. Diaspora Ermenileri ile iyi ilişkiler içindedir. Karabağ doğumlu olan Sarkisyan, Azerbaycan savaşı ve Hocalı Katliamları’nda önemli rol almıştır ve sertlik yanlısı olarak tanınıyor.
Esasen bu saldırgan strateji, Ermenistan’dan önce Haçlılara aittir. Sorunun tehdit boyutundan çıkıp, büyük bir tehlike haline gelmesi de bundandır. Yoksa yandaş medyanın iddia ettiği gibi “canım küçücük Ermenistan’dan niçin korkuyoruz” meselesi değil.
Nitekim, AB’nin uyulması zorunlu şart haline getirdiği “soykırım” iftirası önümüzde beklemede. ABD’nin baskıları, birçok ülke parlamentosunda alınan kararlar, Fransa’nın “soykırım” yok demeyi suç sayan yasal düzenlemesi ve diğerleri yok sayılabilir mi?
Gelelim meselenin can alıcı tarafına. Ermenistan’la masaya oturacağız, Erdoğan’ın dediği gibi “masadan kaçmayacağız” . İyi de, neyi müzakere edeceğiz? Vatan toprakları, en büyük insanlık suçu soykırım, sınırlar müzakere konusu edilebilir mi? Eğer siz müzakereye kalkarsanız, ahlaksız ve saldırgan talepleri görüşülebilir saymakla meşrulaştırmış olursunuz.
Bu kabulle de, ikinci raundun kaybı başlar.