Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI
Adnan İSLAMOĞULLARI

Beytü’l mal fareleri...

İşte tam olarak meselenin nirengi noktası bu; cıvık cıvık bir görgüsüzlük, pervâsız bir nezâketsizlik, usûl erkân tanımayan bir patavatsızlık, vüsûlü yok eden bir usûlsüzlük, argoyu devlet katına taşıyan bir avâmîlik, çoraplarına isminin baş harflerini yazdıran bir görmemişlik, dalkavukluğu sanat haline getiren bir müteselsil yağcılık, iç kaldıran bir marka rüküşlüğü, hazmedilememiş bir mevkî-makam sâhipliği, üzerlerinde emânet duran bir devlet adamlığı, ölçüsüz öfke nöbetlerine dönüşen asâbî polemik tarzı, “câmileri ahır yaptılar” gibi sürekli tekrarlardan oluşmuş bir demagoji...
2001 yılında yeni siyâsî oluşumların bolca konuşulduğu bir konjonktürde ‘yenilikçiler’ olarak parti kurma hazırlıkları yapan Tayyip Erdoğan için Rahmi Koç’un beyânıydı; “Tayyip Bey’e iktidar olmanın para işi olduğunu söylediğimde, ‘Bir milyarım var’ dedi” ...
“Bir milyarım var...”
Böyle başladı bahse konu hikâye, böyle de devâm ediyor.
Belediyelerdeki tüm ihâlelerin 400 civârındaki belediye şirketine peşkeş çekilmesinden tutunuz da bir numaralı sanığının Başbakan Erdoğan olduğu AKBİL yolsuzluğuna ve on yıldır tüm cumhuriyet tarihinin yolsuzluk istatistiklerini alt üst eden gemiciklere, mısır stoklarına, likit yumurtalara kadar yeni icat edilmiş yolsuzluklarla oluşan gücün vardığı nokta, tok uyumayı kolaylaştıran aç komşulardan izole edilmiş hayat alanları, koyunlardan arındırılmış Fırat kıyıları, korumaların dağıttığı oyuncak ve harçlıklarla memnun edilen tüğü bitmedik yetimler, üzerinde katillerinin tepindiği bir açılım süreciyle hâtıraları kirletilen şehit ve gâzi aileleri ile ilgili düzenlemelerle susturulan vicdanlar, kredi kartlarıyla borçla yaşamaya alıştırılan kitleler.
İşte bu kadro, kendisinden kanser tedâvisi için yardım isteyen bir genç kıza verdiği üç kuruş için, “dikkat et düşürme” diyen, oğlunun sâhip olduğu filo için “onlar gemicik, vâdeli satılıyor, isteyen alır” diyen kadro.
İşte bu kadro, en ufak bir tenkît karşısında muvâzenesini kaybeden, “yüzde elliyi zor tutuyorum” diyerek tehditler savuran kadro.
İşte bu kadro, artık iktidar ve güç isimli bir put oluşturan kadro.
Ve bu kadronun bir türlü Adâlet Bakanı olamamış yıldızı:
Burhan Kuzu.
52 vatandaşımızın hayatını kaybettiği bombalama eyleminin yapıldığı gün oğlunun düğününden sonra, “Bu olay düğünümüzün tadını kaçırdı, bu menfur olay yüzünden Sn. Başbakanımız düğünümüze iştirak edemedi” diye hayıflanan Burhan Kuzu.
İnsanın kendisinden bahsetmesi gibi çok zor bir işi hicapsız bir şekilde yapan ve kendisini ‘mütevâzı ve kibirsiz’ olarak tavsif eden Burhan Kuzu.
Down Sendromlu bir çocuğun yanaklarını çekiştirerek
Başbakanının yanında gülümser poz vermesini sağlayan Burhan Kuzu.
Twitter’da, kapı önü dedikodusu yapar gibi Lady Diana’nın ölümünü tartışan Burhan Kuzu.
Referandumda ‘evet’ oyu kullananların bu oylarının âhirette kendilerini kurtaracak hayırlı işleri olduğunu söyleyen Burhan Kuzu.
“Biz farelerin aç gezdiği bir Türkiye devraldık, biz gelmesek sen bile belki aç kalacaktın, şükür ve dua edin bize...” diyerek kendisini eleştiren vatandaşla polemik yapan ve kendisine şükür edilmesi gerektiğini düşünen Burhan Kuzu.


***


Onlar gelmeseydi bizim madenlerimizden def-i hacet çıkardı, akarsularımız, göllerimiz kurur, sularımız çöllere kaçardı, denizlerimizdeki balıklar kendilerini okyanuslara atar, sahilleri deniz anları basardı, Bursa’da şeftalinin, Konya’da buğdayın, Malatya’da kayısının, Amasya’da elmanın, Aydın’da incirin, Isparta’da güllerin köküne kıran gelirdi.
Onlar gelmeseydi, şehide “kelle”, katile “sayın” denirdi.
Onlar gelmeseydi, Süleymaniye’de askerimizin başına çuval geçirilir, Habur’dan gelen PKK’lılar sorgusuz sualsiz serbest bırakılır, İmralı cânisiyle pazarlıklar yapılır, Türk devletine demokratikleşme paketleri için PKK tarafından süre verilir ve her Allah’ın günü devlet tehdit edilirdi.
Onlar gelmeseydi, ülkenin hazinesi tam takır kalır, beytü’l malı fareler basardı.

Yazarın Diğer Yazıları