Bir şeyler olacak, yakında!

Zaman’da Mehmet Niyazi, “İsrail’le aramızdaki elçi krizi tatlıya bağlandı” hatırlatması yaptıktan sonra, bir endişesini dile getirdi, dün:
“Hükümet komşularımızla sıfır problem arzu ediyor; vizeleri kaldırmaya çalışıyor. Bu hem komşularımızın işine gelir, hem de bizim önümüzü açar.”
Kavuşacağımız bu yeni pazarlar emperyalistlerin mal sattığı ülkelerdir. Bizde işçi ücretleri düşük, yakınlıktan dolayı nakliye de ucuz olduğu için onlara pazarlarını kaybettirecektir. Dolayısıyla ülkemizin güttüğü bu dış politikadan rahatsız olacaklardır. Onların uzantıları her kılığa bürünürler; gazeteci, program yapımcısı, danışmandırlar. Zaaflarımızı iyi bilirler; hassas olunan noktaları tahrik etmeyi becerirler. (..) Ülkemizi istikrarsızlığa sürüklemek isteyeceklerdir.
Doğrusu biz de benzer endişeler içersindeyiz.
Ama biz, Niyazi Bey gibi “gazeteci, program yapımcısı ve danışman” üçlüsünden ziyade başka unsurlardan, “saf, az bilen” ve “taraf olmaktan” kurtulup, “resmin bütününü göremeyen” akılları galeyana getirebilecek eylemler bekliyoruz.
O “Başka unsurlar kim?” derseniz, cevabımız, bu konularda hayli “tecrübeli”, “eğitilmiş” ve “usta” mihraklar, olacaktır.
Lafı sündürmeyip, Star’dan Ardan Zentürk’ün 18.1.2010 tarihli köşesine
misafir olalım:
“Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Seleh’in bir yıl önce ülkede İsrail gizli servisi bağlantılı radikal İslâmi örgüt elemanlarının ele geçirildiğini açıklamasından sonra ‘tıss’ çıkmadığını, ne garip tesadüftür ki, Detroit seferini yapan Amerikan Nothwest havayollarına ait uçağı havaya uçurmaya çalışan Nijeryalı Ömer Faruk Abdülmuttalib’in de Yemen bağlantılı terörist çıktığını hatırlattığımız yazı.. Nereden binmişti saldırgan uçağa? Amsterdam’ın Schiphol Havalimanı’ndan. İsrailli gazeteci Yossi Melman’ın Haaretz’deki haberine göre bu havalimanında güvenliği sağlayan şirketin adı, ICTS. 1982 yılında, İsrail askeri istihbaratı Shin Bet emeklileri tarafından kurulmuş bir şirket. 11 Eylül 2001 eylemlerini gerçekleştiren dört uçaktan ikisi, aynı şirketin güvenlik hizmeti verdiği Boton’un Logan Havalimanı’ndan havalanmışlardı. Yani, o iki uçağı elinden ‘kaçıran’ İsrail şirketi, ‘nedense’ Nijeryalı teröristi de fark edememiş!..”
Yani bir yerde İsrail elemanı varsa, o yer tekin değildir diyor, Zentürk.
Vakit de dün, “İsrail, Genelkurmay Başkanlığı’ndaki işte bu özel odadan, Türkiye’nin bütün askerî hareketliliğini, istihbaratını ve stratejik bilgilerini elde edebiliyor” diye, üzerinde “Bilgi İşlem Birimi” yazan bir odanın resmini bastı. TSK’daki “İsrail odası” olarak sunulan haberde, muhabir Ali Ayaz, yüreğimizi ağzımıza getiren bilgiler aktardı, okumanızı tavsiye ederim.
TSK’nın kalbine sızan İsrail’in emniyet ve diğer unsurlardaki varlığı da açık istihbarat olarak mevcut, bunu da aklımızın bir köşesinde tutarak sözü yine Zentürk’e bırakalım:
Zentürk dün kaleme aldığı, “İsrail kampanyasına dikkat” başlıklı yazısında, MOSSAD’ın gayrı resmi sözcüsü olarak değerlendirilen debeka.com internet sitesinin yaptığı Erdoğan ve Türkiye değerlendirmesinden endişeleniyor ve bakınız neler diyor:
“Türkiye’nin içini karıştırabilecek,
yeni ‘harekât planlarının zeminini’o luşturabilecek...”
Neler? Tabii ki, eylemler..
Velhasıl, her an her şey olabilir, biz demiyoruz, biz söyleyince “ırkçı” oluyoruz, “komplocu” yaftası yiyoruz, “Yahudi düşmanı” ilân ediliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları