Bir ihânetin fotoğrafı: ‘İMRALI HÂTIRASI’
Birkaç gün sonra Kurban Bayramını idrâk edecek ülke... Bir duayla sâlihlerden bir oğul olarak uslu, teslim olmuş, itaat etmiş bir oğul olarak gelen İsmail, müjdelense de, bir duayla gelse de, uslu da olsa, itaat etse de, teslim de olsa bir oğuldu, babasının oğluydu...
O da babasını bekleyecekti, babası gelince gülecek, boynuna atlamak isteyecek, başını babasının göğsüne yaslayacak, koklayacak, öpecekti.. Elinden tutacaktı sıkı sıkı.. Ellerinden öpecekti.. Bırakmak istemeyecekti hiç o eli.. Babası bırakmasın isteyecekti hiç kendi elini.. Sabah kalktığında ilk gördüğü simâ babasının simâsı olacaktı, onun gülüşünü görecekti her sabah.. Gözlerini kapamadan, uykuya yenilmeden evvel her gece babasının yüzünü görecekti.. Babası olduğu için korkmayacaktı hiçbir şeyden.. Yalnız kalmayacaktı hiç.. Hiçbir şey üzemeyecekti İsmail’i...
O babasına kurban olurdu.. O babasına fedâ olurdu.. O babasına canını verirdi, ömrünü verirdi, hep canını verecek gibi yaşardı.. O bu kararı içinden vermişti, babasına kurban olacaktı.. Bir an gelecek ve kendisini fedâ edecekti babasına.. Bununla hayatı anlam kazanacaktı...
Babasıyla birlikte gezmeye çıktıkları bir gün, babası “Bir rûya gördüm” dedi.. “Rûyamda seni boğazladığımı görüyorum, ne dersin?” dedi.
Eğdi gözlerini İsmail, “Emr’olunduğun şeyi yap” dedi. “İnşallah beni sabredenlerden bulursun” .
***
‘Bu ülke’nin, bu toprakların Mehmet’leri de eğdiler boyunlarını, kapadılar gözlerini ve hayatlarını ‘şehâdet’ ile anlamlandırdılar... Yıllarca kalleş pusularda düştüler toprağa, yıllarca kalleş mayınlarda paramparça oldular, her parçaları “vatan sağ olsun” dedi...
Yalnız onlar mıydı “vatan sağ olsun” diyen?
Doyasıya koklayamadan toprağa verdikleri oğullarının arkasından, doyasıya koklayamadan toprağa verdikleri babalarının arkasından, doyasıya koklayamadan toprağa verdikleri kardeşlerinin arkasından anneler, babalar, yetimler, kardeşler de “vatan sağ olsun” dediler...
Oğullarının mürüvvetlerini göremeden, oğullarından geriye evlerinin baş köşesine asıp kıvanacakları bir düğün fotoğrafı yerine yalnızca bir gazete kupürü kalan anne babalar da “vatan sağ olsun” dediler...
Babalarının vatan vazifesinden geri dönecekleri günü bekleyip sabırsız uykulara karışan yetimler de “vatan sağ olsun” dediler...
Karınları burnunda askerine müjdesini vereceği evlât haberini veremeden, bayrağa sarılı şehit tabutunu selâmlayan ve düşmanı sevindirmemek için ağlamayı zûl sayan eşler de “vatan sağ olsun” dediler...
Erlerinin ucunu yaktığı mektupları gözyaşlarıyla sulayan, kuracakları düğün dernek hayalleriyle tezkere için gün sayan nişanlılar da “vatan sağ olsun” dediler...
Dedeler, nineler, amcalar, dayılar, teyzeler, halalar, sâğdıçlar, kardeşten yakın arkadaşlar, komşular, komşu anneler, “vatan sağ olsun” dediler...
Acılarını yüreklerine bastılar, “vatan sağ olsun” dediler...
Anaları ağlayabildiği için bu ülkeye vatan dediler, oğulları şehît olduğunda “vatan sağ olsun” dediler... “Allah devlete zevâl vermesin” dediler...
Şimdi o devlet, binlerce vatan evlâdını hain pusularda şehît eden, hain mayınlarda paramparça eden örgütün İmralı’daki lideriyle ‘hâtıra fotoğrafı’ çektirebilmeleri için PKK’nın TBMM bürosu personeli BDP milletvekillerine özel izin çıkartıyor; ‘kamuoyuyla paylaşmamaları’ kaydıyla.
Şehit ailelerinin o ‘ihanet fotoğrafı’nı görmemeleri için...
Sanıyorlar ki şehit aileleri o ‘ihânet fotoğrafı’yla tükenecekler...
Şimdi o devlet, BDP milletvekilleri için İmralı-Ankara-Kandil arasında bir ‘ihânet hattı’ kuruyor.
Şimdi o devlet vatan evlâtlarının şehit düştüğü o topraklarda açılan PKK mezarlıklarını seyrediyor, PKK’nın vatan evlâtlarının katillerini defnettikleri ‘ihânet çukurları’nı seyrediyor...
Şimdi o devlet, içeride terk ettiği güvenlik stratejilerinden sonra Suriye için TBMM’den
‘savaş tezkeresi’ çıkarıyor; milliyetçi partinin desteğiyle...
Şimdi o devlet, BDP milletvekillerinin Apo ile çektirdiği ‘ihânet fotoğrafı’nı demokratikleşme paketine kurdele olarak, bağlıyor...
Oysa devlet verdikçe onlar azacaklar, devlet verdikçe onlar ihânetlerini besleyecekler, devlet verdikçe onlar daha çok kan dökmek için pusuda bekleyecekler...
İşte o zaman kim “vatan sağ olsun”
diyecek?
Açıklanan ‘demokratikleşme paketi’nin öncelikli muhatabının ‘PKK-Kandil-İmralı-BDP’ olduğunu söylemek ‘mâlumu ilam’dan öteye gitmeyecek kadar âşikar.