Biri bize açıklasın!

Ne sözü verildi de; caniler candaş, bölücüler kardaş, teröristler referandumda arkadaş, 48 saat öncesine kadar “bertaraf edilmesi gereken ruh ikizi olmuş şeytanlar”, iktidarla evetçi yoldaş haline geldiler?
Hayat ne kadar da hızlı akıyor; son 48 saat içinde “bertaraf ederim kafası” aniden Apo’nun eksenine kaydı ve “var ederim dansına” başladı!
Biri bize açıklasın. Ne sözü verildi de; caniler candaş, bölücüler kardaş, teröristler referandumda arkadaş, muhalefetin “ruh ikizi olmuş şeytanlar”, iktidarla evetçi yoldaş haline geldiler?
Apo neden yumuşasın. Karayılan neden silah bıraksın. Ahmet Türk neden umutlansın. DTP, neden esnesin. Söz konusu olan ülkemizdir. Birliğimiz bütünlüğümüzdür. Kardeşliğimiz, cumhuriyetimizdir. Verilen sözü bilme hakkımız var.

* * *

“Bertaraf ederim” tafralı Başbakanımız, daha ettiği lafın tükürüğü kurumadı; “BDP var ya... Bu BDP... İkisi de hayırcı olan CHP’nin ve MHP’nin ruh ikizidir...” diyordu.
Ruh ikizi; BDP, döndü “evetçi” oldu.
Apo döndü “evetçi” oldu.
Karayılan döndü “evetçi” oldu.
Ahmet Türk döndü “evetçi” oldu.
Demirtaş döndü “evetçi” oldu.
Başbakan’ın gözünde daha 48 saat öncesine kadar “bertaraf edilmesi yani yokedilmesi gereken ”boykotçu“ ruh ikizleri”; neyin karşılığında “evetçi” oldular. Terör örgütü PKK’nın Kandil dağındaki lideri Karayılan diyor ki; “Türkiye devleti (Başbakan-Cumhurbaşkanı-Genelkurmay-MİT kimse...) önderliğimizle (yani adada hapis yatan Apo ile) geliştirdiği diyalog temelinde ateşkes talebinde bulunması sonucunda...!”
Özetle Apo’ya gidilmiş.
Talep edilmiş.
Referandum öncesi; her şehit cenazesi kalkışta “hayır” oyları yükseliyor. Referandum sonuna kadar “PKK silahlı saldırıyı” durdursun anlaşması uzatılmış.
Apo da “olur” demiş.
Bu olur neyin karşılığında?

* * *

Biliyorsunuzdur dayanakları sağlam bir tez var. Bu teze göre; başkanları değişse de güçleri azalmayan ABD yönetimini ele geçirmiş petrol ve silah kartellerinin (petrol ve silah mafyası da diyebilirsiniz) üretip uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi, Türkiye’de Anayasa değişikliği referandumunda “evetlerin” yüzde 60-70 çıkmasını istiyor. Büyük Ortadoğu Projesi; Türkiye’de “hükümet(yürütme) gücünü, Meclis (yasama) gücünü, adalet(yargı) gücünü ve basın gücünü tek elde toplayacak” otoriter bir yönetim planlıyor ki, Ortadoğu’nun gelecek 20-30 yılına yön versin. Türkiye’de sivil diktatörlüğe abanmış otoriter bir yönetimin olabilmesi için ise referandumda “evet” oylarının “hayır” oylarını geçmesi gerekiyor.
Silah kartelleri de “evet”çi!
Petrol mafyası da “evet”çi!
Apo da söz aldı.
O da kesildi başımıza “evet”çi!
Neyin karşılığında?
Biz de bilelim.
* Necati Doğru / Sözcü

