Bırakın!.. Mehmetçik patates de soysun...
Manisa'da bir aylık süre içinde... Bir-iki değil, tam 4'üncü kez askerin toplu olarak "zehirlenme" olayı... Çok haklı olarak tüm kamuoyu ayakta. Başbakan, Savunma Bakanı "şüpheler"den bahsediyor. Muhalefet(CHP), karartma dahil çok çeşitli iddiaları dile getiriyor. Bir askerimizin şehit olduğu birinci zehirlenme olayındaki sis perdesi henüz kaldırılamamış... Muğlak laflar havada uçuşuyor. Ortalık, kafalar allak bullak!..
Tamam, ortada AKP iktidarı tarafından semirtilen bir yemek şirketi var. Ancak akla şu soru geliyor, "yahu bu adamlarda hiç mi akıl yok. Bir-iki, iktidar desteğinin avantajı ile umursamadılar. Aynı yolda devam ettiler. Üç-dört, bırakın ticaret hayatını, normal hayatlarının kararacağını hiç mi düşünmediler?"
İnsan, ister istemez karanlık sorulara yöneliyor. Çünkü, 4 kez üst üste ve aynı yerde meydana gelen toplu "zehirlenme" tesadüfi olamaz. Tek başına yemek şirketinin hataları ile de açıklanamaz. Tek başına yemek şirketini dövmek de akılcı değil.
Olayların açığa çıkarılması için en başta sıkıştırılması gereken yer iktidarın ta kendisi!.. AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ ile uzun uzadıya bir görüşme yaptım. Özdağ, önemli açıklamalarının bazı kısımlarına "kayıt dışı" şartı koydu. Selçuk Özdağ, ilk üç zehirlenme olayında yaşananları özetledikten sonra, şehit olan askerimizin yediği hindi etinden salmonella bakterisinin çıktığını söyledi. Otopsi sonuçlarının bugün-yarın kesin belli olacağını kaydetti. Son olaya gelince. Özdağ, şunları söyledi;
"Askerlerimizin bütün kan değerleri tespit edildi. Hiçbir şey çıkmadı. Sadece bir askerimizin karaciğer enzimlerinde bir yükselme var. 'Bu da normal, eskiden de kalmış olabilir' dediler. Yemekle zehirlenme ile ilgili bir şey söz konusu değil. Ama buna rağmen yemeklerin tahlili, çocukların kan değerlerinin, dışkıları, idrarlarının tahlilleri yapılıyor. Burada dikkatimi çeken bir husus var. 10-15 asker revirin önüne gelince doktor komutanı görür görmez kendilerini yere atıyorlar. Kıvranma numarası yapıyorlar, kusma numarası yapıyorlar ama kusma yok. Herhangi bir askerde kusma yok sadece bir askerin ateşi yükselmiş. Şuna da özellikle vurgu yapmak isterim bunların askerlikte beşinci günleri. Bir de yaklaşık 17 bin de bakayadan gelen çocuk var. Türkiye'de son zamanlarda bu bakayadan gelenleri sıkı tutuyor askeriye. Bakayadan kalanları otelde şurada burada yakalıyor. Bir de Manisa sıcak 35 derece. 35 derecede eğitim yapıyorlar, bir de çocuklarımızın hepsi bilgisayarlarının başından evden iş yerlerinden sokakta bile yürümeden arabaya bindirilip geliyor eğitime. Normalde bir saat bile yürüse akşam kalkamaz.
Çocuklar kendilerini yere atıyorlar ve askerlik jargonunda olmayan ifadelerle 'bizi zehirliyorsunuz', 'bizi öldürüyorsunuz', 'bu yemek firması kimin firması' diye bağırıyorlar.
