Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Bayramın tadı yok...

Önceden alınacak bazı etkin ve caydırıcı önlemlerle İstanbul Atatürk Havalimanı'nı kana bulayan,45 masum insanın ölümüne neden olan IŞİD terör örgütünün eylemi engellenebilir miydi? Devletin görevi vatandaşların canını malını korumaktır ve bunun için de azami tedbirin zamanında alınması gereklidir. Dünya'nın birçok yerinde caydırıcı nitelikte önlemler alınmakta olmasına rağmen terörün önüne geçilememiş olmasını bahane olarak göstermek kolaycılık ve sorumsuzluktur. Türkiye'nin özellikle PKK ve IŞİD terörünün birinci hedefi olduğu düşünüldüğünde, bunca yaşanan acı olaya rağmen hâlâ daha alınması gerekli önlemlerin alınmamış olması hayret vericidir. Bu yazıyı ülkemizin turizm beldelerinden ve belki de terörün hedefi olabilecek Bodrum'dan yazıyorum. Gerek havaalanında, gerek şehir merkezine gidilen güzergahta ve gerekse de vatandaşların/turistlerin yoğun olduğu bölgelerde hiçbir önleyici tedbirin alınmaması şaşkınlık vericidir. Amaç, ülkede her şey normaldir, teröre rağmen hayat devam ediyor, her şey güllük gülistanlıktır mesajı vermek ise bu yanlıştır.

***

Türkiye'de hayat normal değildir. Huzur ve güven ortamı kalmamıştır. Bunun tersini iddia edenler bu ülkeye zarar vermektedirler. Diğer taraftan güzel ülkemizde vuku bulan olumlu gelişmeleri de görmezden gelerek sabah akşam hükümet üzerinden devleti zayıflatmayı amaçlayan kesimleri de tasvip etmek mümkün değildir. Özellikle bayramların birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde geçirilmesi bilinci, en azından terör illetinden kurtuluncaya kadar düsturumuz olması gereklidir. Türkiye'nin emperyalist güçlerin hedefinde olduğunu unutmamalıyız. İç siyasi çatışmaların ve gerilimlerin gerçekten zamanı değildir. İktidar ve muhalefet bu bilinçle ve sorumlulukla hareket etmesini başarmalıdır. Siyasiler, üstünde siyaset yaptıkları vatan topraklarının tehdit altında olduğunu unutmamalıdır. Türkiye'yi bölüp parçalamak isteyen şer güçlerine karşı birlik içerisinde olunmazsa sonumuz pek de hayırlı olmayacaktır.

Son yıllarda özellikle dış siyasette alınan tartışmalı kararların yaşadıklarımıza olumsuz etkisi ortadadır. Komşularımızla "sıfır sorun siyasetinin" yarattığı fiyasko ortamı ülkemizi terörün bir numaralı hedefi haline getirmiştir. Türkiye'nin komşularıyla var olan gerilimden ve bölgedeki siyasetin yanlışlarından bir an önce kurtulması gerekmektedir. Suriye'de halkına zulüm çektiren Esad rejimine karşı tepki gösterilirken ölçünün kaçırıldığı ve dengeli bir siyaset izlenemediği apaçık ortadadır. O bölgede yaşayan Türkmen kardeşlerimiz ve masum insanların katledilmelerine tepkisiz kalamayacağımız bilinmelidir. Ne var ki Orta Doğu dengelerini göz ardı ederek siyaset güdülmesinin sonuçları da maalesef Türkiye'nin zarar görmesine yol açmıştır.

***

Geçtiğimiz günlerde önce İsrail bilahare de Rusya ile ilişkilerin normale dönmesi, Mısır ile de normalleşme sinyallerinin verilmesi oldukça sevindiricidir. Türkiye, İsrail ve Rusya ile el sıkışıp, Mısır ile görüşmekten söz ederken Kıbrıs'ın da önemi artmaktadır. İsrail gazının pazarlanması için, İsrail-Kıbrıs-Türkiye arasında boru hattı döşenmesinin en ekonomik güzergah olduğu bilinmektedir. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin bölgesel politik istikrarı destekleyeceğini bildirmiştir. Bu durumun Kıbrıs'ta sürdürülmekte olan müzakere sürecine olumlu etki yapması beklenebilir. Ne var ki Rum tarafının tutumunu ve niyetlerini iyi bilen biri olarak, Rum-Yunan ikilisinin bu proje önündeki en büyük engel olduğunu da belirtmeliyim. Rum tarafının Kıbrıs'ta ödün koparmadan bu projeye yeşil ışık yakmayacağı kesindir. Rum tarafının müzakere sürecindeki samimiyetsiz tavrı ve Türk düşmanlığı da sürmektedir. Rum Yönetimi aşırı milliyetçi görüşteki güçlerin görüşme sürecini torpilleyen düşmanca tavırlarına maalesef seyirci kalmaktadır. Güney Kıbrıs'taki faşist radikal milliyetçi Elam örgütü geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs'a geçen Türklere saldırmış, failler ise serbest bırakılmıştır. 2014 yılında Güney Kıbrıs'ta bir konferansa katılan 2. Cumhurbaşkanı Talat'a saldırı girişiminde bulunan Elam'lılar geçtiğimiz hafta mahkeme tarafından verilen bir kararla suçsuz bulunmuştur. Elam terör örgütü mensuplarının Temmuz ayı içerisinde sınır kapılarına saldırı düzenleme planı yaptıkları gelen haberler arasındadır. Rum siyasi partilerden DİKO, EDEK, Vatandaşlar İttifakı ve Ekologlar-Vatandaşlar İşbirliği'nin, Yunan Cuntası Darbesi ile 1974 Barış Harekatı'nı kınamak amacıyla "anti-işgal" adıyla etkinlik kararı aldıkları da bildirilmektedir.

Gerek Türkiye ve gerekse de KKTC'deki vatandaşlarımız ve siyasilerimiz içinde bulunduğumuz mevcut durumu, tehlikeleri ve tehditleri iyi tahlil etmeli, anlamalı ve buna göre hareket tarzı geliştirmelidir. Bu bayramın tadı yoktur ancak Büyük Türk milletinin terör tehditlerine ve ülkemizi bölmeyi tasarlayan güçlere karşı birlik olması yüreklerimize su serpecektir.

Yazarın Diğer Yazıları