Bir “ihya” masalı
Önce AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “Olimpiyat Yolunda 2012 Avrupa Spor Başkentliğini, İstanbul Dolu Dolu Yaşadı” başlıklı -içinde muhtemelen on yüz bin(!) Kadir Topbaş fotoğrafı olan- “ansiklopedi”si geldi.
Tam 584 sayfa. Tahmin edebileceğiniz üzere“kağıtların ennn havalı, ennn güzeli”nden. Tamamı renkli. Kağıt kallavi, cilt parmak kalınlığında olunca,“bel fıtığı olan kaldırmasın” diye bir uyarı iyi giderdi; öyle ağır.
Bugün-yarın, bugün-yarın derken, ben “Ne gerek var bu masrafa?” diye soramadan bu kez de Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden bir paket geldi.
“2012 Faaliyet Raporu” başlıklı bir kutu. İçinde Büyükşehir Belediye Başkanlığı, EGO ve ASKİ’ye ait olmak üzere üç koca cilt. ABB, İBB’nin “ansiklopedi” ebadını sollayıp “külliyat”yayınlamış!
Kapaklar, paketler turuncu-mavi AKP flaması gibi.
Ek olarak bir de -“eşantiyon” niyetine herhalde- bir karton çanta...
***
Kamu yararı gözetmek gibi bir sorumluluk barındıran gazetecilik mesleğinin mensubu olarak kendi adıma;
“Yolladığınız 100 kişiden 99’unun direk çöpe yollayacağını düşünürsek; halkın vergilerini böyle çar-çur etme yetkisini kim veriyor size?
Faaliyet Raporu’nu daha ucuza maletseniz, hatta maletmeseniz ilgilisine direk internet üzerinden eriştirseniz ne olur; parklar, bahçeler, havuzlar hakaret mi sayar, kazan mı kaldırır?
Kimin için bunca harcama, kimi zengin etmek için?”
Diye soruyorum elbette.
Ama bir de, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, seçmen olarak, oy verip “vekil” tayin ettiklerime sesleniyorum. “Allah rızası için” biriniz sorun, soruşturun, hesap sorun:
- AKP’li belediyelerin “matbaa” sektörünü “ihya” sının perde arkasında neler dönüyor? Bu -kim bilir kaçar bin adet basılarak- ilgili ilgisiz herkese yollanan ciltler dolusu yayının “tutarı” nedir? Bu paralar “sokağa” atılmadığına göre; “kimlerin cebine” akmaktadır, “nemacılar” kimlerdir?
TÜBİTAK raporu ne kadar bilimsel
Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Ersoy, üç aylık aradan sonra dünkü duruşmayla devam edilen Odatv davasında “hayati” öneme sahip TÜBİTAK raporunu “sorgulayan” alternatif bir çalışma hazırladı.
TÜBİTAK’ın, “Suçlamaların temelini oluşturan dijital dokümanların, kayıtlı oldukları bilgisayarda oluşturulmadıkları ve açılmadıkları”nı, “bilgisayarlarda zararlı yazılımlar tespit edildiği” ni ve “dokümanların bilgisayar korsanlığı yoluyla gönderildiği”ni içeren ilk raporuyla çelişen ve “yazar bilgilerinde yer alan isimlerde sanıkların adlarının bulunmasının, bazı dokümanların el konulan bilgisayarda oluşturulmuş olma ihtimalini yükselttiği” ni savunan ek raporunun bilimsellikten uzak olduğunu ileri süren Prof. Dr. Ersoy’a göre, “Uzman bir kullanıcının, eriştiği bilgisayarda hiçbir iz bırakmaksızın dosyaları değiştirebilmesi, yazar bilgilerine müdahale edebilmesi ve tarihlerin yanlış bir izlenim vermek üzere düzenlenebilmesi bilimsel olarak mümkün.”
Prof. Dr. Ersoy’un raporunu değerlendiren avukat Hüseyin Ersöz iddialı:
“Raporda yer alan bilimsel tespitler karşısında Odatv Davası’nda verilebilecek tek adil karar “beraat” olacaktır.”
Gazeteci arkadaşlarımız son sözlerinde günde üç öğün “Penguen belgeseli yayınlama sözü” verirlerse, neden olmasın!
Sözlüksüz okumayın
Necati Şaşmaz’ı izledim.
Eeee...
Şimdi...
Yani....
Bilmem ki...
Nasıl desem...
Atatürk’ün
askerleri...
Örgüt...
Atatürk’e bile...
Kültür yozlaştırıcı...
Kardeşim
sosyolog...
Onun için yani...
Bayrak olsun...
Başbakan’la
giderim...
Nazar...
Dua...
Allah için...
Haydi karaoke bara... (Ay pardon hatlar karıştı!)
Unutalım...
Hayır, unutmayalım...
Diyorum ki...
Yoldan geldim yorgunum...
***
Yaratıcılık sınır tanımıyor; pratik zekalı bir arkadaş Necati Şaşmaz-Türkçe / Türkçe-Necati Şaşmaz sözlüğü yayına soktu bile.
Nacizane benim önerim de NTV’ye;
Üslup aynı; Banu Güven’in boşluğunu Necati Bey doldurabilir pekala.
Hem o da esmer!