Biri sizi fişleyebilir...
Cumhuriyet Mitingleri’nde emperyalist kuşatmaya karşı çıkanları ‘halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek’le suçlayan iktidar, İsrail terörüne karşı devam eden sokak gösterilerini ‘halkın haklı tepkisi’ diyerek kutsuyor
TCK’nın Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenen ve Devlete Karşı Savaşa Tahrik eylemlerine karşılık gelen 304. maddesi şöyle: “(1) Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı savaş açması veya hasmane hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerini tahrik eden veya bu amaca yönelik olarak yabancı devlet yetkilileri ile işbirliği yapan kişi, on yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
TCK’da böyle bir maddenin düzenlenmiş olmasının gerekçesi “dış barışın korunması”. Yasada “hasmane hareket” tanımı, “barış ilişkileriyle bağdaşma olanağı bulunmayan fiil ve hareketler”.
Birileri diyebilir ki; “One Minute” var... Davos’un fethi var... 30 cm. krizi var... Hangi barış ilişkisi... O zaman ben de derim ki; Tank ihalesi var... Heronlar var... Güneydoğu Anadolu’nun verimli topraklarının peşkeş çekilmesi var... Amerikalara kadar gidip savaş lobisinin elinden “Yahudi Cesaret Madalyası” almak var... Bir ülke, “devlet aklı”nı peynir ekmekle yemediyse, kendisini “düşman” saydığı bir devletin “güvenlik sistemleri” ile korumaz herhalde!
Savaşa girmese de sanık
Yine birileri diyebilir ki; İnsanlar bağırır bağırır susar nasılsa... Savaş mavaş deyip ne diye suyu bulandırıyorsunuz?
Öyle değil işte o işler! TCK’ya göre, “suçun tamamlanması için, Türkiye açısından savaşın gerçekleşmiş bulunmasına ihtiyaç yoktur” . Yani devleti, tahrik yoluyla savaşın eşiğine getiren, o suçu işlemiş sayılır... Kaldı ki, darbe yapmayanların, darbecilikten müebbet kere müebbetle yargılandığı ülkede bu tartışma abesle iştigalden öteye gitmez!
Türkiye İsrail’le savaşın eşiğine gelmiş midir? Gelmiştir! AKP, temelde Filistinliler’e ulaşmayı değil, bunu İsrail’e rağmen yapmayı hedefleyen bu hareketin hamiliğini, hem de sırf oya dönüştürme kaygısıyla üstlenmiş midir? Bence üstlenmiştir. Bu toplumda yaşayanların ne kadarının refleksini yansıttığı, ne kadarın hislerine tercüman olduğu, ne kadarının gözünde meşruiyeti olduğu tartışmalı olan bir örgütü “devlet”le özdeş hale getirmiş midir? Bence getirmiştir. Madem bu işi “devlet” eliyle yapmaya bu kadar hevesliydi, o zaman ne diye 1 yaşındaki savunmasız ve bana göre ebeveynlerinin tıbbi destek alması gereken çocukları “taşeron” olarak kullandı sormak gerekmez mi? Duyarlılık düzeyi, ancak, ABD askerleri Mehmetçiğin başına çuval geçirdiğinde “Ne notası müzik notası mı” diyecek kadar olan AKP iktidarının ivedilikle şahinleşmesi normal mi?
İşin, ’insaniyet namına Doğu Akdeniz’e açılan bu “vicdanlı” abiler ablalar, Irak sınırından ellerini uzatsalar dokunabilecekleri Türkmenler’e bir kaşık su verdiler mi bugüne kadar’ diye sormayı gerektiren apayrı bir boyutu var ki, ona girmiyorum bile...
Milli yararlara karşı
Madde 305 ise “Temel millî yararlara karşı fiiller” hakkında. “Temel millî yararlar” şunlar: Bağımsızlık, toprak bütünlüğü, millî güvenlik ve Cumhuriyetin temel nitelikleri...
