Bırak da savcılar araştırsın

“İbrahim Bayındır kimdir” diye soran Bahçeli’den Erdoğan’a hodri meydan:

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, özel hayatın gizliliği ilkesinin ihlali yoluyla, internet üzerinden yayılan yasadışı ses ve görüntü kayıtlarının perde arkasındaki isim olarak işaret ettiği İbrahim Faruk Bayındır’ın bağlantı ve kaynakları Yeniçağ’ın önceki günkü manşet haberinde bütün ayrıntılarıyla ortaya konmuştu.
“Bizim tahminimizin ötesinde kişilerle ilişkileri olduğu anlaşılıyor” diyor Bahçeli konuyla ilgili olarak.
MHP’nin “İbrahim Faruk Bayındır” adına nasıl ulaştığı merak konusuydu. Bahçeli açıklıyor:
“İnternet kullanımında geçerli olan belgeler üzerinden...”
Kast ettiği Bayındır’ın söz konusu internet sitelerine hizmet veren firmaya yaptığı ödemenin belgesi. Kaldı ki Bayındır da, kendi kendini yalanladığı son açıklamasında, kredi kartı üzerinden böyle bir ödeme yapıldığını itiraf etmek durumunda kalmıştı. Bayındır’ın “kredi kartım bilgim dışında kullanılmış, fark etmedim” savunmasına karşılık Bahçeli’nin tepkisi “Nasıl başka birisi kullanır onu bilemem, o artık savcıların bileceği iş. Bizim arzumuz buradan hareketle konunun üzerine gidilmesidir” biçiminde oluyor.
Faruk Bayındır’ın, Gülen cemaatiyle bir bağlantısı olup olmadığı sorulduğunda “O şekliyle ifade ediliyor” demekle yetiniyor MHP lideri.
Sonuç ne olursa olsun, bunun savcılık kanalıyla ortaya çıkarılmasından yana olduğu için “yönlendirme” yapmaktan kaçınarak konuşuyor Bahçeli:
“Bu aşamada bizim şunu şöyle yapın diye yönlendirmemiz doğru değil. Biz bir çıkış noktası gösterdik. Şu şekilde bir yayın var, bu yayın ABD’den yapılıyor, bu yayının kredi kartı yoluyla kullanımına müsaade eden kişi bir işadamı, bu işadamı AKP’nin Küçükçekmece’den belediye meclis üyesi. Aynı zamanda 2011 seçimlerinde İstanbul’da üçüncü bölgede milletvekili aday adaylığına müracaatı olan ve yoklamaya giren bir kişi. Şimdi bu bilgiler ışığında hükümete ”Kimdir bu insan?“ diyoruz. Bunu araştırtmak hükümete düşer. Biz bu yolun açılmasını istiyoruz. Açsınlar sonuç nereye varacaksa varsın. Sonuç ne çıkacaksa o savcılığın araştırması. Netleşmesi gerekiyor. Önemli olan üzerine gidilmesi meselesidir. Tüm isteğimiz bu.”


Gençleri mahkemeyle iknaya çalışıyorlar
12 Haziran’da sandığa gidecek seçmenlerin 9 milyon 980 bininin 18-23 yaş grubuna dahil olduğu düşünüldüğünde, “iktidarı belirleyecek” güç gençler gibi gözüküyor. Böyle olunca YGS de kaçınılmaz olarak en önemli malzeme seçim döneminde. ÖSYM ekseninde yaşanan gelişmelere/skandallara her gün bir yenisin eklendiği ortamda, Ankara 7. Bölge İdare Mahkemesi’nin, sınavın iptali ve yürütmenin durdurulması doğrultusunda dava açılması talebini reddetmesi kararına ilk tepkisi “İmtihandaki skandal, Ali Demir’in başbakana ve cumhurbaşkanına vermiş olduğu ikna edici bilgiler doğrultusunda gelişti. Başbakan, Cumhurbaşkanı ikna olmuş, şimdi mahkeme aracılığıyla imtihana giren öğrencileri iknaya çalışıyorlar” oluyor Bahçeli’nin. Ona göre “İmtihan sonuçlarından bekleneni alamayan her öğrencinin kafasında bir soru işareti kalacak. Hakkının nasıl gasp edildiğini sorgulayacak. Ortaya bir sitem koyacak.”
Bahçeli bu arada “şifre skandalı”nda tartışmaya açılması gereken başka bir konuya dikkat çekiyor:
“İmtihanı kazanan çocukların ağırlıklı olarak destek aldığı dersaneler...”


