Bir de polislerin gözünden bakın olaya

Bu aralar Sayıştay raporlarını bir kenara bırakıp meslek gruplarında yaşanan büyük zorlukları ve hakları yenen insanları kaleme alıyorum.

Yazılarımı takip edenler biliyor.

Daha önce öğretmenleri ve VakıfBank''ta çalışan güvenlik görevlilerinin sorunlarını dile getirmiştim. Dışarıdan bakılınca basit gibi görülen ama on binlerce insanın hayatını, ailesini dağıtan büyük sorunlar var.

Bu sorunları meslek meslek topladığınızda ortaya devasa bir toplumsal bozulma çıkıyor.

Bugünkü konu ise polis intiharları...

Sosyal medyada dertlerini tek tek anlatmak isteyen polisler içerisinde bulundukları zor durumlara karşı seslerini duyurmaya çalışıyor.

Emniyet-Sen''in Kasım 2021''deki açıklamasına göre geçen yıl 100 polis, içerisinde bulunduğu kötü koşullara dayanamayarak intihar etti.

Ben de ne olduğunu sormak için Emniyet-Sen Genel Başkanı Faruk Sezer''i aradım.

Başladı anlatmaya.

51 yaşındaki bir polisin ikinci şark görevine gönderilmesi nedeniyle boşanmak zorunda kaldığını ve daha sonra da intihar ettiğini söyledi. Polislerin mesai kavramının da kalmadığını aktardı.

Polislerin mobbinge uğradıklarını dile getiren Faruk Sezer, polislerin iki görev arasında görev saatlerinin yönetmeliğe rağmen 8 saatten kısa olamayacağını söyledi. Fakat buna dikkat edilmediğini de dile getiriyor.

Polislerin iki görev arasında "duş al, kahvaltı yap, tekrar göreve gel" şeklinde özetlenebilecek bir programla çalıştırıldığını anlatıyor.

Bu nedenle polislerin uykulu ve yorgun hallerinin, çıkan olaylarda acil karar alma ve acil karar verme durumlarında sağlıklı karar alma yetisini kaybetmelerine neden olduğunu dile getiriyor. Yorgun ve uykusuz polislerin şiddet kullanımına daha yatkın olduğu aktarıyor.

Türkiye''nin dört bir yanından siyasi parti mitinglerine, futbol maçlarına, uluslararası toplantılara polislerin getirildiğini aktaran Faruk Sezer, Rusya-Ukrayna arasındaki diplomatik görüşmelerin yapılacağı Antalya''daki toplantıya da 80 ilden polis getirildiğini aktardı.

Devamında da dikkat çeken ifadeler kullandı...

Emniyet teşkilatında kalp krizi, intihar ve kanser nedeniyle ölümlerin sayısının belli olmadığına fakat çok şikayet geldiğini dile getiren Faruk Sezer, 20''li yaşlarda kalp krizi nedeniyle ölen polislerin olduğuna dikkat çekti.

Teknik takip odalarında yoğun radyasyon nedeniyle çalışan polislerin kanser olduklarını da söyledi. Buna çözüm olarak da teşkilat yöneticilerinin teknik takip odalarına "radyasyonu emiyor" diye birçok kaktüs koyduklarını aktardı.

Polislerde, ayaküstü beslenme, sağlıksız beslenme ve iki görev arası hızlı beslenme nedeniyle bağırsak kanseri vakalarının da olduğunu anlatan Faruk Sezer, maçlarda, mitinglerde, konserlerde polislerin sürekli ekmek arası kaşar, ekmek arası salam vb. sağlıksız yemekler yediklerini dile getirdi.

2022''nin ilk iki ayında kendilerine ulaşan 11 polis intiharı olduğunu aktaran Faruk Sezer, teşkilat sisteminin en baştan yeniden kurulup düzenlenmesi gerektiğini söyledi.

En önemlisi de Emniyet teşkilatında amir baskısının çok fazla olduğunu aktardı.

Bir polisin, amirinden hukuksuz emir nedeniyle emri yazılı istemesi üzerine ilçeye sürüldüğünü ve sürülen polisin geldiği yerden edilen telefonlarla "ezilmesi" istendiğini anlatan Faruk Sezer, 8 ay sonunda polisin il emniyet müdürüne giderek "kendime mi sıkayım önüme gelene mi sıkayım" dediğini söyledi. İl emniyet müdürünün polisi merkeze çekmesiyle kurtulduğunu anlattı.

Aslında bu sorunlar yeni değil.

Ağır çalışma saatleri nedeniyle psikolojik olarak yaşanan sorunlara dair 2014 yılında Kamu Denetçiliği Kurumu''na çeşitli polislerin şikayetlerinin sonucu hazırlanan bir rapor var.

Adı Kamu Denetçiliği Emniyet Raporu... Rapor Meclis''te okunması gerektiği halde okunmadı. Orada da bugün konuştuğumuz sorunlar tek tek dile getiriliyordu.

Fakat işte Türkiye''yi saran bu üzerini örtme hastalığı sorunları çözmeden, yerine yeni birini buluruz mantığı da bizi 2022''de konuştuğumuz polis intiharlarına getirdi.

Daha doktorları, fabrika işçilerini, kafe restoran bar çalışanlarını, tiyatrocuları, müzisyenleri, restoran işletmecilerini, Yemeksepeti işçilerini, market çalışanlarını, otobüs şoförlerini, taksicileri, ekmek fırını işletenleri, üniversite öğrencilerini, maden işçilerini, köyde tarlasını ekemeyenleri yazmadık.

Ne diyordu Cumhurbaşkanı geçen günkü konuşmasında kamu hastanelerindeki ağır koşullara dayanamayarak devlet hastanesinden ayrılan doktorlara: "Bırakın gitsinler yerini yenisini buluruz..."

Bir doktor 15 yılda uzmanlaşıyor, bir polis tüm ömrünü polis olarak geçiriyor, bir öğretmen en az 10 yıl sonra olgunluğa ulaşıyor.

Elinin tersiyle itme hastalığı, ya sev ya da çek git anlayışı bize çok şey kaybettirdi. Oturup konuşmayı, sorunları çözmek için kafa kafaya vermeyi bir türlü öğrenemedik.

Polislerin halini görüyorsunuz. Emniyet Genel Müdürlüğü''nde bu sorunları çözmek için uğraşanlar yok mu, tabii ki var. Topyekûn bir anlayış değişikliğine ihtiyacımız var.

Her meslekte farklı sorunlar tek bir sebepten kaynaklanıyor.

Kimse kimsenin umurunda değil.

Bu sorunları bir an önce çözmeliyiz...

Yazarın Diğer Yazıları