Benim devletimse çık dışarı
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı ile üsteğmenimiz arasındaki diyaloğu bütün Türkiye izliyor. Sosyal medyada milyonlarca izlenen görüntüler kimilerinin gözlerini yaşartmış olsa da beni derinden düşündürdü. Ne de olsa Oslo müzakerelerinde örgüte “size problem çıkaran vali, kaymakam, müdür, asker varsa bildirin, görevden alalım” sözü verilmişti. “Senin devletin bize söz verdi!” sözleri ile meydan okuyan Gültan Kaşanak’a “Burası benim devletimse o zaman çıkın dışarı” cevabını yapıştıran Üsteğmenimizin en kısa zamanda görevden alınacağı endişesi taşıyorum. Gazetemizin Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, dünkü yazısında Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e çağrı yaparak “O üsteğmeni otobüsün üzerine çıkarmadan alnından öpecek misiniz?” sorusunu yöneltmişti. Takan haklı elbette. Ancak sözde çözüm sürecine zarar verdiği gerekçesiyle görevden alınıp, alınmayacağını sormak bana daha mantıklı geldi. Zira Musul rehinelerini kurtardı gerekçesiyle MİT’e
teşekkür ziyaretinde bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu her an Genelkurmay’a gidip “Açılım sürecine zarar veren üsteğmeni görevden alın!” talimatı verebilir. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk kumpasına şimdilik dahil edilemeyecek üsteğmenimizin disiplinsizlik soruşturması ile ordudan atılma ihtimali bile var. Benim bu satırlarımdan sonra “O kadar da değil!” savunmasına geçebileceklere Hava ve Kara Kuvvetlerinden sorgusuz sualsiz atılanları hatırlatacağım. Kısa sürede sicil notları düşürülüp, disiplinsizlik sebebiyle kıyıma uğratılan personel ile ilgili halen resmi açıklama yapılamıyor. TBMM’de verilen soru önergelerine kaçamak cevap veren Milli Savunma Bakanı bile gerçek rakamı bilemediğini itiraf etti.
Gelelim IŞİD’e karşı askeri operasyon gizemine.. Köşke çıkan Erdoğan, Libya konusunda “Ne işi var NATO’nun Libya”da lakırdısını etmiş, iki gün sonra çarkçıbaşı olmuştu. Suudi Arabistan’daki metne imza koymazken şimdi her türlü askeri seçenekten bahsedilir duruma düşülmüştür. Sam Amca “Tak” deyince, “Şak” diye yerine getirme durumundalar. Önce “Uçuşa yasak bölge” ardından, lojistik destek derken Orta Doğu bataklığına saplanmamız an meselesi. Bütün bunlar olup biterken Türkiye yine başörtüsünü tartışıyor. AKP’nin en özel taktiğidir bu.. Memleket elden giderken gündeme başörtüsünü getirdikleri yetmezmiş gibi gözümüzün içine baka baka yakında kız ve
erkeklerin okullarını ayıracaklarını da saklamıyorlar. 9 yaşındaki çocukların başlarını örtmeye zorlayan anlayışa Hayrünnisa Gül bile ne demişti? Bu konuya devam edeceğiz...