Terörle varılması planlanan yer: “YENİ ANAYASA”

Edirne ziyareti, Edirneli bir polisin şehit cenazesine denk gelince “terörün yeni hedefi” bahsine girmek şart oluyor sohbette. Önce Ilgaz’da, sonra Silopi’de; terörün yeni hedefi “polis”. Peki ama neden?
“Şehir eylemlerinin yoğunlaşabileceğinin bir işareti” sayıyor bunu Bahçeli;
“ Dağdaki teröristle bugüne kadar hep Mehmetçik karşı karşıya kalmıştı. Artık, sosyal olayların engelleyicisi ve düzenleyicisi olan faktörün polis olacağından hareketle emniyet güçlerini yıldırmaya yönelik bir eylem uygulamasına geçildi. Bu aşama aşama gerçekleştirildi. Türkiye, anarşi ve terörizm konusunda çok büyük deneyimlere sahip bir ülke. 1968’den 2011’e kadar her türlü anarşizm ve terörizmi yaşamış, her türlü eylemi görmüş, her türlü eyleme karşı devlet güçlerinin karşı duruşunu bilen bir ülke. Dolayısıyla devleti yöneten kurumların bu tecrübelerden, birikimlerden faydalanması lazım. Bu bir alanda seçimin yapılmaması veyahut o alanda seçimin tek yanlı sonuçlandırılması noktasında da bir gayrettir.”
Bahçeli’ye göre Türkiye’ye yöneltilen PKK sopası, “terörle Anayasa değişikliğine varıncaya kadar” kullanılacak:
“Konuşmalara dikkat edin. Hepsini yan yana koyduğunuz zaman bu eylem milimetrik planlama ile yürütülüyor. Anayasaya neyi koyarsanız koyun, bunlar arzuladıklarını anayasaya yazdırıncaya kadar uğraşacaklar.”


Alenen federasyon tanımı yapıldı
BDP’li Selahattin Demirtaş’ın “Türkiye tek Başbakanla yönetilemez” cümlesinin federasyon tanımı olduğuna dikkat çeken Bahçeli bu ifade üzerinde ciddiyetle durulmasından yana: “ Bu atlanacak bir cümle midir? ’Bir ülkeyi tek hükümet, tek başbakan yönetemez’diyor. Bu genel çerçevesinde bir federasyon tanımıdır. Bu cümleyi basite alarak üstünü örterek hala birtakım anayasal yorumlar yapanlar bu cümleyi kabullenen insanlardır. Böyle şey olur mu? Bu üzerinde çok durulması gereken bir cümledir.”
PKK’nın, siyasallaşması sürecinde medya yoluyla kamuoyu oluşturmakla görevli insanlardan daha kurnaz olduğunu ileri süren Bahçeli, terör örgütünün “sözde aydın” zevatı nasıl kullandığını şöyle özetliyor:
“PKK ’Benim söylediklerimi tartışın’ diyor. Türkiye’de ne kadar demokrat, ilerici, özgürlükçü aydın varsa televizyona çıkıyor bunu tartışıyor. Yani PKK onları istediği noktaya sürükleyebilecek bir hedef ortaya koyabiliyor. Şu an Türkiye’deki sözde aydın grubunun, anayasa çerçevesinden demokratikleşmeye, özgürlüklerin en son tanımına kadarki tartışmalarının ana fikri, PKK’nın ortaya koyduğu temel konular dır.”


PKK’nın fikirleri Çankaya’ya tırmanmış
Bu konunun çok da uzağında olmayan bir başka gelişmeyi, Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından Yusuf Müftüoğlu’nun, twitterda, Maze cezaevinde sürdürdüğü açlık grevi sırasında ölen IRA militanı Kieran Doherty adıyla açtığı hesap üzerinden yayınladığı “ulus-devleti ve mirasını ahlaken de, rasyonel-pragmatik zeminde de reddediyorum” ifadelerini hatırlatıyoruz Bahçeli’ye.
“PKK, cumhurbaşkanı danışmanını dahi kendi lehinde tartışmaya çekebiliyor. O alana kadar tırmanmış. PKK talepleri doğrultusunda Cumhurbaşkanlığı danışmanları da konuyu inceliyor, açıyor ve anlaşılmasına kolaylık sağlayan fikirler ortaya koyuyor” şeklinde oluyor değerlendirmesi.


“Bir püskevit versem!”

