'Beraber yürüdük biz bu yollarda' düeti
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, “ana muhalefet lideri” olması dolayısıyla da halihazırda -hele ki Gezi’den sonra- “iktidar” yani Tayyip Erdoğan alternatifi varsayılan Kemal Kılıçdaroğlu, beş günlük ABD gezisinin son gününde; daha 1996’da Erbakan’a rakip çıkarıp “Türkiye çapında liderlik” yolunu açarak Erdoğan’ı başımıza saran Morton Isaac Abramowitz ile görüşecekmiş.
“Ne iyi ettiniz” diye “teşekkür ziyareti” değildir herhalde!
Niyet, “bu sefer onu alma beni al” mesajı vermekse; CHP kim için “alternatif” olmuş oluyor diye sormak gerekmez mi bu sefer de;
Türk Milleti için mi?
ABD’nin âli menfaatlerine uygun bir küresel siyaset tanzimine çalışanlar için mi?
Alelade bir politkacı değil Abramowitz. “Hançerdeki Parmak İzleri” dizisinin ilerleyen bölümlerinde de okuyacağınız gibi, bir kere 1990’lardan itibaren Türkiye’de “Kürt sorunu” yaratmaya odaklanmış üç beş kilit isimden biri. Eğer bugün bir “peşmerge ordusu”ndan söz ediyorsak; Delta Force birliklerinın Irak’ın kuzeyinde “silahlı eğitim”e başlamasındaki Abramowitz katkısını gözardı etmemeli. AKP’nin kuruluşundaki işlevini yedi düvelin duyduğu CFR’nin en kıdemli üyelerinden olan Abramowitz’in Uluslararası Kriz Grubu (ICG)’nun “başkanlığını” yaptığını da unutmamak gerekli.
Neden mi?
Uluslararası Kriz Grubu’nun geçtiğimiz ay yayınladığı son “Kürt Raporu” bir fikir verir belki:
Bilin bakalım söz konusu raporda, “süreç” konusunda en büyük övgü kimeydi?
Öcalan? Erdoğan? Barzani?
Hiçbirisi!
ICG’nin yere göğe koyamadığı kişi, “ana dil, etnik kimlik gibi temel konularda reformcu bir çizgi benimsemiş” , “ana dilde eğitime açık olduğunu belirtmiş”, “vatandaşlık ve Türklük tanımının tekrar yapılması konusunda olumlu beyanlar vermiş” diye takdim edilen Fethullah Gülen’di!
Abdülhamit Bilici, Ruşen Çakır, Amberin Zaman boşuna davet edilmedi bu geziye demek ki!
Yalnız şöyle bir “sıkıntı” var;
Amerikalılar, aynı raporda “orduya yakın, Türk milliyetçiliğinin temel savunucusu” diye nitelendirdi CHP’yi!
Aa pardon ama ya, “CIA ajanı” olduğu iddiası Parti Meclisi’ni karıştıran, PKK ve Öcalan ile müzakereyi kapsayan “Barış süreci”nin destekçisi Sezgin Tanrıkulu da heyetteydi değil mi;
Onlar aralarında uzlaşır-anlaşırlar gari!
Aklımdayken, “Söylemden Gerçekliğe: ABD’nin Türkiye Politikasını Yeniden Tasarlamak” başlığı ile daha birkaç hafta önce yayınlanan, Abramowitz ve “istenmeyen adam” Eric Edelman’ın, Kılıçdaroğlu’nu ağırlayacakları yer de olan Bipartisan Policy Center adına hazırladıkları rapor da önemli.
“AKP’nin Özerk Kürdistan” için cesaretlendirilmesi gerektiğini savunan ikilinin, Türkiye için öngördüğü sadece iki seçenek vardı:
Ya “Açılıma devam edip Kürtlere milli kimlik ve azınlıklara özgürlük verecek”, ya da “Toplumsal gerginliğe, ekonomik bunalıma, istikrarsızlık ve kargaşaya sürüklenecek” ...
Bu durumda;
Erdoğan’ı “Arap siyasi değişimin Rock yıldızı” gören Abramowitz, -mesela, hani olur ya- Kılıçdaroğlu’na dönüp “Seni de Türk siyasi değişiminin folk yıldızı yapacağız” derse, CHP lideri ne diyecek, hangisini seçecek?
Eğer, -yarım bıraktıklarını/beceremediklerini tamamlamak üzere, “Erdoğan’ın yolundan” yürüyecekse, “Beraber yürüdük biz bu yollarda” düeti içinse bunca uğraş; CHP’yi kim neden tercih etsin ki AKP’ye!
Yanılmak ümidiyle...