Biden, "PYD/Barzani Kürt devleti" dedi...
Utanç masasında "omerta" yasası geçerli olunca biraz (!) zorlandık Biden efendi ile yapılan ihanet söyleşilerinin perde arkasına ulaşmaya...
ABD Başkan Yardımcısı Biden'in zamanlaması çok manidar, "sırlar"la dolu İstanbul temaslarını açmadan önce maymuncuk mahiyetinde bazı hatırlatmalar yapalım;
Hiç kimse öyle çıkıp "PKK ve PYD farklı değil. İkisi de terör örgütüdür" diye palavradan nutuk atmasın. 29 Ekim 2014'ü unutmadık. Cumhuriyet Bayramı'nda yaşatılan o büyük utancı, kepazeliği... Çapulcu sürüsü Barzani peşmergeleri, güvenlik güçlerimizin himaye ve gözetiminde Türkiye toprakları üzerinden Ayn-el Arap'a, YPG'ye destek için silahları ile birlikte geçirilmişti. "Kobani"nin PYD kantonuna dönüşmesinde AKP-Barzani iktidarının yaptığı katkılar hala aklımızda.
Bir de çapulcu başı Barzani'nin Biden'in İstanbul'a ineceği gün medyada da geniş yankı bulan açıklamasının satır başlarını hatırlayalım;
"Bağımsız Kürdistan hiç olmayacağı kadar yakın."
"Türkiye'nin karşı çıkacağını sanmıyorum."
"Türkiye'ye gittiğimde Kürdistan bayrağı Cumhurbaşkanlığı sarayında dalgalanıyordu."
Yazının flaşını burada verip ardından şifreleri kırmaya geçelim. Güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgilere göre Biden İstanbul'da iktidara " PYD/Barzani devletine ses çıkarmayın" mesajı verdi. Hem de oldukça yüksek bir tonda!..
ABD'nin 2 numarası, 2 günlük ziyaretinde önce basın özgürlüğü ve faili meçhullere dikkat çekti. Sonrasında ise o meşhur çözümü/çözülmeyi AKP'li, HDP'li, CHP'li vekillerinde olduğu masada tekrar gündeme taşıdı. PYD'ye yaptığı koruma ve kollamada milim geri adım atmadı.
Selahattin Demirtaş'ın "seni başkan seçtirmeyeceğiz", Erdoğan'ın da "Dolmabahçe mutabakatını tanımıyorum", "çözüm sürecini buzdolabına kaldırdık" demesiyle 7 Haziran seçim döneminde çözüm/çözülme masasının ayakları (görünürde) kopmuştu. Taraflar bir türlü bir araya gelemeyince (!) bölgede mesaisini Suriye ve orada inşa edilecek Barzani/PKK devletine harcayan ABD yönetimi, "artık sorun çıkarmayın" diye 2 numarasını ülkemize gönderdi. Mesaj, İstanbul sarayında bekletilen AKP'nin üzerinden Ankara'ya gönderildi. Dikkat ederseniz, Biden'in ziyaretinin ardından pokerciler farklı kostümlerle ve oyuncularla tekrar masanın etrafında dizilmeye başladı. Bu kez başrollerde Leyla Zana var. Biden'in geleceği gün R. Erdoğan'ın Leyla Zana ile görüşeceğini ilan etmesi manidar değil miydi?.. İmralı yine başrolde. Saray, "istemezük" pozisyonunda ama anahtar oyuncu olarak Ahmet Hoca ekibiyle sahada. Beşir Atalay, Hakan Fidan, Yalçın Akdoğan yıpranan isimler kenarda, Kamu Güvenliği Müsteşarlığı devrede. İmralı tecrübeli oyuncu... İmralı tutanakları bu kez bir Türk gazetesinde değil sözüm ona üçüncü bir ülkede basıldı. "Türkiyeli" gazeteler habire alıntı yapıp duruyor. Hükümette yalanlayan yok. Zana'nın devrede olmasının bir nedeni de Barzani'yi de olaya sağlam bir şekilde eklemlemek.
Masa bu kez İmralı'da değil Anayasa değişikliği uzlaşma komisyonu adı altında Meclis'te kurulmak isteniyor. AKP ve HDP'nin verdiği isimlere bakacak olursanız ne demek istediğimi anlarsınız. Bir kulis bilgisi daha paylaşayım;
Bu hafta içinde ilk toplantısını yapması beklenen komisyonda, AKP işe Anayasanın değiştirilemez hükümlerinden olan 3. maddesinden başlamayı planlıyor. "Devletin dili Türkçe'dir" hükmünün "Devletin resmi dili Türkçe'dir" olması için uğraşacaklar. Bu 24. dönemde devrilen uzlaşma komisyonuna HDP'nin yaptığı teklifti.
Biden ziyaretine tekrar dönersek... Barzani'nin "Türkiye'nin itiraz edeceğini sanmıyorum" diye oldukça geniş kapsamlı açıklamasına yansıyan özgüven acaba nereden geliyor?.. Bir yerlerden söz mü aldılar ya da devlet üst düzeyimizle nasıl bir bağlantı ve ilişkiler ağıyla bu kadar emin konuşabiliyor?..
George Bush'tan bu yana ABD, PKK'nın terör örgütü olduğunu zaten söylüyor. Ama yaptığı ne? PYD'yi ve peşmergeyi muhatap alıp işbirliği yapıyor ve İŞİD'e karşı bahanesiyle gerek Suriye'nin kuzeyinde, gerek peşmerge eliyle Kerkük ve Musul'u da içine alan sözüm ona İŞİD'le mücadele için hendekler kazmalarına müsaade edip esas itibariyle gelecekteki Kürdistan'ın sınırlarını fiilen belirlemesine izin veriyor. Davutoğlu, istediği kadar "PYD terör örgütü PKK'dır ve Suriye muhalefeti ile yapılacak görüşmelere dahil edilemez" desin, istediği kadar içeride kabaran milliyetçi dalganın hoşuna gidecek "Biden şehit yakınları ve terör mağdurları ile de görüşmeliydi" desin hiçbir kıymet-i harbiyesi yok. Maalesef paralel bir evrende yaşıyorlar!..
Biden'in ziyaretinin 2 önemli sebebi olduğu net bir şekilde ortaya çıktı;
1- PYD/ Barzani Kürt devleti... 2-Kıbrıs...
Biz ısrarla "PYD terör örgütü" diyoruz, ABD ısrarla IŞİD'e destek verdiğimizi söylüyor. Bu çıkmazdan kurtulmanın bir yolu var. Tüm terör örgütleriyle mücadele etmek ve IŞİD kanlı örgütünü de PKK ile birlikte ülkemizden def etmek. Ancak böyle yaptığında IŞİD bahanesiyle PYD ye destek veren ABD'nin elinden bu bahaneyi alabilirsin.
Bir de ABD'yle kriz yaşandığı durumlarda eskiden hep önümüzde Rusya gibi bir alternatif vardı ama artık Erdoğan'ın başvurabileceği bir Rusya'sı da yok, bu da ABD için büyük bir koz.
Anlayacağınız; bizi değerli yalnızlıkta çok kötü kıstırdılar!..