İHH’nın İsrail’in bütün uyarılarına rağmen AKP rüzgarını arkasına alıp “kafasına göre” takılmasından sonra yarın herhangi bir Yahudi kuruluşu da “kafasına göre” takılarak, Türkiye’nin bütün ikazlarına rağmen, “Türk ordusunun Güneydoğu’da yaptığı operasyonda siviller de zarar gördü” gibi bir kılıfla, bir kaç gemi yahut TIR’ı sınırımıza dayarsa ne olur?
İnancım o ki iktidar, fazladan üç beş oy uğruna, Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğine karşı işlenen bir suça ortak olmuştur. Hem de “ölü seviciliği” yaparak... Eğer burası hala hukuk devletiyse gereği yapılmalıdır!
Vicdani ret
Nihayetinde orada bu ülkenin vatandaşları, insanlar öldürülmüştür.
İsrail, bence de “katil devlet” tir!
İsrail, bence de “haydut devlet” tir!
İsrail, bence de “korsan devlet” tir!
Ama devlettir. Türkiye de, İsrail’in karşısına bir devlet gibi çıkmalıdır.
Yakınları ölenler, yakınlarından haber alamayanlar veya genel olarak İsrail’in işlediği insanlık suçlarına isyan edenlerin tepki göstermesi elbette normaldir de... Tepkiler arası ayrımcılık yapan iktidarın tavrı, düne kadar şehit cenazelerine katılanları bile provokatör ilan eden medyanın tavrı anormal gelmiyor mu size?
Hepimiz biliyoruz ki... Mavi Marmara, TSK’ya ait bir gemi olsaydı, “katil Ordu” manşetleri atılacaktı dün. İhmal hikayeleri anlatılacaktı.
Hepimiz biliyoruz ki, iki gündür sokakları dolduranlar, ellerinde Filistin değil de Türk bayrağı taşıyor olsaydı, yaptıkları “intifada” diye kutsanmayacak, halkı kin ve isyana teşvikten derdest edileceklerdi.
Cumhuriyet Mitingleri’nde tek tek fişlenen, “katılırsan terörist olursun” diye korkutulan insanların başına gelen buydu çünkü. Bunu yapan, iki gündür süren protestoları “halkın tepkisi” olarak kullanan, insanların acısından, yasından faydalanmaktan utanmayan bu iktidardı. Ona kimseyi konuşturma, yürütme, sindir diye tempo tutan dünkü galeyanla övünen medyaydı.
Bugün meydanları dolduran insanlar yaka paça Silivri’ye taşınmıyorsa tek bir nedeni olduğuna inanıyorum;
Öfkelerinin oya dönüşeceği umudu!
Eksilen bir canın matematiksel olarak azalan bir oy anlamına gelmesi gerekirken, her ölüm siyaseten çarpan değeri yüksek seçmene tekabül ediyor bu olayda. Ne kadar da insani değil mi?
Yine hepimiz biliyoruz ki, iki gündür sokaklarda “Ben de ’bu yolda’ şehit olurum” diyenler, İskenderun saldırı karşısında “vicdani retçi” de kesilebilirdi...
Ölenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı, zihinlerini bu derece köleleştirmiş olanlara Allah’tan akıl fikir dilerim.
Ama onları o “yola” kurban edenlerin, 30 yıl önce başka gençlerin sırtını sıvazlayarak, “şehadet” vaadiyle, “mücahit” olarak Afganistan’a gönderenlerden hiçbir farkı yok gözümde!
Ben de “vicdani retçi”yim bu aralar... Siyasi rant uğruna din ve vicdan sömürüsü yapanların, “suç” ve “ceza”yı sağladıkları faydaya göre her olayda sil baştan tanzim edenlerin ortağı olmayacağım...
+++++
Kimi İsrail’i suçladı, kimi AKP’yi ve İHH’yı eleştirdi. Bir yanda İskenderun vardı, 6 şehit vermiştik. Ama en muhafazakarından en liberaline, en sağcısından en solcusuna, en dincisinden inançsızına kadar köşe yazarlarının tamamına yakını Doğu Akdeniz’e odaklandı dün. İşte birbirinden farklı tepkiler:
Bu ülke yönetiliyor mu?