Meselenin bir fizyolojik boyutu var. O boyutunu Sağlık Bakanlığı, doktorlar, laboratuvarlar inceliyor. Psikolojik boyutu var, eğitim, yorgunluk. Acaba eğitimden kaçabilir miyiz gidebilir miyiz hastaneye falan. Bir de provokasyon boyutu var. Gelen ambulansların yumruklanması. Askeriyede bir disiplin vardır. Savcılık da bu konuyu araştırıyor. Buraya gelen askerlerin bütün sicilleri inceleniyor. Meselenin provokasyon boyutunda buraya bakıyoruz. Gelen ambulansları niye yumrukluyorsun? Ambulans sana geldi. Seni alacak. 200 metre ileride hastane var. 500 metre ileride, 2 km. ileride hastane var. Burada dikkat etmek lazım diyorum. Meseleyi çok yönlü. Bir de bu meselenin ajitasyon boyutunun dışında acaba bir de burada sabotaj da olabilir mi diye ben söylemiştim ama yok şimdilik öyle bir şey görmüyoruz. Acaba burada illegal sol örgütler, PKK'lılar, FETÖ'cüler böyle bir şey yapan olur mu? A olur. Bizim ülkemizde maalesef adam vakıf, dernek kuruyor proje yapıyor. Bunlara ilgili de illegal işler yaptırarak satın aldıkları adamlar olabiliyor. Şu an bir sabotaj ihtimali yok çünkü zehirlenme vakası yok."
AKP'li Selçuk Özdağ'dan Başbakan'ın "şüpheler"ine açıklık getirmesini istedim. Şöyle konuştu;
"Provokasyon olabilir ki var. Orada bir organizasyon da var. Bunlara acaba askerlikten kaçmak için mi organizasyon yaptılar, eğitimlerden kaçmak için. Yoksa bunlar birkaç örgüt mensubuydu başka askerleri tahrik ettiler, çünkü bizde bizon psikolojisi vardır. Sürü psikolojisi. Amerikalılar bunu kullanırlar. Burada birkaç kişi bir şey söyleyince hepimiz inanırız. Vay yemeklerimiz iyi çıkmıyor...
Orada bir de CHP Milletvekili Tur Yıldız Biçer var. O hanımefendi, askerlere periskop üzerinden yayın yapıyor. Askerlere soru soruyor, yemekte kan var mıydı? Ağzından kan çıkan var mıydı? Yemekler nasıldı? Tadı nasıldı? Hemen kustunuz mu?.. Doktor arkadaşlarımızla sayın bakana brifing verdiğimizde bu konuda doktorlar dedi ki, 15 dakika sonra zehirlendik diye yemekten böyle bir şey söylüyorlar. Oysa ki bu tür zehirlenmeler yemek zehirlenmesiyse 1-1.5 saat sonra ortaya çıkar. Kusmalar, bulantılar, baş ağrıları, bayılmalar, ishaller. Ama 15 dakika sonra böyle bir müracaat olması calibe dikkat."
***
Kışlalara, dışarıdan yemek alımı, 1999 yılında uygulamaya konulan projeydi. Pilot projeydi. Adı üstünde... Denenecek, sonuçlarına göre karar verilecekti. AKP iktidar oldu. Askeri vesayet sona erdirilecekti ya!.. İşe "asker patates, soğan soyar mı? Ne işi var mutfakta" diye başladılar. 2003 yılından itibaren pilot proje uçuşa geçti, AKP'nin yemek şirketleri ile beraber!.. Güneydoğu'da, terör bölgesindeki üs noktalarında hâlâ yemeği Mehmetçik pişiriyor. Zehirleneni duydunuz mu?.. TSK'nın en temel görevlerinden biri seferberlik zamanlarında ülkenin korunması için en hazır vaziyette bulunmasıdır. Askerin yemek pişirmesi de bunun en temel unsurlarından biridir. Bu iktidarın nerelere, hangi temel kolonlara balta vurduğunun farkında mısınız?.. Bir de Mehmetçiğin kışlada patates soyması alaya alınacak bir konu değil. Ders vardır ders orada!.. Acemi Mehmetçikler, patatesi kalın kalın soyarken, ananın emeğinin ne kadar değerli olduğunu öğrenirler!..
Öyle kaoslar yaratıyorlar ki.. Hep altında kalıyor iktidar. Sonra da ceremeyi Mehmetçik çekiyor...