Bir canavar nasıl tarihe gömülür?
Aslında onu hepimiz tanıyoruz. Bizzat görenler, ani manevralarla kıyısından dönenler, basından takip edenler... Yabancı değiliz bu kavrama. Karşımızda, yanımızda ve hatta içimizde yeşeren bu his ve belirtiye “Trafik Canavarı” diyoruz. Öyle kendisini göstermeye başladı ki, bayram seyran dinlemiyor. Aklına esince çıkıveriyor kamuoyunun karşısına... Ve meydan okuyor sosyal bütünlüğümüze, nefes alış verişimize. “Ben görmedim bilmiyorum” diyenlerimiz de olabilir. Ama işin aslı öyle değil. Hiç ummadığınız, aklınızdan bile geçirmediğiniz bir an oluyor sizi yakaladığı saniyeler. Bu ülkede depremi bile önceden tespit etmek amacıyla kafa yoruluyor projeler üretiliyor; gelin görün ki “canavara” karşı elimiz kolumuz bağlı adeta seyrediyoruz. Ceza yok mu ? Elbette var. Tabii yazılı hukuk kurallarına göre. Örneğin “şerit ihlali yaparak ölüme sebebiyet vermek” 2 yıldan 15 yıla varan oranlarda cezalandırılıyor. Peki gerçekte böyle mi oluyor? Yaşadığım için biliyorum. Maalesef böyle olmuyor. Düşünün böyle bir vakada 3 cana ve neredeyse bir ailenin yok olmasına sebep olunmuş... Nasıl bir karar çıkması gerekiyor. Vicdan ve akıl arasında gidip gelirseniz en az 15 yıl. Ya uygulama... Sadece 4 yıl. (Belgeleriyle sunmaya hazırım.) Bu yalnızca bir örnek. Basın yoluyla takip ediyoruz hepimiz benzer olayları. Eminim pek çoğumuzun dağarcığında “haksızlık” diye nitelenebilecek sonuç ya da kararlar vardır. Yani meselemiz çok açık ve net. Suç işliyorsan cezasını çekeceksin. Ancak böyle yeni suçların önüne geçilebilir ve güvenli bir sosyal hayatın kalıcılığı sağlanabilir.
Okullarda eğitim verilsin
Bir çoğumuz trafiğe çeşitli sebep ve usullerle çıkarız. Kimimiz babadan, kimimiz bir dostun yardımıyla direksiyonun başına geçeriz. Bazılarımız da başka yöntemlerle. Ehliyetlerimizi de alırız şöyle en fiyakalısından. İşlem tamam hazırız milyonlara akmaya. Ama iş bununla bitmiyor. Bana göre “canavarın” yok edilmesi sosyalleşme sürecinin ilk aşamalarında gerekli eğitim ve donanımın verilmesi ile mümkün olabilir. Aile içinde söz konusu eğitimin verilmesi beklenilmemeli. Eğitim- öğretim sistemimizin birer parçası haline gelmeli. Bunu yaparsanız yalnızca trafik sorunlarına çözüm getirmekle kalmazsınız. Aynı zamanda düzenli ve sistematik bir yaşam biçimini toplum bilincine kazandırmış olursunuz.
Devlet gücünü hissettirmeli
Uzunca bir süredir Orta Asya’ya gidip gelme fırsatım oluyor. O bölgede en çok saygı duyduğum şey trafikteki sistematik işleyiş. Nasıl mı? Kırmızı ışıkta geçen bir araç bile göremezsiniz. Sürücülerin sarıyı görmeleri durmaları için yeterli. Yaya geçitlerinin olduğu yerlerde geçiş üstünlüğü yüzde 100 yayanındır. Bir keresinde karşıdan karşıya geçerken çok şaşırmıştım. Tek başımaydım ve yalnızca ben yaya geçidinin ilk işaret çizgisinde duruyordum. Aniden bütün trafik durdu ben geçtim ve sürücüler hareket ettiler. Tabii ben de hayret ettim bu duruma. Sonra yaşadık ve gördük ki bu kuralların bireylerin beynindeki anlamları ve işaretleri çok önceleri veriliyormuş. Hal böyle olunca da herkes kendisinin birer polisi oluveriyor. Avrupa’dan örnek vermiyeceğim. Zaten çokça yazılıp, çiziliyor. İşin özü eğitim ve bilinçli bir toplumdan geçiyor. Ama dedik ya onu sağlamadan önce adaletin terazisini “canavara” yöneltmek en önemli darbe olacaktır. Bir de saygı ve sevgiyi toplum mekanizmasına adapte edebilirsek mesele kökünden çözülür. Ve bir canavar tarihe gömülür. Ne dersiniz çok şey mi istiyorum?