Maden kazasında “kader”le açıklanan 30 can kaybı... İskenderun baskınında bir gecede 7 şehit... Bir ayda 40 cenaze... Gazetelerde her gün ağlayan şehit anaları. İflas etmiş bir açılım masalı... Açılım adı altında şımartılmış ve kışkırtılmış bir terör... Bu ülke yönetiliyor mu?
* Melih Aşık / Milliyet
Siyasi çıkar amaçlı
İsrail’in tutumu çok net ve açıkken, Gazze’ye hiçbir gemiyi sokmayacaklarını, askeri müdahalede bulunacaklarını açıklamışken, yardım için liman göstermişken, Ankara’da iktidarın, gemilere ve olabileceklere seyirci kaldığını görüyoruz. Siyasi amaçlı yardım, siyasi bir çıkar da elde etmeyi amaçlar.
* Orhan Bursalı / Cumhuriyet
Cicim aylarının bedeli
Şimdi en çok, İsrail’e tank ihalesi verenleri, eleştirene “Yahudi düşmanı” diyen komutanı, ortak tatbikata yumulanları, mayınlı arazi peşkeşçilerini merak ediyorum. İsrail’le cicim zamanları, kimimize “Sermaye ırkçısı” diyen bir başbakan da dahil!
* Umur Talu / Habertürk
Hükümet bir Türk gemisine yapılacak askeri bir saldırının bir tür savaş durumu yaratacağını hesapladı mı?
* Can Ataklı / Vatan
İnsanlığa meydan okudu..
Olan biteni iki üç kelimeyle özetleyelim: İsrail’in meydan okumasıdır.. Kime? Türkiye’ye, ABD’ye, Avrupa’ya.. Aslında insanlığa.. (...) Birleşmiş Milletler de, ABD de, Avrupa Birliği de, Arap dünyası da önemli bir sınav verecek..
* Mehmet Tezkan / Milliyet
Hala ABD’nin derdinde!
İsrail’in giderek bir “haydut devlet”e dönüşmesine yol açan pervasızlığı, adeta koşulsuz “Amerikan güvenlik şemsiyesi”nin bunca yıldır sürmesinin yol açtığı “şımarıklığın” doğal sonucudur. Amerika, “küresel ve bölgesel çıkarları” na “en optimal” biçimde uygun düşecek biçimde, iki “bölgesel müttefiki” Türkiye ile İsrail arasında “tercih yapmak” ile karşı karşıya bulunmalıdır.
* Cengiz Çandar / Radikal
Aman imajı bozulmasın...
’Faşist’ Netanyahu’nun bu haydutluğu da yaptırımsız kalırsa Ortadoğu’daki zincirleme reaksiyonlar El Kaide’ye, İran’a, tüm radikal unsurlara büyük güç kazandıracak, Obama’nın imajı da “Bush”a dönüşecektir. Obama, hiç olmazsa İsrail’deki liberal muhalefet kadar eleştirel davranmalı, ABD’yi kimin yönettiği konusunda da artık dünyaya net bir fikir vermelidir!
* Taha Akyol / Milliyet
Tartışmalı motivasyon
İsrail’in bu gemiye karşı kullandığı orantısız güç asla bu yardım konvoyunun tartışmalı motivasyonunu ortadan kaldırmıyor. Üstelik, Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı’nın böylesi bir saldırı ihtimalini bilmemesi, öngörememesi de imkansız.
* Oray Eğin / Akşam
Bela geliyorum dedi
Tabii ki bunun akıl almaz vahşeti ve barbarlığı İsrail’e ait ama onca “ben geliyorum” diyen belaya rağmen bunu olanaklı hale getirenler ve yüklendikleri ağır sorumluluğu yeterince değerlendirmeyenlere de hem içimden, hem dışımdan kızmaya devam ediyorum. Bu cinayet imkânı İsrail’in elinden alınamaz, insanlarımız korunamaz mıydı?
