Bir yüzbaşıdan Karadayı Paşa’ya açık mektup

3 Ocak 2013’de TV 8’de yayınlanan 8. Gün programında 28 Şubat ve Karadayı Paşa konuşulurken, dışarıdan intibaımın Karadayı Paşa’nın 28 Şubat’ın önünden değil, arkasından gitmek şeklinde olduğunu ifade etmiştim. Ancak eklemiştim: Komutan sorumludur. Bu komutanlığın temel özelliklerinden birisidir. Keşke Karadayı Paşa, savcıya öyle olmasa dahi “28 Şubat’ta olanların tamamı benim sorumluluğumda gerçekleşmiştir. Çünkü ben Türk Ordusu’nun fiili başkomutanı idim” demeliydi. Oysa, Karadayı, bunu tercih etmedi ve kendisini 27 Mayıs’ta tutuklanan Genelkurmay Başkanı Org. Rüştü Erdelhun ile karşılaştırmayı tercih etti. Oysa Erdelhun, 26 Mayıs günü Genelkurmay Başkanlığı’nda albaylara “Kulağıma ihtilal dedikodular geliyor. Girişeni tutuklarım” diyordu. Ne olacağını bilmiyordu ancak tarafı belli idi. Karadayı’nın bu tavrı üzerine bir öğretmen albay, Ali Can şu mektubu yazmış Karadayı Paşa’ya. İnternette okuyamadı ise buradan okumasını arzu ederim. Çünkü Ali Can Albay bunu hak ediyor.
“Sayın Komutanım;
1997’de karargâhınızda yüzbaşıydım.
O yıl sizin imzaladığınız beratla TSK Başarı Madalyası’na layık görüldüm.
Karargâh içinde düzenlenen bayramlaşmalarda birkaç kez elinizi sıktım. (Bir yüzbaşı için Genelkurmay Başkanı ile tokalaşmanın anlamını siviller pek anlayamayabilirler.)
Yaklaşık 10 yıl kaldığım Genelkurmay Karargâhında içten saygı duyarak emrinde çalıştığım komutanlarımdan biri oldunuz.
Size sevgim ve saygım hep sürdü. Ta ki 28 Şubat soruşturmasına kadar.
Önce TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda Batı Çalışma Grubu’ndan (BÇG) haberdar olmadığınızı söylediniz.
Hadi yaşı icabı, o an unutmuştur dedik.
Ancak aynı yaklaşımı savcılık karşısında da sergilemeniz, dahası alt rütbedekilerin “yasa dışı oluşumlar içinde olabileceği” ni ima etmeniz size olan sevgimi de saygımı da yerle bir etti.
Sayın Komutanım;
28 Şubat tutuklusu olarak yasadışı kurulduğu ve faaliyet yürüttüğü savcılıkça iddia edilen BÇG’de görev yaptığım suçlamasıyla 9 aydır içerideyim.
Oysa bir tek gün BÇG’ye gitmedim, orada görev yapmadım. (Bunu söylemeye utanıyorum. Çünkü bazıları davadan korkup kaçtığım için inkâr ettiğimi sanacaklar.)
Yine benim gibi BÇG’ye hiç gitmediği, orada hiç görev yapmadığı halde sırf imzasız bir isim listesinde adı geçtiği için aylardır hapis yatan pek çok personeliniz var burada...
Buna mukabil BÇG’de görev yapan herkes, BÇG’nin emirle kurulan bir birim olduğunu ve yaptığı işleri hiç saklamadan ifadelerinde belirttiler zaten.
Şimdi diyeceğim şu ki; evet BÇG’de çalışmadım ama o dönem BÇG diye bir çalışma grubu olduğunu yüzbaşı rütbemle ben biliyordum da, siz o karargâhın en üstündeki komutan olarak mı bunu bilmiyordunuz?
Söylediğiniz size de komik gelmiyor mu?
Öte yandan “Evraklarda imzam yok!” ya da “Çevik Bir imzalı o evrakları ilk kez görüyorum” şeklindeki sözlerinize inanıyorum, doğrudur. Tabii o sözleriniz siviller üzerinde etkili olabilir, fakat -kusura bakmayın- Genelkurmay’daki emir komuta akışını, bir emrin oluşturulma, çıkarılma ve yayımlanması sürecini bilen bir asker olarak, o sözler benim için pek bir anlam ifade etmiyor.
Neyse, zaten hayırlısıyla mahkemede neyin ne olduğu hep belgeleriyle ve tanıklarıyla açığa çıkacak.
Sayın Komutanım;
Son birkaç yıldır H. Özkök, A. Yalman, Y. Büyükanıt Paşalarım başta olmak üzere bazı “büyük komutanlar” TSK personelini büyük hayal kırıklığına uğrattılar. Onlar sayesinde TSK için “kâğıttan kaplan” benzetmeleri yapıldı, bazı siyasilere alay malzemesi olundu.
Bu yüzdendir ki şimdi her yerde adı geçen komutanların; örneğin orduevlerine gidemedikleri, emir komuta ettikleri astlarının arasına çıkamadıkları; zira onları görenlerin ya arkalarını döndükleri ya da ortamı terk edip dışarı çıktıkları biliniyor.
Bir komutan için ne acı bir durum!..
İşte asıl ceza bu değil midir?
Tarihe böyle anılarak geçmek ne kötü!..
Bunları yazmakla sizi üzdüğümü biliyorum. Ve bu yüzden ben sizden daha üzgünüm komutanım! Lakin “Artık Benim Bir Davam Var!” adlı şiirimde şunu belirtmiştim ki; “Artık benim yan çizenlerle davam var!” Arz ederim. 06.01.2013, Alican TÜRKE. Öğ.Kd.Alb,.1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi, A-2/5 Sincan/ANKARA”

Yazarın Diğer Yazıları