Bekir Kalyoncu karargahı terk etti...

YAŞ kararlarının ardından bir “teamül” teranesi tutturulup gidildi!..
Herkes kendi kafasına ve de “tanıdığına” göre yeni komutanlara “saygınlık”tan “demokrat”lığa varan rütbeler yapıştırdı. Ellerinde “liyakat ölçer” bulunan yandaşlar kafalarına göre, giden ve gelen koca koca paşaların formasyonlarını değerlendirdiler. Onbaşı ile binbaşının rütbesini bile ayıramayacak yalakalar güruhu, sözde sivil iradeye yine kayıtsız şartsız methiyeler düzdü.
Her zaman olduğu gibi gerçekler ustaca kamuoyunun gözünden kaçırıldı. Bu yılki YAŞ’a damgasını vuran gerçekler neydi?..
Kendi bildiklerimi anlatıp sonra sözü uzmanına bırakacağım. Önce sıcak flaş haberi verelim.
TSK’da gerçek teamül YAŞ kararları ardından 30 Ağustos’a kadar komutanların görevlerine devam etmesi ve o tarihte devir teslimlerin yapılmasıdır. Terör örgütü PKK’ya karşı ılımlı olmayan ve AKP’nin tepki gösterdiği Bekir Kalyoncu Paşa hak ettiği Kara Kuvvetleri Komutanlığı elinden alınarak emekli edildi. Kalyoncu Paşa da devir teslimi beklemeden(dün) izne ayrılarak karargahı terk etti. Askeri çevrelerde Kalyoncu’nun devir teslim törenine katılmayacağı konuşuluyor.
YAŞ’ın asıl saklanan gerçeğine gelince..
Aynı Bakanlar Kurulu ve bürokraside olduğu gibi, Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan TSK üzerinde sıkı pazarlık kavgalarına tutuştu. İki büyük örnek vermekle yetineceğim;
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gelen Hulusi Akar “Kayserililik” kontenjanından... Jandarma Komutanlığı’na atanan Servet Yörük (Askeri çevrelerde ‘Hilmi Özkök’ün iyi adamı’ olarak anılır. Başbakan, Gül’ü değil Özkök’ü Çankaya’ya çıkarmayı çok istemişti) Tayyip Erdoğan’ın bastırmasıyla koltuğa oturdu. Anlayacağınız Gül ile Erdoğan arasında TSK’da adam kapma kavgası ayyuka çıktı.
Şimdi YAŞ’ın diğer gerçekleri için sözü eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri Emekli Kurmay Albay Ümit Yalım’a bırakalım. Eminim gözleriniz fal taşı gibi açılacak!..
Ümit Yalım, YAŞ kararları ile e-muhtıra döneminin ödüllendirildiğini söyledi ve ekledi;
“EDOK Komutanlığı’na atanan; e-muhtıra döneminin Genelkurmay Genel Sekreteri General Salih Zeki Çolak, 7’nci Kolordu Komutanlığı yaptığı dönemde, Albay Temizöz’ü yargılamakla görevli ve yetkili olan 7’nci Kolordu Askeri Mahkemesi’nin Savcılığı’na soruşturma emri verdi mi? General Çolak, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı görevi sırasında, karar mekanizmasının içinde olan bir general olarak, Kara Kuvvetleri mensubu asker kişilerin, kanunen görevli ve yetkili olmayan sivil mahkemelere gönderilmesi ve orada yargılanması hukuksuzluğuna karşı ne yaptı?”
Ümit Yalım’dan Hulusi Akar’a;
“Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanan Hulusi Akar, Korgeneral rütbesinde iken, İstanbul’da 3’üncü Kolordu Komutanı olarak görev yaptı. O dönemde, 3’üncü Kolordu mensubu, Harp Akademisi’nden yeni mezun bir Kurmay Binbaşı, Balyoz Davası için bilirkişi olarak görevlendirildi. Mesleğinde yeteri kadar tecrübesi olmayan binbaşının verdiği görüş üzerine mahkeme yüzlerce subayı tutukladı. 3’üncü Kolordu’da çok sayıda tecrübeli kurmay subay varken, bilirkişi olarak neden Akademi’den yeni mezun subay görevlendirildi? Bu subayı kim, ne maksatla görevlendirdi? Hasdal Cezaevi’nde, Balyoz Davası’ndan tutuklu general/amiral ve subayları ziyaret eden ve ‘yeni mezun kurmay subayın bilirkişi olarak neden görevlendirildiğini açıklayamam’ diyen Korgeneral kim? Akar, Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevi sırasında, karar mekanizmasının içinde olan bir general olarak, Silahlı Kuvvetler mensubu asker kişilerin, kanunen görevli ve yetkili olmayan sivil mahkemelere gönderilmesi ve orada yargılanması hukuksuzluğuna karşı ne yaptı?”
Yalım’dan Necdet Özel’e;
“Necdet Özel, 2007-2008 yılları arasında, Ege Harekat alanından sorumlu olarak, Ege Ordusu Komutanlığı görevini yürüttü. Hudut ihlallerinin, Genelkurmay Başkanlığı’na ve NATO üyesi olduğumuz için Belçika/Mons’ta bulunan SHAPE Karargahı’na bildirilmesi gerekiyor. Özel, Ege Ordusu Komutanı olarak görev yaptığı dönemde, Yunanistan’a ait helikopterlerin, Ege Denizi’ndeki adalarımıza asker taşımak ve Yunan askerlerinin adalarımızı işgal etmek suretiyle yaptığı hudut ihlallerini, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’na ve SHAPE Karargahı’na rapor etti mi?”
Cevapları içinde olan soruların ardından Ümit Yalım’ın şu tespitini iyi düşünmek lazım;
“12 Eylül 2010 yılında yapılan referandum ile Anayasanın 125’inci maddesi değiştirildi ve Yüksek Askeri Şura’nın sadece ihraç kararları yargı denetimine açıldı. Terfi ve emekliye ayırma işlemleri ise yargı denetimine açılmadı. Böylece Erdoğan, Silahlı Kuvvetler’in komuta kademesini, kendi siyasi emellerine göre şekillendirecek gücü elinde tuttu.
TSK Personel Kanunu’nun 47’nci maddesine göre, Korgeneral ve Koramiralliğe yükselebilmek için, Kara Kuvvetleri’nde muharip sınıfı general, Deniz Kuvvetleri’nde güverte ve deniz sınıfı amiral ve Hava Kuvvetleri’nde pilot sınıfı general olmak koşulu var. Ancak bu maddeye rağmen, 2011’de yardımcı sınıf bir general orgeneralliğe, 2012 ve 2013’te yardımcı sınıf iki general korgeneralliğe terfi ettirilmiştir. Terfiye dayanak olarak, Kara Kuvvetleri Sınıflandırma Yönergesi kullanılmaktadır. Ancak yönerge kanuna aykırı olamaz. Eğer YAŞ’ın terfi kararları yargı denetimine açık olsaydı, anılan yardımcı sınıf generallerin korgeneral ve orgeneralliğe terfi etmeleri mümkün olmazdı.
YAŞ’ın terfi kararları yargı denetimine açık olsaydı, Necdet Özel Genelkurmay Başkanı olamazdı. YAŞ kararları yargı denetimine açık olsaydı, Bekir Kalyoncu’nun Kara Kuvvetleri Komutanlığı engellenemezdi.”

Yazarın Diğer Yazıları