* Mehmet Altan / Star
İsrail hükümeti, “Terörist bir hükümet” olarak istifa etmek zorundadır. Terör örgütüyle iş yapılmayacağı gibi terör hükümetiyle de iş yapılmaz.
* Fatih Altaylı / Habertürk
Aşırı tepki çözüm değil
Türkiye’yi bekleyen tek sorun, hem kamuoyu açısından, hem de devlet mekanizmalarının aşırı bir tepki göstermeleri ve en haklı olduğu bir alanda kendini haksız konuma sokmasıdır.
Abartılı gösteriler, olayı din temeline indirgemeler ve İsrail hedeflerine saldırılar, hem Türkiye’nin uluslararası alandaki durumunu, hem de kamuoyunu sarsacaktır.
* Mehmet Ali Birand / Posta
Ortak cevap verilsin
Bu olay sadece Türkiye’nin meselesi değildir! Bu olay sadece Müslümanların meselesi de değildir! Bu olay tüm insanlığın meselesidir! Çünkü İsrail adeta tüm insanlık ile kafa bulmaktadır! Kontrolü altında tuttuğu büyük para gücü ile herkesi istediği gibi kullanacağını sanan İsrail’e gereken cevap müştereken verilmelidir!
* Zeki Ceyhan / Milli Gazete
İsrail kendi topraklarını kocaman bir tımarhaneye çevirerek bekâsını devam ettirebileceğine inanıyor ne yazık ki!
* Nedim Hazar / Zaman
Sovyetler yıkılmasaydı!
Bu noktada keşke Sovyetler yıkılmasaydı ve Ortadoğu’da Amerika yanında Sovyetler’in ağırlığı da denge unsuru olarak bulunsaydı diye düşünmek durumundayız. Çünkü tek patron Amerika, işlerin çığırından çıkmasını engelleyemiyor. Amerika’nın İsrail’i barışa ve çözüme yönlendirmesi gerekirken, İsrail Amerika’yı İran’a karşı saldırgan politika izlemeye yönlendiriyor.
*Mehmet Barlas / Sabah
Irak işgaline benzetti
Bu klik, Ortadoğu’yu her an büyük bir yangının içine atabilir. İran’ı da vurabilir. Netanyahu-Lieberman kliğinin elinde böyle bir çılgınlığa hazırlanıyor. Irak’ta Saddam Hüseyin’in devrilmesiyle birlikte Ortadoğu ve Arap dünyasını istedikleri gibi düzene sokabileceklerini sanmışlardı.
* Hasan Cemal / Milliyet
Potansiyel Hamaslılar...
Van münüt’e kadar Türk, van münüt’ten sonra Müslüman olarak sıfatlandırılan TC vatandaşları -dün itibariyle- ne Türk, ne Müslüman... Potansiyel Hamaslıdır. “Katil İsrail”in elbette hiçbir haklı gerekçesi yoktur... Ancak, İskenderun’da altı şehidin tabutu ortadayken, TC’nin Gazze için dünyayı ayağa kaldırması, dünyanın bize Hamaslı olarak bakmasının haklı gerekçesidir. Duygusal tepkilerin gözüne girmek için, “ah o gemide ben de olsaydım” demek güzeldir ama... Gemiye “insani” olarak binmek başka şey, “siyasi” olarak Türk bayrağı çekmek başka şeydir. Yarın öbür gün, en başta transatlantik gibi yatları olan Araplar... Dünyanın bize Mavi Marmara göndermeyeceği kesindir.
* Yılmaz Özdil / Hürriyet
+++++
MİNİ YORUM
Ak kaşık
Aydın Doğan Milliyet’in 60. yılı kutlamasında yaptığı konuşmada “Şimdi dönüp arkaya baktığımızda bizim de özeleştiri yapmamız gerektiği kanaatine varıyorum. Biz de sütten çıkmış ak kaşık değiliz. Basının tamamının hataları var” demiş. Ak kepçelerin yanında, ak kaşık da olsa esamesi okunmaz zaten... Temennim “ok kaşık” da olmamaları yönünde!