Bayramda bile ayrıcalık yaptılar!

Allah kimseyi bu durumlara düşürmesin. Âmin. Süleymaniye Camii’nin üç yıldır süren restorasyon çalışması vardı ya. İşte ondan bahsediyorum. Bayram sabahı açılacağı haberini Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün arife günü gazetelere verdiği tam sayfa renkli ilânlarından öğrendik. Müslümanlar Bayram namazı kılmak için Süleymaniye’ye dâvet ediliyordu.
Dâvet ediliyordu da..
Bayramda ve Namazda bile ayrımcılık yapılmıştı. Hürriyet’ten Zaman’a, Akit’ten Taraf’a hemen bütün gazetelere verilen tam sayfa bu ilânın olmadığı bir tek gazete vardı, o da Yeniçağ’dı. İlânın sahipleri acaba Yeniçağ okurunu Müslüman mı saymıyorlardı? Bu gazeteyi okuyanların Bayram ve Bayram namazları ile ne ilgisi olabilir mi diyorlardı acaba? Bazı gazetelerde okudum, İstanbul’un değişik semtlerine Süleymaniye’nin Bayram namazına yetiştirildiğine dair ilânlar da asılmış ve bu ilanlarda Başbakan Erdoğan’ın bayram namazını Süleymaniye’de kılacağı notu da düşülmüş.
Ben de insanım, yani ben de çiğ süt emmişim. Acaba diyorum bizzat Başbakan Erdoğan mı yahut Erdoğnacılar mı Yeniçağ’a ilân verilmesini istemedi? Öyle ya, Yeniçağ okuru gelir, Bayram namazında kendisini protesto edebilirdi? Bu düşünce, “Kişiyi nasıl bilirsin/ Kendim gibi!” düşüncesidir, kimsenin kefili değiliz ama Yeniçağ okurunun camiyi protesto mekânı olarak kullanacağına da ihtimal vermiyoruz. Zaten böyle bir düşüncesi olan Başbakanın nerede Bayram namazı kılacağını her halükârda öğrenir, gider yapacağını yapar. Bu çok uzak bir ihtimal olduğuna göre... Yeniçağ’a reva görülen Gazze muamelesinin Bayram versiyonudur bu son yapılan. Her hafta gazetelere en az bir tam sayfa ürün ve indirim ilânı veren market zincirlerinin sadece Yeniçağ’a bu ilânı vermediklerini ve bu market zinciri sahiplerinin ya hükümet içinde insanlar olduklarını ya da devletle iş ilişkisi içinde bulunduklarından devletin icra organı olan hükümetten korktukları için Yeniçağ’dan uzak durduklarını, yani Yeniçağ’a Gazze ablukası uyguladıklarını daha önce sizlerle paylaşmıştık. Doğrusunu söylemek gerekirse da buna alışmıştık.
Fakat bir Bayram günü, bir namaz davetinde Yeniçağ okurunun devletin bir kurumu tarafından ilândan mahrum bırakma cezasına çarptırılması beni çok üzdü. Elhamdülillah bu gazete kimsenin ianesi ile çıkmıyor, gücü de buradan geliyor. Amma bir yandan dinin siyasete alet edilmesi, diğer yandan ekonomik baskı ve ayrımcılığın camiye kadar girmesi, namazı ve bayramları da içine alması, bu yazının muhataplarının tanınması bakımından gerçekten ilginç bir örnek oluşturdu. Ben bütün bu işlerden Başbakanın doğrudan haberinin olduğuna inanmıyorum, inanmak istemiyorum. Ama gazetelere ilân verirken durumdan vazife çıkaran market zinciri sahiplerinin hal ve davranışları devlet kurumlarında çalışanları da pek fena korkuttuğu da ortada.
Allah akıbetimizi hayreylesin.
Bir de... Siz bugüne kadar...
Bir Başbakanın Bayram namazı sonrası kendisi için hazırlanmış, altına kırmızı halı serilip üzerine kürsü yerleş bir platformdan eline mikrofonu alıp cami önünü miting meydanına çevirdiğine, bu görüntülerin televizyonlardan canlı canlı bütün Türkiye’ye seyrettirildiğine hiç şahit oldunuz mu?
İşte o gün bu da yapıldı.
Yahu yaptığınız iş nihayetinde bir restorasyon. Rahmetli Yavuz Sultan Selim Mısır’ı fethetti, Hilafet emanetini yüklendi, İstanbul yolunu tuttu. Halkın karşılamak için sokaklara döküldüğünü öğrenince, “Kırmızı halılar serile, platform hazırlana” falan demedi. Utandı, “Biz ne yaptık ki!” dedi, Anadolu yakasında beklemeye başladı. Nihayet gece oldu ve milyonlarca kilometrekarelik toprak fethetmiş ve Halifelik emanetini yüklenmiş o padişah İstanbul’a gecenin karanlığından yararlanarak girdi ve sarayına (bir suçlu gibi) gizlice sokuluverdi.
Mâdem Osmanlı’ya özeniyorsunuz..
Bari Lâle Devrine özenmeyin...

Yazarın Diğer Yazıları