+++++

Tarzan zor durumda
Siz misiniz aylardır milletin zekasıyla alay eder gibi, yandaş gazeteler, yalaka kalemşorlar eliyle tepemizdeki karabulutların rengini pembeye boyayıp, halüsinasyon gören bir toplum yaratmaya çalışan...
Siz misiniz insanoğlunun en değerli hazinesi sayılan “bilgi”ye el uzatan; onu kirleten, faydalanılamaz hale getiren...
Siz misiniz milletin dişinden tırnağından arttırdığıyla oluşturduğu kurum bütçenizi menfaatperest aydın, sanatçı, sporcu, gazeteci vs. artıklarına bol keseden dağıtan...
Siz misiniz “yandaş besiciliği” faaliyeti uğruna sayısız insanın ekmeğiyle oynayan; kapıyı gösteren, emekli eden, süren...
Siz misiniz, her kim ki size “yanlışsın” dese, “keser döner sap döner” dese, gözlerini ve kulaklarını tıkayıp avazı çıktığınca “yalannn” diye haykıran, işini yapan muhabiri, köşe yazarını, gazete yöneticisini, televizyoncuyu adliye koridorlarında zaman kaybetmeye mahkum eden....
Neymiş; Halep ordaysa arşın burada mıymış? En küçük eleştiriye tahammül göstermeyip “hukuk önünde hesaplaşmaya” kalkışırken, bir gün hukukun da seninle hesaplaşmaya kalkışabileceğine ihtimal vermemek böyle zora sokar mıymış adamı?
Buyrun işte, daha önceki gün Cumhuriyet muhabiri Fırat Kozok’u, “RTÜK savunma istemez hesap soracağız” diye yalanladılar. Bugün, yaşadıklarının Kozok’un haberindekiyle sınırlı kalmasını mumla arar hale geldiler. Ankara Cumhuriyet Basın Savcılığı, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in de aralarında bulunduğu 6 yönetici hakkında, 12 Eylül’deki referandumla ilgili taraflı yayın yaptıkları iddiasıyla soruşturma başlattı...
Ne diyorlardı bir de? “Yayınlarımızın bir saniyesinde bile yanlılık yoktur!”
Gerçi hoş, hakikaten de “saniyelik” değilmiş mevzu... İddiaya göre, TRT’nin 15-16-17 ve 20 Temmuz 2010 tarihli ana haber bültenleri, “Medya Müfettişi”, “Enine Boyuna”, “Haber Tadında” isimli programları ile TRT 6’da yayımlanan Kürtçe bir programda “sürekli olarak” referandumda “Evet” oyu kullanacak kişiler konuk ediliyormuş...
CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün bir süre önce savcılığa verdiği suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturmada bir alsınlar bakalım ifadenizi de, görelim yanlı mı olacak, yansız mı olacak bundan sonraki iktidarınız?

+++++

Korkun beyler, bu karikatür gerçek oldu
Gaipten gelen bir -muhtemelen ak sakallı- dede sesi Emre Ulaş’ın kulağına birşeyler mi fısıldıyor nedir!
Baksanıza “jöle devrimi”nden sonraki medya düzenini çizdiği karikatürü üç vakte çıkmadan gerçek oldu.
Aşağıdaki satırlar, Yiğit Bulut’un yazdığı tehditname, -pardon yahu “mektup” koymuştu değil mi adını- evet evet bu satırlar “jöle devrimi”nin sertleştirdiği kafanın ürünü olan “mektup”tan alıntılandı:
“Bu ”kirli düzenin“ sonu geldi!”
“Şimdi ”tasfiye“ zamanı!”
“Bu düzen çökecek...”
“Yok olacaksınız...”
“Sizin için” veda vakti...
“Zaman aleyhinize işliyor...”
Taraf’ta, Vakit’te, Bugün’de filan değil haa, Habertürk’te yayınlandı bu satırlar...
Onun için korkun beyler;
Hey Fehmi Koru, bu aralar “köşk”le arayı açmaya gelmez; bak Hasan Cemal Başbakan’la araya, alt tarafı bir Dünya Kupası sokayım dedi; tabiat boşluk kaldırmadı...
Bu işler Başbakan’ın önünde eğile eğile başlar... Ama hele bir biraz büyüsün, serpilsin yiğit oğlan, kafasını el hizasından baş hizasına kadar doğrultabilsin, bak o zaman sana makas alacak yanak kalıyor mu Mehmet Barlas!
Yazının boyuyla değil işleviyle korkutamadığın sürece tahtın sallanıyor Cengiz Çandar!
Bu tehditler “karşı mahalle”yi korkutmak için yazılmış dahi olsa... Böylesi tehditlerin savrulduğu bir “alternatif”in doğmuş olmasından ala tehdit olur mu sizin için!
Madem ki ilk zorlu virajda, direksiyonu gül kokulu diyarlara kırdınız... Madem ki ilk sizden farklı söyleminde Başbakan’ı lince kalkıştınız... Korkun şimdi beyler... Ne diyor bakın selefiniz; “Tasfiye zamanı...”

