Bayramı bile çalınan ülke!!!
Tarihte belki de hiç görülmemiş tuhaf bir süreç yaşıyor Türkiye...
20 yıldır AKP''nin yönettiği bu süreç, kamuoyunu yıllardır meşgul eden ve büyük tepki çeken yandaşçılık, ihale rezaletleri, kadrolaşma skandalları ve laikliği hedef alan tarikat-cemaat ilişkilerinden ibaret değil...
Devletin parasının skandal uygulamalarla çarçur edildiği bu dönemde, milletten öyle şeyler çalındı ki, dünyanın herhangi bir ülkesinde olsaydı devlet çoktan iflas edip batmıştı...
Yandaş müteahhitler beslenerek, ekmek peşinde koşan emekçilerin çabaları, iflasa sürüklenenlerin mücadelesi çalındı bu ülkede...
Kapıların tarikat ve cemaatlere açıldığı ve bu kadrolaşmanın 15 Temmuz gibi bir darbe girişimini tetiklediği bir ülkede, liyakat yerle bir edilince ve torpil-sınav skandallarıyla mürit-militanlar devletin kadrolarına doldurulunca, işsiz insanların yaşama tutunma çabaları çalındı bu ülkede...
Beyin göçünün zirveye çıktığı bir dönemde, üniversite bitirmiş on binlerce genç yeni bir hayat uğruna yabancı ülkelere kaçmak zorunda kalırken, milyonlarca üniversiteli işsiz gencin gelecekle ilgili planları da çalındı bu ülkede...
Ancak umutların, beklentilerin adeta tarumar edildiği bu ülkede, sıkıntılar sadece ihale skandalları, yandaş kayırmacılık, işsizlik ve beyin göçü, sınav-torpil rezaletleri ile milyonların umudunun darbelenmesinden de ibaret değil...
Konu yaşama tutunma çabaları, ayakta kalma mücadelesi, huzur, mutluluk ve gelecek planları olunca, daha neler çalınmadı ki bu ülkede?..
SİNDİRİLEN UMUTSUZ TOPLUM...
Tarımın darbelenmesi, milyonlarca ekilebilir alanın boş bırakılmasının ardından, köylünün kırsaldan kente göçe zorlandığı ve iğneden ipliğe (hatta karpuzdan buğdaya kadar) neredeyse her ürün için milyonlarca insanın dışa bağımlı hale getirildiği bir dönemde, tarlalardan filizlerin, fidanların ve buğday başaklarının bereketi çalındı bu topraklarda...
Son 20 yılda adına özelleştirme denilen talan siyaseti yüzünden (Atatürk''ün kurdukları da dahil olmak üzere) yüzlerce millî tesisin yandaşlara yok pahasına satılması ile birlikte, ülkenin tarım-sanayi-ithalat-ihracat üzerinden kalkınma planları da çalındı...
Ve en önemlisi de, tarikat ve cemaatlerin devlete ve siyasete darbe yapabilecek kadar palazlandırıldığı bir dönemde, Tevhid-i Tedrisat''a, Atatürk ilke ve inkılaplarına yönelik ağır saldırılar nedeniyle aydınlanmanın gelecekle ilgili ışığı çalındı bu topraklarda...
İnsanların sosyal medya üzerinden ekonomik gidişata yönelik tepkilerinin gözaltı ve hapis cezalarıyla engellendiği bir dönemde, milyonlarca insanın ifade özgürlüğü çalındı bu memlekette...
Yayın organlarına en küçük olayda ağır cezalar verildiği, reklam, ilan ambargosu nedeniyle gazetelerin kapandığı, televizyonların ekranlarının karartıldığı, gazetecilerin cezaevine atıldığı bir dönemde, halkın sesi olan medyanın özgürlüğü çalındı...
Ve son olarak, yıkıcı sosyo ekonomik gidişat, döviz zikzakları, toplumu esaret altına alan enflasyon ve hayat pahalılığı yüzünden öyle bir erozyon yaşatıldı ki bu memlekette; insanların hem geçmişteki anıları, hem gelecekle ilgili coşkuları, sevinçleri, beklentileri, çocukların ise yüzünde akide şekeri kokan gülücükleri bile çalındı!..
OTOGARLAR ISSIZ, YOLLAR BOMBOŞ...
Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş zam yağmuru nedeniyle, zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu bir dönemde, doğal gazdan yakıta, gıdadan giyime kadar tüm ürünlerin fahiş fiyatlarla ulaşılamaz hale geldiği bir dönemde, piyasa vurgunculuğu toplumdan öyle bir şeyi çaldı ki, insanların sosyal ilişkileri, akrabalık bağları, aileleri ile geçirdikleri zamanın dakikaları bile hayal oldu...
Bu ülkede, bir zamanlar milyonlarca insanın araçlarıyla sevdiklerine, akrabalarına, dostlarına ulaşmak için kara yollarına akın ettiği o günler ne yazık ki geride kaldı...
Şehirlerarası yolculukta en küçük mesafe bilet ücretinin 300 liraya çıktığı bir dönemde, kimse artık fahiş akaryakıt fiyatları nedeniyle kontak açamıyor, yollara düşemiyor, ailelerine, akrabalarına gidemiyor...
Toplumun en az yüzde sekseninin enflasyonun altında ezildiği bir süreçte, kimse misafir ağırlayamıyor, akrabalar birbirini göremiyor ve yaşamın rengarenk filizleri olan çocuklara yeni giysiler bile alınamıyor...
Hayat pahalılığının insanları boğacak hale geldiği bir dönemde, toplumun büyük bölümünün yüzü gülmüyor, insanlar alışverişe çıkamıyor, ramazan pidesinden bile mahrum kalan milyonlarca insan otogarları, yolları boş bıraktığı için adına "bayram" denilen ama her anı tüketilen bir süreç yurttaşları çaresiz bırakıyor, kahrediyor...
Çünkü tüm coşkusu ve heyecanıyla bayramları da çalındı bu ülkenin...
Devletin millî kaynaklarının, milletin umudunun, gençlerin gelecekle ilgili planlarının çarpık sosyo-politik ilişkiler nedeniyle adeta adım adım çalındığı bu ülkede; çocukların bembeyaz mendiller, yepyeni kıyafetler, gıcır gıcır ayakkabılar ve ceplerinde şeker, zihinlerinde coşkuyla kutladıkları o bayram mutluluğunun çalınması ne kadar kahredici değil mi?..
Evet; bu ülkede yaşama bağlılık, gelecekle ilgili planlar ve toplum huzuru bile adım adım tüketilip çalınsa da, (umutları inatla ayakta tutma çabasıyla) hepinizin Şeker Bayramı kutlu olsun...