Bikiniyi futbol giydi
Ahmet Çakar’ın futbol adına akıllarda kalacak tek cümlesi “bikini giyerim, yok giymem” olacak
Meğer Fener’den sıkılmamışım. Sıkıldığım futbolu saran gürültü-patırdı-yalan-dolan dörtlüsüymüş.
Her hafta hakemiydi, pozisyonuydu, tekniği ve de taktiğiydi derken ciğerini söktük futbolun.
Tartışmalı pozisyon ekonomisine ve kültürüne fena kılım!
Ve bunun tek suçlusu tabii ki medya.
Ahmet Çakar’ı tartışıyoruz!!! Şu işe bakın!!!
Statükoyu temsil eden bir takım, kendi çapında dünyalı ve büyük olma yolunda aşama kaydetmişken özne Ahmet Çakar.
Sevilla maçı Fenerbahçe’nin Rönesansı; bilmem farkında mısınız? Skor önemli değil, turu geçmek de önemli değil. Önemli olan tavır...
Fenerbahçe, tarihinde ilk kez büyük takım tavrı sergilemeye başladı. Ve bunun sürekli bir hale gelmesi gerektiğinin de farkında.
Zamana ihtiyacı olduğu kesin. Üç günde büyük takım olunmuyor çünkü. Gelenek oluşturmak gerek. Chelsea Liverpool’un kırk yıl gerisinde hâlâ!
Ve sanırım Fenerbahçe şu aşamada ne yaptığını çok iyi biliyor.
Seneye gruptan çıkamasa da, hatta Şampiyonlar Ligi’ne katılamasa bile hedefte kayma olmaz.
Ama medya futbolun yirmi yıl gerisinde olduğundan bu tip durumlarda ateşe benzin dökecektir; yani asap bozacaktır. Başarı durumunda da düşmanı denize döktük goygoyu yapacaktır.
Fener-Antep maçı cinsinden bu denklemi çözemezsiniz.
Kahvehane kültürünün bu işe kafası zor basar.
Toplama çıkartmayla kuantum fiziğini çözemeyeceğiniz gibi...
Fenerbahçe yürüyüşüne başlamış, Ahmet Çakar rol çalıyor.
Neymiş?
Bikini giymezmiş...
Ahmet Çakar ekrana her çıktığında zaten bikini giyiyor.
Yoksa simitçi, nohutpilavcı niye izlesin ki? Bir cümlesi olmuş mu bugüne kadar?
Ahmet Çakar’ın futbol adına akıllarda kalacak tek cümlesi “bikini giye
rim, yok giymem” olacak.
Benim için intihar sebebidir; sizi bilmem.
Yöneticiler, futbolcular, emeği geçen kim varsa artık, bu zihniyeti, bu paçoz ve kompleksli zihniyeti dikkate almasınlar artık. Hatta kafa bulsunlar!!!
Roberto Carlos’a veya Zico’ya futbolda nasıl başarılı olunur dersi vermek ayıptır, günahtır.
Gerçekten dikkate alınmamalılar.
Futbolun kaydettiği gelişmenin farkında da değiller çünkü. Yük olmaktan, rol çalmaktan başka fonksiyonları yok.
Tek soruyla yukarıdaki ahkâmı özetleyelim...
Soru: Zico’suz, Hakan Şükür’süz, Tigana’sız bir futbol mu, yoksa Ahmet “bikinili” Çakar’sız bir futbol mu? Hangisi daha kasvetli?
Başka sorum yok, tanık sizin...
+++++
Ortada bir suç var mı?
Amerika Dışişleri Bakanı “Türkiye çekilsin” dedi. Ardından Amerikan Başkanı teamül olarak diplomasi de asla kullanılmayan ve İngilizce’de en sert mecburiyeti belirten “Must” fiilini kullanarak “Türkiye çekilmek zorunda” dedi. Türkiye Kuzey Irak’tan çıktı.
Askerimiz “Çekilme kararını biz verdik, Amerika’nın bu konuda iması bile olmadı” dedi. Genelkurmay Başkanı bununla da yetinmedi “Böyle bir iddiayı kanıtlasınlar üniformamı çıkarırım” dedi.
Sonuç şudur: Hükümet meclisten aldığı yetkiyle Silahlı Kuvvetler’e Kuzey Irak’ta operasyon yapma emri vermiştir. Silahlı Kuvvetler bu emir doğrultusunda başarılı bir operasyon yapmıştır. Ama çekilme kararını tek yanlı olarak, hükümete danışmadan ve talimat almadan gerçekleştirmiştir.
Bu durumda ortada bir suç var mıdır, yok mudur? Siyasi otoritenin emri ve talimatı ile hareket etmesi gereken Silahlı Kuvvetler, kendi başına çekilme kararı alarak yetkisini aşmış ve suç işlemiş duruma düşmüş müdür?
Kuzey Irak’tan çok daha önemli olan Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, sosyal hukuk devleti yapısını korumak adına tek kelime ettiğinde yerin dibine sokulan asker, suç olma ihtimali çok yüksek bir davranış sonunda iktidar ve yandaşları tarafından niçin alkışlanmaktadır?
+++++
Milliyet Melih Aşık
Sisler dağılıyor, her şey daha iyi anlaşılıyor.
Sınır ötesi sisler dağılıyor... Ne olup bittiği sisler kalktıkça daha iyi anlaşılıyor...
Sınır ötesi harekâtın ardından Amerikalı Korgeneral Odierno ve Oramiral Fallon, “PKK sorununa çözüm uzlaşıyla sağlanır” yollu demeçler vererek Türkiye’yi PKK ile uzlaşmaya çağırıyorlar. Derken Beyaz Saray Sözcüsü Dana Perino’nun “PKK ile hiçbir zaman müzakere etmedik ve etmeyeceğiz. Türkiye’den de bunu yapmasını beklemiyoruz” şeklindeki açıklaması kafa karıştırıyor. ABD’nin hangi mesajı gerçek? Askerlerin sözleri daha gerçek... Türkiye’de kamuoyunun “Amerikan baskısı var” diye ayağa kalkmaması için Beyaz Saray’ın farklı telden çaldığı sanılıyor. Deniz Baykal şifreleri çözüyor:
“Türkiye’yi PKK ile masaya oturtmaya çalışıyorlar.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen de bize The Ekonomist dergisinin haberini anımsatıyor...
Habere göre Tayyip Erdoğan ile George Bush, Beyaz Saray’daki son görüşmede iki konu üzerinde anlaşmıştır... Türkiye’nin Kuzey Irak’ı tanıması ve PKK’nın kapsamlı bir afla dağdan indirilmesi...
ABD, sınır ötesi operasyona izin vermiş ama Türk askerinin umulmadık başarı kazanması üzerine telaşlanıp kısa kesilmesini istemiştir.
Onur Öymen, ABD’nin telaşının ana nedenini şöyle özetliyor:
“PKK’nın tarafımızdan askeri güç kullanılarak tasfiye edilmesini istemediler...”
Evet, gündemdeki konuları tekrarlayalım... Kuzey Irak’ın tanınması.. PKK’ya kapsamlı af... Ve Kürtlerin talepleri üzerinde görüşmeler...
Bizi izlemeye devam edin!