Bıçak sırtındaki referandum
Yitik kuşak olarak nitelendirdiğim akranlarım ile büyüklerim için 12 Eylül kelimenin tam anlamıyla milattır. Bizim ile beraber genç kuşaklar için ise 30 yıl sonra yeni bir milat ile karşı karşıyayız. Ancak seçim değil geçim derdindeki vatandaşın büyük bölümü halen neye evet, neye hayır diyeceğini tam anlamıyla bilmiyor. Bir ay var referanduma ama her gün yeni araştırma raporları yayınlanıyor. Yıllarını gazeteciliğin yanında kamu araştırmaları ile geçirmiş biri olarak bugün piyasada işini namuslu olarak gerçekleştiren çok az kuruluş olduğuna birinci dereceden tanığım. “Parayı veren düdüğü çalar” sözü tam da bu iş için geçerlidir. Sonuç bulunur ama kamuoyuna açıklanması parayı verenin istediği yönde olur. İşte bunu yapmayanlardan biri de SONAR’dır. Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Bayrakçı, bu işi 25 yıldır yapıyor. Bugüne kadar yanıldığını görmedim. 1 - 9 Ağustos arasında 12 Eylül’deki referandumun sonuçları ile ilgili bilimsel bir araştırma yaparak Sözcü gazetesinde yayınladı. Evet oyları yüzde 49, hayır oyları yüzde 51. Yani iş bıçak sırtında. Oysa yandaş medya evet oranının yüzde 65’lere çıktığını iddia ediyordu. Bu kadar rahat olsalar, böylesine telaşa kapılır, Ülkücülerden ve solculardan oy dilenirler miydi? 1987’deki siyasi yasakların kalkması ile ilgili referandumu bazıları hatırlamaz. O sırada yeni kurulan SONAR, bıçak sırtındaki o referandumu tam isabetle tespit etmişti. SONAR’ın araştırma raporunun detaylarında gün geçtikçe hayır oylarının yükselebileceği izlerini buldum. Ancak en büyük endişem Ramazan’ı fırsat bilen AKP’nin devlet kesesinden belediye eli ile dağıtmaya başladığı malum yardım paketleriyle ilgili. MHP’nin Ramazan ve yaz sıcağı rehavetine kapılmasından da endişe duyuyorum. Kılıçdaroğlu rüzgarını arkasına alan CHP’nin yükselişi ne yazık ki durmuş gözüküyor.
Bu arada CHP’nin yıllardır uzağında kaldığı halk ile bütünleşme çabalarında Ramazan ayı önemli bir fırsat. Toplumun değer yargılarıyla yüzleşmek, inançlarına saygı göstermek ve bu konuda samimi olduklarını ispatlayabilmek için böylesi bir zemini CHP bir daha zor bulur. Nitekim, Kemal Kılıçdaroğlu bir günde 2 - 3 bazen de 4 - 5 miting gerçekleştirebiliyor. Oy uğruna umre ibadetini bile yasaklayan AKP’nin yıllardır yaptığı iftardan sahura kadar yardım paketi ziyaretini siyasi ticarete dönüştürme başarısının önüne bir tek MHP geçebilir. Bunu Devlet Bahçeli’den beklemek tabii ki iyimserlik ötesi. Ancak 1999 seçimlerindeki olağanüstü çalışmayı gerçekleştiren ve MHP’yi iktidar ortağı yapan kadrolar, küskünlüğü, dargınlığı, parti içi çekişmeyi bir kenara bırakıp oruç ibadetiyle beraber vatan görevini yerine getirip referandumda hayıra damga vurmalılar. Aksi halde övünçle savunulacak fikirleri, uğrunda severek ölümü göze aldıkları devletin de tabutuna çivi çakılacak çivi.
Herkes görevini yapıyor. Lafa gelince AKP hükümetini İsrail işbirlikçiliği ile eleştiren Saadet Partisi de referanduma desteğini açıkladı. Öte yandan rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun ruhunu inciterek BBP yönetimi de evetçiler kervanına katılmış. Ancak BBP tabanının buna asla katılmayacağını biliyorum. İmralı’dan gelen talimatla boykot rolünden vazgeçen BDP de el altından evet diyor zaten. Yolunu çoktan sapıtmış marjinal sol gruplarla iradesini şeyhlere, hocalara teslim eden cemaatçiler de koro halinde evet narası atıyor. Ben her şeye rağmen çıkacak evet oranının AKP hanesine yazılacak olmasına şiddetle karşıyım. Bu konuda muhalefet baştan hata yapmıştır. Nitekim evet oylarının AKP’ye gitmediğini SONAR zaten ortaya koydu. CHP yüzde 32. MHP 14-15 görünüyor. Sonuçta AKP’nin yüzde 37’sinin hepsi birden evet demeyecek. Diğerlerini oluşturan 18’e dikkat etmek şart. DP’nin yüzde 5-6’sını, İşçi Partisi’ni, Bağımsız Türkiye Partisi’ni ihmal etmemek lazım. Hayır oyları 12 Eylül’e kadar yüzde 60’lara kadar tırmanabilir tabii AKP ile mücadele etmek kaydıyla.