Beyhude bir çaba olarak “Bayrak Harekatı”(!)
Şov devam etmeli tabii...
Asıl olan “maç” ı buradan; 90+1’de top kale çizgisine dayanmış gol olmak üzereyken çevirebilmek.
Dünkü “Bayrak Harekatı(!)” da bununla ilgili olsa gerek.
Bir sabah ansızın, tam da Erdoğan’ın kırk yıl arasa bulamayacağı bu malzemeyi sakız gibi çiğneye çiğneye uzatacağı, balonlar şişirip suratımızda patlatacağı grup toplantısı öncesinde, günlerdir orada duran -onayladığım sanılmasın, tam tersine ilk günden bu yana oluşturulmak istenen siyaset ve ideolojiler üstü toplumsal direnç algısını gölgeledikleri için daha asıldıkları an ve bizzat eylemciler tarafından indirilebilmeliydi- bez parçalarını söküp, onun yerine PKK’ya yaranmak için hanidir “bez parçası” muamelesi yaptıkları, yerlerde sürükledikleri ve hatta Ermeni açılımı çerçevesinde çöp kutusuna dahi attıkları “Türk bayrağı”nı asmalarının, sandıktaki karşılığı paha biçilemez!
Hâlâ yiyen var mıdır bilmem ama iyi numara!
“Atatürk”ü tarih kitapları dahil nerede görüyorsa oradan silmeye yeltenen kendileri değilmiş, “Atatürk” bu iktidar devrinde dava dosyalarına “suç delili” olarak girmemiş gibi, etrafındaki “bölücü paçavralarını” temizleyip “Atatürk”ü kurtardılar güya!
Diyarbakır Bağlar Meydanı’nda ülkenin “bir bölümü” nün egemenliğini, “bölücü paçavraları” taşıyan “azgın”, “kudurmuş” güruha devre kalkışan kimdi acaba?
***
Valla, bana sorarsan sen hâlâ asıl mevzuyu kaçırıyorsun usta!
Bu yollarda “beraber yürüdüğün” liberallerden Gülay Göktürk, dün bak nasıl dalga geçiyordu, kendi ellerinle dizayn ettiğin “yeni medya düzeni”ninde ihya olan Bugün’de:
“Kısacası, dört bir yanımızı saran dış düşmanlarımız aynı anda harekete geçip AK Parti’yi düşürmek için el ele vermiş.
(...)
Şu Soros dediğiniz daha düne kadar Kemalistler tarafından ulus devleti yıkıp sizi iktidara getirmekle suçlanmıyor muydu? Ne zaman saf değiştirdi?”
Ya aynı gazetedeki Gültekin Avcı’ya ne demeli; miting yapmanıza bile itiraz etti:
“AK Parti’nin dev mitingler kararı, kendisi açısından isabetli ve deşarj edici görünse de konjonktürel toplumsal hassasiyet açısından mahzurludur.
Bu dönemde kalabalıkların mobilizasyonunu ve infialini yükseltici, polarize birikimlerin berraklaşmasını intaç edecek planlamaların tehlike arz ettiği kanısındayım.
Dönem sokakları doldurma değil boşaltma zamanı.
Bu fikrimi serdettim diye ben de çapulcu olduysam eyvallah.”
Fitne fesat gibi algılanmasın ama Abdullah Gül ile yakınlığı malum Fehmi Koru, hem de hali hazırda yüzde yüz destekçin sayabileceğin tek gazetede bak nasıl “Seni yeseler de olur” deyiverdi bir kalemde:
‘Erdoğan’ı yedirmeyeceğiz” diyor aynı pankart... Hem de artık siyasetçinin önünde sandıktan başka bir miyar kalmadığının ayan beyan göründüğü bir çağda... Siyaset adamlarını yiye yiye siyaseti öldürdük...
Görmek istediğim pankart, üzerinde “Ülkemize kaybettirmeyeceğiz” yazandır...”
İhsan Dağı böyle gidersen yüzde 50’yi bir daha rüyanda zor görürsün demeye getirmiş dünkü köşesinde...
Mehmet Metiner Yeni Şafak’ta “Hallacı Mansur’un, ‘Dostun gülü yaralar beni!’sözü meğer ne kadar doğruymuş!
Bazılarınınki artık gül, gülle!” diye niye feryat ediyor sence?
Bir düşün istersen;
Hadi diyelim “bölücü paçavralı”, “molotof kokteylli” dekor seni bir kere daha sahnede “dev” leştirdi.
Peki ya kulisine çekilirken “set ekibi”nden biri merdivene muz kabuğu bırakır da düşersen?
Taksim’i “temizledin”, Gezi Parkı’nı “zapt ettin” diyelim;
Söğütözü’ne de TOMA’larını sürebilecek misin?
Çankaya’ya “biber gazı” yla müdahale edebilecek misin?
Ya Zaman’a, Bugün’e, kontrolden çıkma emareleri baş gösteren Yeni Şafak’a, Star’a?..
Kendi mahallende güvende hissedemedikten sonra “3-5 çapulcu”nun sesini kesmek yetecek mi düşlediğin makamı garantilemeye!
Güvende misin sahi şimdi?