Bayramlar Bayram Ola mı?

Bir bayram yazısı yazmak gerek diye düşündüm, sonra da ne yazayım diye... “Cennetin Kütüphanesi” adlı kitabımda “Bayramdır” başlıklı bir bölüm vardır, onu paylaşmam uygun olur diye düşündüm. İsabet etmiş miyim, okuyun, siz takdir edin:
“İçine barış sığan büyük kavramdır. Bayramdır bu, küskünlüğü öteleyen kıvamdır.
Çifte su verildi cüzi irademize; nefsimizi terbiyeye devamdır, bu malûmu ilamdır.
İnancımız tamdır, orucumuz tamamdır, arifedir encamdır, dönemeci bayramdır. Giden gelir, gelen gider, ömrümüzde dönencedir müdamdır.
Başucumda bayramlıklar, akşamdır. Eldir açılası, uzanası, tutulası, öpülüp başa götürülesi, baş okşayası. Mendillerde düğüm düğüm, sevinç sevinç paramdır. Bayramdır ki, el elelik meramdır, yoldur yordamdır.
Bayramdır, ağız tadı taamdır, şirin şirin ikramdır. Fıtra gram, zekat tutam, yetimin boynu bükük, yoksulun avurdu çökük; yaramdır; bayram bana haramdır.
Yas bayramı, kara bayram da bayramdır, karaları bayramdır.
Bayramdır; hapishanelerde ispatlanan, huzurevlerinde çürütülen kuramdır.
Geçmiş ve sıla özlemi buram buramdır, bayramdır bu, kimine gamdır. Ötelerde bir hatıra adamdır, babamdır, hayali bile bayramdır. Kabirler ki, fatihalarla vardığımız makamdır.
Bayramlaşmalar vardır ki bayraklaşmalarla ikiz. Bayramı bayraklaştırıp bayrakta bayramlar görmek, benim dâvâmdır.
Başrol oyuncusu yoktur bizim bayramların, figüranları bütün avamdır. Bayram değildir tatil beldelerine kaçmak, bayramlara bağlamdır.
Selamdır, kelamdır, tebrik kartıdır bana, teey eskilerden...”
Bayramlar Bayram Ola...
Rahmetli Abdurrahim Karakoç’un “Bayramlar Bayram Ola” başlıklı o şiirleri düştü birden yâdıma... Bayram hep sevinç değildir ki; acıdır, özlemdir, hüzündür de çoğu kez... Karakoç, işin bu yanını pek güzel işlemiştir. Sözü ona bırakalım, bayramınız bayram ola, diyerek...
Güneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderine
Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı..
Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu
Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı..
Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok
Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını
Adam “evet” dedi, sıktı dişini..
Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvara
Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı..
Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Yıllar, aylar, günler erirken yasta
Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı...

Yazarın Diğer Yazıları