+++++

ABD, Irak’tan utanç içinde çekilmeliydi
Son muharip ABD askeri de dün Irak’ı terk etmiş. Aslında bu ay sonu tamamlanacak olan program erkene alınmış, ABD askeri konvoyları Irak sınırını geçip Kuveyt’e ulaşmış. Dünya medyası en güç sesiyle ABD’nin Irak’tan çekildiğini haykırıyor!
Yalan, hepsi yalan!

* * *

ABD saldırılarında yüz bin sivilin hayatını kaybettiği, bir buçuk milyon insanın evsiz kaldığı, on binlerce Irak askerinin öldüğü, ambargo yüzünden yüz binlerce cocuğun hayatını kaybettiği 91 saldırısını zaten unuttuk.
Ancak 20 Mart 2003’te bşlayıp bugün hala devam eden işgalin faturası gerçekten ürkütücü. Bir buçuk milyona yakın insan öldü. Hemen her aile bir mensubunu kaybetti. İşkence ve insanlığa karşı suç içeren her türlü yöntem denendi. Kentler, yakılıp yıkıldı, ülke yağmalandı. Okullar, hastaneler, kamu binaları kullanılamaz hale geldi. Felluce’de kanser oranı yüzde 38 attı.
Şimdi çekiliyorlarmış. Bunun yaygarasını koparıyorlar. Arkalarında nasıl bir miras bıraktıklarına bakmadan...
Doksan bin asker çekmişler. Peki geride bıraktıkları 50 bin asker ne yapacak? Kayıtlarda görünmeyen binlerce paralı asker ne yapacak? Dünyanın en büyük elçiliği Bağdat’ta ne iş çevirecek? Ülkenin her yanına dağıtılan askeri üsler ne olacak?
Kalan askerler Irak ordusunu eğitecekmiş. Siz bunu, aşgali güvence altında tutmak olarak algılayın. Geride bırakılan paralı askerler El Kaide ile savaşacakmış. Siz bunu iç savaşı devam ettirmek olarak anlayın!
Akla hayale gelmeyecek cürümler işlediler. Ve alkışların arasında gidiyorlar. Ya da bunu öyle pazarlıyorlar. Oysa sadece Irak halkına, o ülkeye, o şehirlere değil, bütün insanlığa karşı utanç içinde çekilmeliydiler!
* İbrahim Karagül / Yenişafak

+++++

Otobiyografik bir makale
Yiğit Bulut, Başbakan’ı konuk ettiği televizyon programındaki tutumunu eleştirenler için yazdığı yazıda şu türden cümleler kullanmış:
“İt ürür kervan yürür... Sahipleri tarafından iyi bakılamayan köpekler... Cinsiyle oynanmış ve alıştığı mahallesinden koparılıp başka mahallelerde yaşamaya zorlanmış köpekler... Mamasından kısılmış köpekler... Kızışmış köpekler... Baytar kontrolüne götürülmesi gereken köpekler...”
Bunları okuyunca şunu dedim:
“Belli ki yazarımız, bu makalesinde otobiyografik unsurları temel almış...”
* Ahmet Hakan / Hürriyet

