“Bir Musa çıkar hesabını sorar”
Başkentte 17 gün süren Yargıtay duruşmaları sona erdi. Karar için 9 Ekim tarihi belirlendi. Duruşmalar boyunca heyetin sık sık notlar aldığını yazmıştım. Bu davanın devasa dosyasını 9 Ekim’e kadar titizlikle incelemek neredeyse imkansız. Ekrem Ertuğrul Başkanlığındaki heyetin güler yüzlülüğü bile endişelendiriyor insanları. Hukukçuların tecrübelerine göre “güle güle cezalandıracaklar”. Sonuçta Silivri’deki mahkemelerin “yok hükmündeki kararları” nı elden geçirip evrensel hukuk kurallarına göre yeni bir kararın çıkmasını beklemek de zor görünüyor. Yargıtay Cumhuriyet Savcısının mütalaasındaki 69 sanık ile ilgili beraat, diğerlerinin onama talebi ta baştan kafaları karıştırmıştı. Yerel mahkemenin bir albay, 33 astsubay için verdiği beraat kararı bile tartışılıyordu. Bu durumda yüksek yargının işi gerçekten zor. Sahteliği defalarca kanıtlanmış dijital veriler dışında kanıt yok. Yüksek yargı, savunmanın taleplerinin yerine getirilmediğini biliyor.
Fakat bu dava, Ergenekon ve benzerleri gibi hukuki değil siyasi bir dava. Kojonktüre göre farklı kararların çıkma ihtimali her daim var. Ömrü ağır ceza dosyaları arasında geçmiş tecrübeli hukukçular bu yüzden yorum yapmaktan kaçınıyor. Bir de “karar toto” oynayanlar var. İzleyiciler, gazeteciler ve bazı avukatlar heyet üyelerinin davranış şekillerinden farklı kanaatler oluşturmuş. “İkiye üç” , “üçe iki” ya da “dörde bir” gibi rakamlarla karar hakkında tahmin yürütüyorlar. Kendi adıma zamana oynanacağını düşünüyorum. Yani usül ve esastan bozma kararından sonra dosya yeniden yetkisi devam etmekte olan Özel Yetkili Mahkeme’ye gidecek. Ömer Diken başkanlığındaki heyetten farklı bir karar çıkarmasını beklemek iyimserlik ötesidir. Bu esnada Ömer Diken ekibinden terfian başka yerlerde görevlendirilmeler söz konusu olabilir. Bu konuda HSYK’nın güz dönemi kararlarında değişiklik olabileceğine dair duyumlar var ise de HSYK’nın yapısını bilenler yeni atanacakların da farklı olmayacağı yönünde kanaat belirtiyor. Böyle bir durumda Silivri’de yeniden duruşmalar başlar. Nereden bakarsanız bir yıl sürer. Hepsine beraat kararının çıkması yine mümkün görünmüyor. Bir kısmı Anayasa Mahkemesi’nde bir kısmı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde derken yıllar birbirini kovalayıp asrın mahkemesi unutulmaya mahkum edilir vesselam. Bu satırlarla kötümser bir tablo çizdiğimin farkındayım. Lakin görünen köy yakındır. Yıllarca umutla bekleyen insanlarımızın yaşadığı hayal kırıklığına tanık olduğumdan, gönlümden geçenleri değil gerçekleri yazmak durumundayım.
Yüksek yargının 9 Ekim’deki kararında tahliye olur mu, sorusuna gelince.. Mütalaada savcının 69 sanık ile ilgili beraat talebi söz konusu. Bu durumda olan başka sanıklar da var. Ankara’daki duruşmalar esnasında avukatlar beraatı istenenlerle aynı konumda olanları tek tek heyete sundu. Heyet elbette tahliye kararı verebilir buna yetkisi var. Ama en başından belirttiğim gibi bunların hepsi tahmin. Heyet üyelerinden alınmış bilgi yok. Bir nevi “ceza toto” oynamak gibi bir şey.
Başbakan Erdoğan’ın Mısır’daki olaylar üzerine sarf ettiği sözü çok tuttum. Yandaş medya yine pişti oldu. “Bir Musa çıkar, hesabını sorar”. Erdoğan’ın Mısır ve Orta Doğu için beklediği Musa ne zaman çıkar bilinmez. Ama Türkiye’yi son on yılda uçuruma sürükleyenlere ve hukuka tecavüz edenlerden hesap soracak bir Musa’nın mutlaka geleceğinden eminim. Firavunların durumuna gelince.. Kendilerinin ölümsüz olduğuna inanan firavunların akıbeti malumunuz. Mumyalanarak hayatta kalabileceklerini sananları aslında toprak bile kabul etmemişti. Aradan binlerce yıl geçmesine rağmen ne firavunların zulmü unutuldu ne de Yusuf’un kuyudan çıkması.. Yusuf kuyudan çıkacak elbet.. O zaman vay mağlupların haline...