İki muhbir ve komplo şebekesinin tezgâhı sonucu Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar ocak ayında görevden alınmıştı. Ancak ortada bir hukuk garabeti var. Yandaş medyanın başlattığı hedef göstermede bilinen tetikçiler devreye girmişti. Bunlara ilaveten kendi partisinin içinden kimi isimler de destek verdiler.
4 Ocak'ta görevden alınma yazısından bir gün sonra Kemal Kılıçdaroğlu Beşiktaş Belediyesini ziyaret etti. Düzenlediği basın toplantısında "Bu bir siyasi komplodur." diye konuştu.
Safhalar
Unutulmaması gereken, eski bir belediye çalışanının yalan ihbarına dayanan suçlamalarla bugüne gelinmesi. Aylarca tahkikat yapıp, delil arıyorsunuz. Sonuçta hiçbir şey bulamıyorsunuz. Kaldı ki Hazinedar'ın dört yıllık icraatını ilk didik didik eden Sayıştay denetçileridir. Sonuçta verilen denetleme raporu ortada. İstanbul ilinin 39 ilçesinin "en temiz sonucu" Beşiktaş'ınki idi.
Murat Hazinedar için alınmış hiçbir aleyhte karar yok. Aksine "aklanma belgeleri" mevcut.
Ne bekleniyor?
Bakanlık müfettişlerinin görevden almaya neden gösterilen raporu hazırlanırken, başkana tek soru yöneltilmemesi sizce tuhaf değil mi?
Daha da kötüsü Murat Hazinedar'a isnat edilen örgüt suçu. Hem de FETÖ'cülük! Hangi delile dayandırıldığı ise belli değil.
Bu işlerin üstünden 2,5 yıl geçtiği hâlde ifadesi dahi alınmadı. Yurt dışı yasağı konulup bırakıldı. Savcılık makamı Murat Hazinedar'ın avukatlarıyla bile görüşmedi. Israrlı taleplere cevap dahi verilmiyor. Görevden almayı TCK'nın 45 ve 46. maddelerinden verenlerin durumu "kapı duvar."
Tuhaf değil mi?
Savcı yüzü görmeyen, "görevden uzaklaştırmaya ilişkin hiçbir belgesi olmayan" bir belediye başkanını bu hâle getirmek açık hukuk ihlalidir.
Yapılan futboldaki "kural hatası"nın benzeridir. Hani "maçın tekrarını gerektiren" kusurlardan biridir.
Kişisel fikrim, "HDP'li başkanlara kayyum atandığı" sırada sarf edilen bir sözün sonucudur; "CHP'li belediye başkanlarını da görevden alacağız." Bu çıkışı hatırladınız değil mi?
Yapılması gereken
4 Ocak'ta Murat Hazinedar'ın görevden alınışının birinci yılı dolacak. Bu "siyasi tezgâhı" bozacak tek kişi var; Kemal Kılıçdaroğlu. CHP Genel Başkanı, bu oyunun faillerini iyi bilmekte. 5 Ocak tarihinde teşhisini koymuştu; "Bu bir siyasi komplodur." Peşinden söz verdiği icraatı gerçekleştirmesinin tam zamanı.
Göztepe taraftarının sloganını atarak; "İnadına Hazinedar" diyerek ortaya çıkmalıdır. Yani "Beşiktaş Belediye Başkan adayımız Murat kardeşim" demelidir.
Ayrıca 5 Ocak'ta verdiği sözün arkasında durmuş olur. Bir siyasi parti liderine yakışan davranış bu olmalıdır...
...
ÖZEL NOT: Bu komploya alet olan iki muhbir ve basındaki tetikçileri kamuoyu artık öğrendi. Başta da Kılıçdaroğlu.
***
Aynı ekip
Tarafsız Bölge'de bilinen yüzleri izledik. Metin Akpınar ve Müjdat Gezen gibi yaş toplamları 152'yi geçmiş iki sanatçının durumu ele alındı. Sabahın köründe polis nezaretinde ifadeye götürüşleri onaylamak mümkün değil.
Hele bir görüntü vardı ki elinde tost ve ayranlı Akpınar. Nedense bu işleri becermeyi öğrenemedik. Yine de şükretmek lazım cuma akşamı nezarete alıp, pazartesi sabahı savcının karşısına çıkarabilirlerdi.
Taraf
Ahmet Hakan Coşkun'un programında iki iktidar, iki muhalefet sözcüsü vardı. Bir de partiler üstü isim: Nazif Okumuş. Süresini çok aşan tartışmanın yandaşlarından Alaaddin Varol, bu defa "ters manyel" çekti. Ankara seçimlerinde CHP ile İYİ Parti'nin arasını mayınlamaya uğraştı. Zafer Şahin de ona katıldı.
Gecenin çerçevelenecek lafı Mustafa Balbay'dan geldi. Şahin ve Varol ikilisine "Siz, CHP'de kriz çıkmamasının krizini yaşıyorsunuz" dedi. Nazif Okumuş'a gelince daha önce Mansur Yavaş'la ilgili ne söylediyse arkasında durdu. "Yavaş kazanacaktır. Bu da yeteneği, ahlakı, edebi ve duruşuyla olacak." şeklinde konuştu. Okumuş'un bir yönüne ise bayılıyorum. Kimseye sözünü kestirmiyor.
MEDYANIN DİLİ
İŞTE YANLIŞ:
Canan Karatay: Gıdaların genetiğiyle oynuyorlar.
Yanlışı kim yaparsa yapsın haberci doğrusunu söylemelidir. Cem Öğretir, haberi düzeltmeden sunuyor: "Gıdaların genetiğiyle oynuyorlar."
Gen: Kalıtımsal öge.
Genetik: Kalıtım bilimi.
GÜNÜN SÖZÜ
Yaşamak için mücadele şarttır. M. Kemal ATATÜRK