+++++

Yiyene afiyet olsun!
İktidarın amacını bilenler için tablo aslında çok karışık değil. Nedir amaç? HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirerek bütün yargıyı kontrole almak. Silivri’deki savcı ve yargıçları sıkı sıkıya hükümete bağlı tutmak. Siyaseten hoşa gitmeyen kişi ve kurumları yargı eliyle cezalandırmak ya da cezalandırma korkusuyla sindirmek. Anayasa değişikliği bu amaca yöneliktir. Gerçeği görmek istemeyen bu tabloda hâlâ bir demokrasiye gidiş görebilir.
* Melih Aşık / Milliyet

+++++

PKK’yla diyalog AKP üzerinden
Karayılan’ın Öcalan’la diyalog kuranları “devlet” diye açıklaması da hiç önemli değil. Belli ki diyalog AKP üzerinden yürütülüyor! Ve belli ki uzun süredir Kuzey Irak’taki peşmerge liderleri üzerinden yürütülen girişimler İmralı’ya kadar uzanıyor! Kimi kaynaklar, iktidar partisinin bölgede eridiğini gören Barzani yanlısı AKP milletvekillerinin devreye girdiğini söylüyor!
Cevap bekleyen sorular
Şu sorulara kim yanıt verecek?.. Devlet mi yoksa devleti yöneten AKP mi?..
-Öcalan’la kim ne zamandır görüşüyor?..
- Üç yıldır özgürlüğüne kavuşmak için PKK’yi intifada eylemlerine sürükleyen Öcalan’a, tam da referanduma boykot çağrısı yükselirken nasıl bir söz verildi?.. Öcalan’ın yarı açık cezaevi ya da ev hapsi talebini de kapsıyor mu?.. Hükümet, KCK operasyonlarında tutuklanan 1600’den fazla BDP yanlısını serbest bırakma sözü mü verdi?..
- AKP, İnegöl ve Dörtyol’daki olayların demokratik özerlik çağrılarıyla birlikte yükseleceğinden mi endişe duydu?
- Hükümet referandum tehlikesini aşmak için Kürt siyasetini oyalama taktiği mi uyguluyor?.. Ortada bir anlaşma yapıldıysa TSK bunun neresinde?.. Örneğin bu anlaşma operasyonların durdurulmasını da kapsıyor mu?..
* Mehmet Faraç / Cumhuriyet

+++++

Bir elmanın iki yarısı
Apo ile anlaşmanın zamanlaması çarpıcı. Referanduma giderken çatışma yok, ölüm yok. Türkiye sanki gül bahçesi.
Başlangıçta referandumu boykot kararı alan BDP, şimdi “evet’e” yatmaya hazırlanıyor. Peki, bu iki büyük kıyak karşılığında AKP ne veriyor? Kürtler Tayyip Erdoğan’ın 3 Eylül’de Diyarbakır’da yapacağı mitingi bekliyor. Orada ondan yeni sözler bekliyor. AKP ile BDP bir elmanın iki yarısı. Rol icabı zaman zaman atışmaları normal. Kritik süreçlerde BDP her zaman AKP’nin yanında.
* Yalçın Doğan / Hürriyet

+++++

MİNİ YORUM
KCK madeni
Biz Ümraniye’nin, Balyoz’un iddianame serisi üzerinde “anlama ve anlamlandırmaya gayret etme(!)” faaliyeti yürütürken asıl madeni kaçırmışız. Avukat Vural Ergül, tam maden işçisi edasıyla her gün bir kaç sayfa daha derinine iniyor iddianamenin. Buluntuları gazetecilerle paylaşıyor. E-posta kutularımıza düşen skandal bilgilerle, gazetelere yansıyan kısımlar orantısız. Onun için meraklısına tavsiyem, bir zahmet girin internetten okuyun iddianameyi, ki anlayın kimler ruh, kimler siyam ikiziymiş meğer...

Yazarın Diğer Yazıları