Bir aşkın meyveleri: Özel(iş)tirme!..
Savunma konularında üst düzey kaynaklarımdan aldığım bilgilerle sizlere gerçekleri ulaştırdığımı biliyorsunuz. Savunma sektöründe öyle; "uçuyoruz", "uzaya yol yaptık", "dünya bizi kıskanıyor" edebiyatı bir noktadan sonra işlemez. "Yurt dışına askerî bir operasyon yapacağız" der, sonra elli yerden onay alabilmek için twitter takip eder, üçüncü sınıf yabancı diplomatları ağırlar, hatta geri adım atmak zorunda bile kalırsınız.
Bugünlerin popüler konusu Sakarya'daki tank palet fabrikasının özelleştirilmesinden daha doğrusu özel(iş)tirmesinden söz edeceğiz. Acaba olayın aslı nedir? Kaynaklarımı doğal olarak açıklayamam, tanınmamaları için de anlatılanları kendi bakış açım ve değerlendirmelerimle ortaya koyacağım. Siz bunları kulis bilgisi farz edin, gelişmeleri iyi takip etmişseniz "doğru" dersiniz.
Önce biraz geriden başlamak gerekiyor. Her şey sebep sonuç ilişkisi içinde gelişti. "Roma bir günde inşa edilmedi"!..
Hani, birileri birileriyle kanka iken, "kandırılmışız" diye sonradan itiraf ettikleri bir dönem vardı. Ülkenin son kalelerini yıkmak için kankalarıyla birlikte el ele verip gerçekleştirdikleri bir referandumdan bahsediyorum. Ölülerin bile mezarlarından kalkıp oy kullandığı... Sonuçlarını hatırladınız!.. Sıra 2017 referandumu ile legonun eksik parçalarını tamamlamaya gelmişti. Ve 2018 yılında yeni sistemin ilk "başkanı" mı desek, ilk "tek adamı" mı desek yüzde 52 ile R. Erdoğan oluyordu. Vaatler netti; "her şey eskisinden daha güzel olacaktı, bütün engeller kaldırılmıştı, Türkiye şaha kalkacaktı."
R. Erdoğan seçilir seçilmez kararnameleri ardı ardına sıraladı. Artık ne bir Meclis süreci vardı, ne Bakanlık ne bir bürokrat ya da ilgili uzman görüşü... Hiçbir tecrübesi olmayan çoğu çocuk yaştaki danışmanları kaleme alıyor, o, süratle imzalıyordu kararnameleri. Bakanlıklarda çalışanlar memurculuk oynuyorlar, köşe yazarları sarayda içilen Ejder Smoothie'leri kıskanıyor, bunlar üzerine köşe yazıları döşeniyor, Meclis'tekiler masaya ayağını uzatıp emir erleri ile selfie veriyor, muhalefet de iktidarın belirlediği gündemi takip ediyordu...
Kimse fark etmiyordu ama o kararnamelerle ülkenin kurumları hallaç pamuğu gibi ters düz ediliyor, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı dahil hepsi birer birer saraya bağlanıyor, Meclis ve Sayıştay devreden çıkartılıyordu. Ülkedeki herkes afyon çekmiş gibi, kafalar kuma gömülmüş, sapkın Palu ailesi izleniyordu. İlki 1 Temmuz 2018'de çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri altı ayda beş yüze yaklaşmıştı. İddiaya varım, Meclistekilerin yüzde 95'inin 19 Aralık 2018 tarihli 481 sayılı kararnameden haberi yoktu. Hâlâ haberi olmayanlar bile vardır!..
Ne diyor bu kararname: "Mülkiyeti Maliye Hazinesine ait ve Millî Savunma Bakanlığına tahsisli Sakarya ili, Arifiye ilçesi, Hamlıköy mahallesinde bulunan 1075 ada, 5 parsel numaralı, 1.804.131 metrekare yüzölçümlü taşınmaz ile üzerinde bulunan MSB Askerî Fabrikalar Genel Müdürlüğü I. Ana Bakım Fabrika Müdürlüğü işletimindeki mal ve hizmet üretim birimlerinin (Fabrika),………..amacıyla;
Özelleştirme kapsam ve programına alınmasına,
Özelleştirme uygulamasının, işletme hakkının verilmesi yöntemi ile gerçekleştirilmesi vs. işletme hakkı süresinin 25 yıl olarak belirlenmesine,
….ve işletme hakkı sözleşmesinde yer alacak hususların Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve MSB tarafından belirlenmesine,
Özelleştirme uygulamasında teklif sahiplerinin savunma sanayi tesisi işletme deneyimleri, mali yeterlilikleri gibi uygun MSB ve ÖİB tarafından uygun görülecek sair hususların ön yeterlilik kriterleri olarak belirlenmesine,
Özelleştirme işlemlerinin 31.12.2019 tarihine kadar tamamlanmasına".
Hani diyorlar ya -halktan tepki gelince- "bu bir özelleştirme değildir" diye... Kendi çıkarttıkları kararnamede açık açık özelleştirme olduğu vurgulanmış durumda. Bu arada muhalefet dahil, çoğu kişinin hemen atladığı üzere ortada henüz bir ihale yok, tüm işlemler için bir yıl süreleri var. İhale olması önemli de değil. Bu kararın en can alıcı cümlesi nedir biliyor musunuz? "...teklif sahiplerinin savunma sanayi tesisi işletme deneyimleri, mali yeterlilikleri gibi uygun MSB ve ÖİB tarafından uygun görülecek sair hususların ön yeterlilik kriterleri olarak belirlenmesine'' cümlesi, sadece istediğimiz firmaya veririz demektir.
Hangi firmaya? BMC tabii ki. Millî Tank ihalesini başka firmanın elinden alıp nasıl verdilerse öyle verecekler. Hem de babalar gibi bir ihale açarlar ama siz giremezsiniz. "...uygun görülecek sair hususlar ön yeterlilik kriteri..." olacak ya!.. Firmanın ismi üç harfli olmak zorunda bile demeye hakları var ki benzer bir kriterle ihaleye çıkacaklardır. Minareyi çoktan çalmışlar, hiçbirimizin haberi yok, şimdi hazırladıkları kılıfa kulp buluyoruz, millet olarak isyan ediyoruz. Parlamenter sistem bu yüzden önemlidir. Parlamenter sistemde en başında vekilleriniz üzerinden haberiniz olur, itiraz eder, tartışır, kamuoyu baskısı oluşturur, gerekirse iptal ettirirdiniz. Şimdi geçmiş olsun.
Peki kim bu üç harfliler ya da BMC? Bir TAI, ASELSAN değil. Yani devlet şirketi olmadığı halde, özel bir patron şirketi, hükümet tarafından neden bu kadar ön plana çıkartılıyor? Devletin bütün teşkilatları neden bu şirket için gece gündüz kafa yoruyor?
Önce şunu hatırlatayım. Ülkemizde artık geçerli kural; hiçbir kazanım tesadüfi değildir, hiçbir aşk da karşılıksız değildir.
(YARIN: Aynı başlık altında yazıya devam edeceğim)