Bi konuşursam var ya!
Diyor ki İçişleri Bakanı;
-Elimde öyle istihbaratlar var ki.. Bilselerdi terör örgütleriyle aynı ittifakta yer almazlardı..
Koca devletin İçişleri Bakanı'nın diline bakar mısınız?
Bol dedikodulu kısır günlerinde dikkat çekmeye çalışan o sorunlu abla gibi..
"Ben biliyorum da boşver şimdi.. Arkasından konuşmayayım.."
Cümlenin içeriği de, niteliği bu aslında.. Kısır gününde kaynatan ablalar misali..
Özne var mı? Yani "Kim bu ya da bunlar?" sorusunun yanıtı var mı? Yok..
Öylesine salla gitsin.. Zaten üstün körü tariflenen ittifak da yok ortada da, işi bir şekilde bekaya bağlayacaklar ya, buldukları her kısır gününde muhabbete dalıyorlar..
**
"Terör örgütüyle ittifak diyorlar", oysa aynı örgütle masayı kendileri kurdu, hendeklerin kazılmasını sessizce izleyen de kendileri..
"Fetö tekrar canlanabilir, beka riski devam ediyor" diyorlar.. O fetöye devleti teslim eden bizzat kendileri..
Sonra da böyle 'Kısır günlerinde' başlıyorlar üstü kapalı tehditlere, üstü kapalı yalanlara..
"Elinde öyle istihbaratlar varmış ki, söylese yer yerinden oynarmış"
Hele bak sen..
Yeni kuşak pek bilmeyebilir ama biz dedikodu yerine icraat yapan İçişleri Bakanları gördüğümüz için, haliyle garipsiyoruz..
Elinde öylesine devasa istihbarat olan bir bakan, eğer konunun muhatabı gördüğü siyasi yapılar varsa, buluşur, tehlikeyi anlatır.. Anlayan anlar, anlamayan için de gereğini yapar..
Kısır günlerinde sohbet etmek yerine icraat yapar..
**
Ben size bir şey söyleyeyim mi?
Türk Milleti elbette hep beka sorunuyla karşı karşıya..
O yüzden, bambaşka milletler, toplaşıp, Haçlı Orduları kurup geldiler..
O yüzden bambaşka devletler, toplaşıp 1918'de Anadolu'nun üzerine üşüştüler..
Beka meselesini sanırsın Ak Parti iktidarı keşfetmiş..
Hep vardı..
Ama şundan emin olun, 2002'de Ak Parti iktidara geldiği gün, Türkiye'nin beka sorunu hortladı..
Bu satırların yazarı, daha önce de defalarca yazdığı ve söylediğini tekrarlıyor ve diyor ki;
-Türkiye'nin asıl beka sorunu Ak Parti iktidarıdır..
**
Bu öyle boş bir iddia değildir.. Bugün kendi ağızlarıyla "Beka Meselesi" gördükleri tüm konuları yazın bir kağıda, ardından da "Kim sebep oldu?" diye sorun aynı kağıda, yanıt sizi bu gerçeğe götürecek..
Türkiye'nin beka sorunu hep vardı, hep olacak.. Çok sevdiğim bir söz durumu özetliyor aslında;
-Biz çadırımızı sırtlanların yolu üzerine kurmuşuz..
Bu gerçek bile başlı başına beka sorununun gerekçesi..
Ama bugün her mevzuyu, hatta yerel seçimleri bile 'Beka sorunu' diye tarifleyenlere kulak asmayınız efendim..
Türkiye'nin bir beka sorunu vardır evet.. Ama iktidarın tariflediği cinsten değil..
Bu laf kalabalığı asıl meseleyi perdelemek için..
Çünkü bugünün beka sorunu, domatesin bekasıdır, patlıcanın bekasıdır, biberin bekasıdır, etin bekasıdır, yağın bekasıdır, benzinin-mazotun-gübrenin bekasıdır, şekerin, suyun, doğalgaz faturalarının bekasıdır..
**
Gerisi, İçişleri Bakanı'nın, kısır günlerinin dedikodularını anımsatan muhabbeti gibi, laf-ı güzaftır..
Günün Sözü:
Nerede küçük insanların gölgesi büyük görünüyorsa, orada güneş batıyor demektir..