Bir ilim yıldızı
Nobel ödülü alan Prof. Aziz Sancar uluslararası arenada ülkemizin yüzakı olduğu gibi ilim çevrelerine, araştırma kurumlarına, bütünüyle milletimize gelecekle ilgili güzel ümitler verdi.
Prof. Aziz Sancar milletine sevgi dolu bir yüreğin sahibidir. ABD'de soykırım iddialarına namuslu bir ilim adamının haysiyetiyle devamlı karşı çıkmıştır. Kendi ifadesiyle 1946 yılında Mardin'in Savur ilçesinde doğmuştur. "10 kardeşiz. Kendine yeten bir çiftçi ailesiydik. Ortaokul 2. sınıfa kadar okul harici ayakkabılarımız yoktu. Yazın yalınayaktık. Anne ve babamızla Arapça konuşurduk. Ama kardeşler kendi aramızda Türkçe konuşarak büyüdük." diyen Aziz Sancar'ı ırki mensubiyet soruları çok rahatsız ediyor. Aileniz Arap kökenli mi sorusuna "Arap demenizi istemiyorum. Diyelim İstanbullu... İstanbullu bir ailede mutlaka Balkanlardan, Bulgaristan ve Yunanistan'dan birşeyler vardır..." dedikten sonra şöyle devam ediyor:
Gururla Türküm diyor
-------------------------
Doğudaki insanın da kanında Türk var, Kürt, Arap, Ermeni, Yezidisi de var. Bunları konu yaparsak, ne konuştuğumuzu unuturuz. İngiltere'de kaç etnik grup var? Adama soruyorsunuz "İngilizim" diyor. Burada da "Amerikalıyım" dersiniz. İsterseniz kökeninizi söylersiniz ama "Amerikalıyım" dedi mi bitti. "Ben Mardinliyim, Türküm" diyorum. "Sen Kürt müsün, Arap mısın, Yezidi misin?.." Bu anlayışsızlığa sadece "Yazık!" diyorum. Ailemizde bu bilinç hep var olmuştur. Annem bizlere, "Babanız gibi çiftçilik yapmayın. Bu çileli meslekte hayır yok. Başka bir meslek bulun" derdi. O dönem okullarımız harikaydı. İlkokulda olağanüstü öğretmenlerim vardı. Oradaki ilkokul eğitimini burada, ABD'deki en iyi ilkokullarda verirler mi, vermezler mi bilmiyorum. O kadar iyiydi. Öğretmenlerimin çoğu köy enstitüleri mezunuydu. Çok idealist insanlardı...
Aziz Hoca bir yıl Ankara Yenimahalle Barbaros İlkokulunda okur. Mardin aksanını bırakıp, Orta Anadolu aksanıyla konuşuncaya kadar ağzını açmaz. Türkçesini düzeltti mi kendi ifadesiyle O'nu susturmak mümkün olmaz. Savur'a döndüğünde ortaokuldaki Fransızca Hocası'nın Fransa'da eğitim gördüğünü öğrenir mutlu olur. Hocasının desteği, kendi gayretiyle çok iyi Fransızca öğrenir. Bütün eğitim hayatı devamlı bir biçimde ders çalışmakla geçen Aziz Sancar Ülkücü olduğunu belirtiyor. Sinemaya, tiyatroya, konsere gitmemiş, ancak çok iyi bir doktor olmuştur. İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Savur'a dönüp 1,5 yıl doktorluk yapmıştır. O dönemi şöyle özetliyor: "1973'de Savur'a döndüm. Doktorluğa başladım. Aileye sarıldım. Tanıdıklarımdan destek gördüm. Birlikte çalışmak istediğim hocam Teksas'a gittiği için ben de O'nun yanına geçtim. Doktora sonrası Yale Üniversitesi'nde 5 yıl çalıştım. Sonra 50 kadar yere müracaat ettim. Bir tek North Carolina Üniversitesi olumlu cevap verdi. Selimiye'yi inşa edercesine taş üstüne taş koyarak yıllar süren çalışmayla sonuca ulaştım."
Millete vefa böyle olur
----------------------------
Aziz Hoca'nın sırtına yaptırdığı ay yıldızlı dövme bütün hayat ufkunu çizmiş. 2007 yılında eşiyle birlikte 800 bin dolar harcayıp "Türk Evi" adında kampüse yakın bir öğrenci yurdu açmış. Türkiye'den gelen Yüksek Lisans ve Doktora öğrencilerinin kaldığı bu yurdun harcamalarının yarısını annesinden kalan mirasla eşi Gwen Hanım karşılamış. Türk Evi'ne her şeylerini bağışlamışlar. Aziz Sancar şimdi Nobel'den kazandığı 8 milyon İsveç Kronu'nu da Türk Evi'ne bağışlamaya hazırlanıyor. Bu değerli ilim adamımız sahip olduğu milli kültür ve bundan kaynaklanan milli şuurla gösterdiği takdire şayan tavrını şu sözlerle açıkladı: "Bu ödülü Atatürk kazanmıştır. Savur'un garip köylü çocuğuna ilkokuldan İstanbul Tıp Fakültesi'ne fevkalade eğitim imkanı veren, sağlayan Atatürk ve O'nun reformlarıdır. Onun için Nobel Beratımı ve madalyamı Anıtkabir'e takdim edeceğim. Bunları Genelkurmay Başkanlığı emanetine teslim ettim. 19 Mayıs'ta Türkiye'ye tekrar geleceğim ve bu emanetler Anıtkabir Müzesi'ne hediye edilerek bana göre gerçek yerini bulmuş olacak."
İşte samimi, gerçekçi fikri namusu olan bir memleket evladının öyküsü. Bu hikayede hepimiz için hem iftihar ve hem de sorumluluk payı var. Başarının sırrı dürüstlükten ayrılmadan azim ve sabırla çalışmaktan geçiyor. Yurtdışında pek çok kereler gördüğüm kendi devletini, kendi milletini kötüleyerek, küçük düşürerek adam olma gayretleri eriyip gitmiştir. Türk'e iftira ederek şahsiyet olmaya çalışan zavallılar seviyesizlikleri içinde çoktan kayboldu. Şimdi milletçe her zemin ve zamanda boş sözleri bir tarafa bırakıp okumanın, üretmenin kendi meslek dalında eser vermenin zamanıdır. Değerli Prof. Aziz Sancar'a sağlıklı uzun ömür diliyor, çalışmalarının verimli sonuçlara ulaşması dileğiyle hürmetlerimi sunuyorum.