Bolu’dayız; Ankara’ya sabaha karşı döndüğümüze göre saat iki suları olmalı... Yol uzun; iki gün boyunca gece gündüz koşturan çalışma arkadaşlarını biraz dinlendirmek istiyor Bahçeli. Yani mola vakti.
Altı kişilik hazırlanmış küçük yuvarlak masaya neşe hakim... Gece gündüz yol gitti, konuştu, yürüdü, dertleşti, kucaklaştı ama zerre yorgunluk belirtisi yok MHP Genel Başkanı’nın yüzünde; aksine Trakya dönüşü keyfi hayli yerinde... Ortamın samimiyeti içinde “Efendim Trakya ovası bozkurtların yuvası diyebilir miyiz” diyor masadakilerden biri; tebessüm ediyor Bahçeli. Gözlerinin içi gülüyor. Aylardır Anadolu’yu geziyoruz; gördüğü ilgi, alaka, teveccüh, MHP’nin yakaladığı “rüzgar” hemen her yerde hissedilir haldeydi, işin o boyutu başka da, Bahçeli’nin bu kadar “mutlu” ayrıldığı yer sayısı azdır herhalde parmak hesabıyla...
Tekirdağ, Hayrabolu, Lüleburgaz, Kırklareli, Edirne, Uzunköprü, Babaeski... “Şurası çok coşkuluydu...” diye başlayan cümleler bitemiyor bir türlü, “ama ondan sonra gittiğimiz yer de öyleydi, ondan sonraki de...” diye devam ediyor
tespitler.
Bariz “bir şeyler oluyor” Trakya’da. Hava öyle etkileyiciydi ki; sandıkta bir “katakulli” olmazsa düne kadar “şeytanın bacağını kıralım” dedikleri Trakya’yla ilgili olarak birinci parti olmaktan bahsediyor verdiğimiz molada MHP’liler.


İnternette fenomen
Yüzü bu kadar gülen bir masaya yakışır şekilde gelişiyor sohbet MHP Genel Başkanı ile aramızda... Ülkü Ocakları Genel Başkanı Harun Öztürk, internetteki son “Püskevit” uyarlamasını gösteriyor Bahçeli’ye:
“Bir Püskevit versem...”
Kahkahalarla gülüyor
Bahçeli.
Arkasından bir yeni görüntü daha; “Fenerbahçe versiyonu” “Püskevit”in...
Sonra “Küçük Emrah”lı olanı...
“Püskevit” artık bir vak’a...
Fenomen...
Hele bir de Adanalılar’ın sahiplemesi yok mu... IPhone ekranından hep birlikte izlediğimiz uygulamalı “Püskevit” yapımından sonra, Bahçeli’den gündemi sarsacak “yeni mahalli deyişler” duymamız an meselesi. Kamuoyu sevdi bu içtenliği...
“İşin bu noktaya geleceğini hiç tahmin etmiyordum. Buna yer vereceklerine de ihtimal vermiyordum” diyor Bahçeli. “Siyasi liderler konuşmadan evvel diksiyon dersi alsın diyenler de olabilir” girizgahıyla yaptığı yumuşak taşlamadan sonra devam ediyor:
“Çocukluğumuzdan beri yaşadıklarımızı, gözlemlerimizi ortaya koyuyoruz biz. Buna karşılık olarak
yapılan espirileri birileri bize
yönelik eleştiri sayıyor olabilir ama biz ”sözlü karikatür“ olarak değerlendiriyoruz.”
Bu arada karikatüre ayrı bir düşkün Bahçeli... Özel fotoğraflarını da yayımladığı kişisel internet sitesinde kendisiyle ilgili karikatürlere ayırdığı özel bir yer bile var. Peki bu “sözlü karikatürleri”; internette tıklanma rekoru kıran videoları da koymayı düşünüyor mu sitesine?
Yaklaşımı olumlu. “Birisi derleyip toparlasın, koyalım” diyor yanındakilere. Masanın teknoloji danışmanı durumundaki Ülkü Ocakları Genel Başkanı anında gönüllü oluyor bu işin organizasyonu için.

***

Çoğu kişi aksini düşünüyordur belki ama fotoğraf çektirmeyi çok seviyor Bahçeli. Poz vermek anlamında değil de, “anı biriktirmek” çerçevesinde fotoğraflar onun için önemli...
Çoğu kişinin gözünden kaçan bir fotoğrafı dikkatin çekmiş mesela geçtiğimiz günlerde İstanbul İl Başkanlığı’na yaptığı ziyareti sırasında:
Bahçeli, Beylerbeyi Stadı’nda formayla!
Lise çağlarından kalma!
“Milleti çok şaşırtacak” başka fotoğrafları da varmış ama ser veriyor sır vermiyor bu konuda. Yüzündeki muzip ifadeden, bir gün bunları da görebileceğimiz hissine kapılıyorum ya... Herhalde zamanla...

Yazarın Diğer Yazıları