Bildiğimiz ihanetler!
Türk milleti "ihanet deliğinden" çatal dilli yılanlarca ısırılma tecrübesi olan bir millettir.
Bugünlerle, arkasında Yunanistan'ın olduğu İstanbul'daki Rum Patrikhanesi Vekili Droetüs başkanlığında kurulan Mavri Mira Cemiyeti'nin bazı illerde çeteler, okullarda ise izci teşkilatları kurarak Karadeniz'de Pontus Devletini hortlatmayı hayal ettiği günler arasında, ne fark vardır ki!..
Ermeniler ise Taşnak ve Hınçak cemiyetleri vasıtasıyla Doğu illerinde Büyük Ermenistan devleti kurmak için Ermeni Patrikhanesi çatısı altında kolları sıvamamışlar mıydı?
Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM), 24 Ağustos 2015 tarihli Şakire Furtun kaynaklı haberden öğrendiğimiz Ağrı ve Nemrut'ta yapılanları duyanınız vardır, duymayanınız vardır...
Birlikte okuyalım:
29 Temmuz 2015 tarihinde Erivan Tigran Mets Hayırseverlik Fonu (ETMHF) başkanı, foto muhabiri Srapion Gevorgyan tarafından Ağrı Dağı'nda bir etkinlik gerçekleştirilmiştir. ETMHF'in şemsiyesi altında bir grup, 100 metrelik Ermenistan bayrağını Ağrı Dağı'nın zirvesinde açmış, bir daire oluşturacak şekilde zirvenin etrafına yerleştirmiş ve 'soykırım kurbanları' için 100 saniyelik saygı duruşunda bulunmuştur. Ardından, bazı geleneksel Ermeni halk dansları icra edilmiştir.
12 Ağustos tarihinde ise bu sefer Nemrut Dağı'nda benzer bir olay gerçekleştirilmiştir. Kendilerini "Ermeni hacılar" olarak tanımlayan bir grup, Ağrı Dağı'nda olduğu gibi, yine 100 metrelik Ermenistan bayrağını Nemrut'taki heykellerin etrafına sararak bir 'etkinlik' gerçekleştirmişlerdir.
Her iki 'etkinlik'te kullanılan bayrağın aynı olması ve ritüellerdeki benzerlik, Ağrı ve Nemrut'taki 'etkinlik'lerin aynı kişiler tarafından planlanmış ve gerçekleştirilmiş olduğunu göstermektedir. Bu iki 'etkinlik' de rastgele olaylar değildir.
Bu 'etkinlik'ler için neden Ağrı ve Nemrut'un seçilmiş olduğu, üzerinde düşünülmeye değer bir konudur. Bilindiği üzere, Ağrı Dağı, Ermeniler tarafından Ermeni ulusal kimliği ile özdeşleştirilen, Ermeni ulusunun sembollerinden sayılan ve bu haliyle üzerinde hak iddia edilen bir dağdır. Ermenistan'da pek çok resmî ve gayri resmî kuruluşun armasında Ağrı Dağı figürüne rastlamak mümkündür. Öyle ki, sanki Ağrı Dağı Ermenistan'daymış gibi, Ermenistan'ı tanıtmaya yönelik üretilen turistik reklam broşür ve filmlerinde dahi Ağrı Dağı ile ilişkili görseller kullanılmaktadır. Ağrı Dağı'ndaki bayrak ve geleneksel dans 'etkinlik'leri bu çerçevede anlam kazanmaktadır.
Nemrut Dağı'ndaki 'etkinlik' de benzer bir anlam taşımaktadır. 1960'larda ortaya atılan ancak son birkaç on yıldır daha sıklıkla ifade edilmeye başlanan Ermeni ulusunun kökenleri hakkındaki hipoteze göre, Ermeniler, Doğu Anadolu'nun kadim ve yerel (indigenous) halkıdır. Urartular dâhil, Doğu Anadolu'da hâkimiyet kurmuş tüm medeniyetler Ermeni kökenli veya Ermeni'dir. Nitekim, Ağrı ve Nemrut'taki 'etkinlik'lerin haberini yapan Fransız haber kanalı, Nemrut'taki tanrı heykellerini "Ermeni tanrı heykelleri" diye lanse etmiştir. Kısacası, Nemrut da Ağrı Dağı gibi Ermenilerin sembolleştirerek sahiplenmeye çalıştığı bir yerdir.
Ağrı ve Nemrut'taki 'etkinlik'ler basit ve masum etkinlikler değil, içinde aslında hiç de gizli olmayan çok ciddi mesajlar içeren siyasi eylemlerdir. Burada yapılan şey bir talebin dile getirilmesidir. Mesaj, Ağrı ve Nemrut'un ve bunların bulunduğu Doğu Anadolu'nun Ermeni toprakları olduğudur. Talep, bizatihi bu topraklardır. Açık açık, bu 'etkinlik'lerle, bu etkinlikte yer alan kişiler, tarihi sahiplik iddiası üzerinden Doğu Anadolu üzerindeki hak iddialarını dile getirmişlerdir. Görüyorsunuz değil mi, "dün" nasıl "bugün" haline gelivermiş... PKK, Ermeni kol kola değil mi? Her ikisinin arkasında da Lozan'ı tanımayan dünün İngiliz varisi ABD yok mu?
Tüm dünyanın gördüğü bu gerçeği görmeyip, "Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanlığı" ile gurur duyanlar Türk ve Türkiye düşmanları ile nasıl mücadele edebilir? Bunların "Türk" ve "Türklük" gibi bir kaygıları olsa, "Tek başımıza anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaştığımızda, Anayasa'dan Türklük maddesini çıkartacağız" derler miydi?
Bu topraklardan "Türklük" kovulunca yerini Rumluk ve Ermeniliğin alacağı yukarıda bahsettiğimiz yüz yıllık hedeflerden anlaşılmıyor mu?