Bedelli askerlik
Periyodik aralıklarla çıkarılan vergi afları, vergisini düzenli ödeyen vatandaşlara haksızlık yapmak anlamına gelir. Bedelli askerlikle ilgili olarak yapılan düzenlemeler “vatani görev” deyip zamanında askerliğini yapmak için kışlaya koşanların onuruna dokunacak biçimde olmamalıdır. Ödemeyeni ödüllendiren vergi sistemi ya da görevini zamanında yapmayana artı kolaylık sağlayan askerlik düzenlemesi etik açıdan sorunlu bir durumdur.
Türkiye, öğrenci afları, mahkûm afları, vergi afları ve askerlik yükümlülüğü ile ilgili düzenlemeler memleketidir. Her kuralın, her an değişme ihtimali bulunduğu bir yerde uygulamalardaki süreklilik kaybolur. Unutmamak gerekir ki kurallar çiğnenmek için değil uygulanmak için vardır.
Askerlikle ilgili kararlar alınırken Türkiye’nin, belâlı bir coğrafyada olduğu gerçeğini hiç kimse hiçbir zaman göz ardı etmemelidir. Nihayetinde Türkiye, otuz yıldır bölücü bir terör örgütünün kanlı terörüne karşı mücadele ediyor!
Ayrıca Türkiye’nin içinde bulunduğu jeopolitikte de hâlâ sınırların stabil olmadığı somut bir gerçektir. Türkiye’nin üç komşusu olan Irak’ın, Suriye’nin hatta İran’ın geleceği konusunda büyük bir belirsizlik vardır. Kıbrıs Rum yönetimi Ege’de petrol arıyor. İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin durumu orta yerdedir. Ege’de de Türk-Yunan savaş uçaklarının “it dalaşı” nı ekonomik krizler bile önleyemiyor.
Bu yüzden bedelli askerlikle ilgili hangi karar alınırsa alınsın bu karar ülkenin sosyolojik, siyasal, askeri ve jeopolitik gerçeklerine uygun olmalıdır.
“Bedelli askerlik” le ilgili olarak süreç içinde yaratılan toplumsal beklentiye bu çerçevede cevap aranmalıdır. Bu toplumsal beklentiyi cevaplarken de diğer bazı insanlardaki beklentilerde de hayal kırıklıkları ve gücenmişlik duygusu yaratmamak gerekir. İşin psikolojik yönü bu manada göz ardı edilmemelidir.
Bedelli askerlik konusuna, kamu vicdanını yaralamayacak, askerin ihtiyaçlarını göz ardı etmeyecek, şehit aileleri ve gazileri rencide etmeyecek, terörle mücadeleyi sekteye uğratmayacak bir çözüm bulmak gerekir.
Bedelli askerlik, askerle ilgili bir konu olduğundan ordunun ihtiyaçları, öncelikleri ve görüşleri bağlamında bir çözüme bağlanmalıdır.
Diğer yandan hep tartışmalara neden olan “fakirin çocuğu” şehit oluyor. “Torpillilerle tuzu kuru olanlar” bir biçimde askerlikten sıyrılıyor türünden insanlar arasında dilden dile dolaşan söylemlere de haklılık verecek bir kararın altına imza atılmamalıdır.
Söz gelimi diğer şartları tutan ancak bedeli ödeyecek gücü olmayanlardan dileyenlerin askerlik yapabilecekleri gibi askerlik yapmak istemeyenler için de belirli bir süre kamu hizmetlerinde çalışma gündeme getirilebilir.
Bedelli askerlik, devlet açısından ciddi bir gelir potansiyeline sahiptir. Ancak askerlik gibi bir olgunun gelir aracı olarak görülmesi doğru değildir. Bu sebepten “Bedelli askerlik” hiçbir zaman kamu finansman aracı olarak düşünülmemelidir. Belirlenen bedelin makul ve izah edilir bir seviyede tutulmasına dikkat edilmelidir. Bedelli ile sağlanan gelir ordunun ihtiyaçları için kullanılmalıdır.
Ayrıca “bedelli askerlik” şartlarını haiz olan, fakat ödeyecek “bedeli” olmayanlar için nasıl bir yöntemin düşünüldüğü konusu da üzerinde durulması gereken bir diğer husus olmalıdır. Terörün azdığı, her gün al bayraklı şehit cenazelerinin uğurlandığı bir ülkede, “parası olanlar parasını, olmayanlar da canını versinler” türünden yaklaşım toplum vicdanını kanatacaktır.
Askerlik asla maliyet-fayda, kâr-zarar, gelir-gider konusu olarak düşünülmemelidir. Türkiye’de askerlik maddi alana indirgenemeyecek kadar önemli bir konu olup milli, ahlaki ve dini yönü de vardır.