Bazı değinmeler

Milli Eğitim Bakanlığı 66 ay uygulamasından vazgeçtiğini açıklamış. İsteyen aileler çocuklarını 66 aylık iken okula yollamayacaklarmış. Çünkü bir senelik uygulama tam anlamı ile başarısız olmuş ve çocukların % 82’si okumayı sökememiş. Geçen sene yapılan tartışmaları hatırlayın. AKP Genel Merkezi’nde alınan bir karar sonrasında gene AKP Genel Merkezi’nde bu yasa taslağı Milli Eğitim Bakanlığı uzmanları hatta iddiaya göre üst düzey yöneticilerinin haberi olmadan hazırlanmıştı. TBMM’ye geldiği zaman muhalefetten bu iş olmaz şeklinde gelen eleştirilere AKP Hükümetinin cevabı “muhalefet ideolojik eleştiri yapıyor” olmuştu. Sanki yasa tasarısı uluslararası eğitimciler grubu tarafından hazırlanmış gibi. Aslında yasa tasarısının ve sonra yasanın kendisi AKP ideolojisi kokuyordu buram buram. Olmadı çöktü. Olan çocuklarımızın bir yılına oldu. Bu çocuklar “deney faresi” gibi AKP laboratuvarında kullanıldılar. AKP, nasıl Türkiye’yi kullanıyor ise çocuklarımızı da öyle kullandı. Neyse çocukları bir senede kurtardık ancak Türkiye ne yazık ki çocuklarımız kadar şanslı değil, bir felakete doğru sürüklenmeye devam ediyor.
Cemil Bayık, Kandil’e giden Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku öğretim üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar’a açıklamalarda bulunmuş. Herhalde tarihte ilk kez bir kamu hukuku profesörü terör örgütü lideri ile söyleşi yapıyordur. Aslında Mithat Sancar’a da çok yakışmış. Cemil Bayık, “Biz 1996’da çekilecektik. Erbakan da çekilmemizi istiyordu anlaştık. Bunun için 28 Şubat yapıldı” açıklamasını yapmış Sancar’a. Yersen tabii. Sancar ve onun gibi yemeye hazır olanlar, dün televizyonlarda bu konuyu işlediler. Herhalde o tarihte anaokulunda olan bir haber kanalı sunucusunu dinlerken, cehalet sınavından çok yüksek not almış diye kendi kendime düşündüm. Bugünlerde askere vurmak gelenek oldu ya, Bayık da kendince pozisyon alıyor. Çok basit bir duruş, pozisyon çabası olmuş Bayık’ın çabası. Ancak baktım, bugün(dün) kendisi de o tarihlerde anaokulunda okuyan Selcan Taşçı kardeşim oturmuş PKK’nın 1995-1996’daki pozisyonunu incelemiş ve Yeniçağ’daki köşesinde yazmış. Atladı iseniz dönüp internetten okuyun. Benim Selcan kardeşime ekleyeceğim hiçbir şey yok. Demek ki, mesele yaş değil, baş ve içindeki bilgi, ve araştırma merakı imiş. Aferin Selcan, yazın bütün Türk basınına bir dersti. Eline sağlık.
Bir başka haber Taraf gazetesinden. MİT’in Basın Yayın Birimi’nin başına Star gazetesi yazarı ve dış haberler müdürü Nuh Yılmaz atanmış. Bu aralar Kürtçü kültür çalışmaları yapma ve pankürdist projenin dil/kültür ayağını inşa etme görevini üstlenen/verilen Artuklu Üniversitesi Genel Sekreteri edebiyatçı-yazar Murat Dilmen MİT Terör Koordinasyon Merkezi’ne atanmış. İşin ilginç yanı atamadan önce MİT, Nuh Yılmaz ile ilgili araştırma yapmış ve olumsuz rapor vermiş. Ancak her kurumu AKP’lileştirme konusunda ısrarcı olan iktidar, bu konuda da hiç geri adım atmıyor. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın yerini adım adım, AKİT alıyor. CHP milletvekilleri hakkında yapılan fişlemeler büyük bir skandal.
Daha önce Dicle Üniversitesi’nde görev yapan Murat Dilmen hakkında ise 2010 yılında Artuklu Üniversitesi’nde öğretim üyelerinin odalarına gizli kamera ve dinleme cihazı yerleştirmekten soruşturma açıldığına dair Taraf’ın bir iddiası var. Edebiyatçı-yazar kimliğinden dolayı Murat Dilmen daha önce ne yazmış diye internette arama yaptım. Hiçbir şey bulamadım. Kendi kendime sordum acaba Murat Dilmen’in MİT ataması “yuvaya dönüş mü” diye.
Son not: Cemaat 11 maddeden oluşan bir bildiri yayınladı. Bu bildiri bence çok daha önemli bir açıklamanın üstünü örttü. Gülen Hoca, ABD’nin en önemli dergilerinden birisine yaptığı açıklamada AKP’nin dış politikasını mahkum etti. Başarısız olduğunu ilan etti. Buna eklenecek hiçbir şey yok.

Yazarın Diğer Yazıları